Retrojen Forum
Retrojen Pano => Merhaba Forumu => Konuyu başlatan: unay - 08 Şubat 2025, 18:08:46
-
Dostlar merhaba,
Ben İstanbul'dan Ünay.
90'ların başında babama yaptığım ısrarlar sonucu bilgisayar almayı kabul ettirmiştim, tüm istediğim mümkünse bir Amiga ya da C64 sahibi olmaktı. Sonrasında babamı, kurs müdürü olan bir arkadaşının "bunu alın bu iyi" diyerek ikna etrmesi ile babam bir akşam eve CPC6128 ve GT65 monitörle geldi. Yanında ne bir disket, ne bir josytick yoktu. Bir taraftan şok olmuş, bir taraftan mutlu olmuştum. Aslında bana çok büyük bir iyilik yapmış olduğunu yıllar sonra anlayacaktım.
"Bu nekidir?" diye anlamaya çalışırken, bilgisayarların kendi ekranları olabileceğini de o an fark etmiştim. Hafta sonunun gelmesini bekleyip, ilk fırsatta kadıköye yazıcıoğluna gittim ve dolaşa dolaşa 5. kata kadar çıktım ama ne bir Amstradçı ne de Amstrad yazan bir yer bulamadım. Her katta yaptığım gibi kapıları çalıp açılırsa içeri girerek (o vakitler dükkanların büyük bir kısmı komple cam değildi) "abi, Amstrad oyunu var mı?" diye sormaya devam ettim ve 79 numarada "var" cevabını alınca inanamadım. Benimki sadece her ihtimali elemek için bir inattı ama son kattaki (yazıcıoğlu aslında 6 katlıdır fakat, 6. kat tek bir firma tarafından kullanılıyordu) son dükkanda resmen aradığımı bulmuştum. Elime bir liste verdiler, oradan seçebileceğimi söylediler. Arkadaşımın C64'ünde oynadığımız Internatinal Karate'den esinlenerek International Soccer yazan disketten istedim. O zamanlar disketleri içindeki oyunlarla, seçme şansı olmadan a/b yüzü olarak birlikte almak zorundaydık. Sonrasında yazları orada çalışmaya başladım ve Fransızca olan Discology programında dosyaların tek tek kopyalanabileceğini keşfetmem fazla vaktimi almadı. Keza az buçuk Basic bilgimi de bilgisayarla gelen Almanca kitabı kurcalayarak geliştirmiştim. Okuldaki yabancı dilim İngilizce olmasına rağmen onu da bilmiyordum zaten :)
Velhasıl, aradan geçen yıllarda CTM644 monitör sonrasında MP3 modülatör gibi yükseltmeler yapsam da üniversite vs derken Monitör ve MP3 modülatörü kullanması için verdiğim arkadaşımın taşınmalar arasında kaybetmesi, benim 6128'in de çok yıllar önce yazıcıoğlunda çalıştığım yere ödünç vermem sonrası akıbetinin belli olmaması ile tamamı elimden çıkmış oldu.
Ara ara depreşen Amstrad sevdam 3 ay kadar önce CPC464 ve CTM640 monitör bulmam ile bir miktar dinginleşse de, ne yaptıysam çalıştıramadığım kaset ünitesi nedeni ile audio mod yaparak dizginlemeye çalıştığım ama bir kez tadını aldığım için kendimi durduramadığım bir tutkuya dönüştü. Tüm bunların üstüne 2 ay önce şansıma bir de CPC6128 bulunca yaşadığım heyecanı anlatamam. CPC464 ve monitörü almak için 1 hafta düşünmüşken, 6128 ilan sahibini hemen arayıp 5 dakikada anlaşıp, aldım.
Fakat, bu sefer de disket sürücü bozuk çıktı. Lastik değiştim, kafa ayarı yaptım (90 larda hergün yapardık müşterilere..) çalıştı! Bu, çocukluktan kalan disketlerimi bozulmadılarsa yine kullanabileceğim anlamına geliyordu. Ama sonrasında tekrar read fail hatası verdi. Çokça uğraştıktan sonra farkettim ki, her seferinde tekrar kafa ayarı yapmak gerekiyordu. İşte bu benim çözemeyeceğim bir problemdi. 3.5" disket sürücü bağlamaya karar verdim. Ide kabloyu bulmak vakit aldı ama sonrası kolaydı. Hemen bir usb disket sürücü aldım, 1 paket de 3.5" disket... Herşey çok güzeldi. Ama benim için yeterli değildi. Özellikle Amsdos'un disketleri 720kb olarak kullanabilmeme izin vermiyor olması, parados'a geçmeye karar vermeme sebep oldu. Rom değiştirmek için mevcut romu sökerken ne yaptıysam 6128'im bir daha açılmadı :(
Çok da kurcalamamak gerektiğini acı bir şekilde tecrübe etmiş bulundum. 6128 ile maceram toplamda 2 ay sürmedi ama güzeldi. Yine olsa yine yaparım.
Tüm retroculara selamlar!
Amstradsever bir vatandaş.
-
Ünay hoşgeldin, Amstrad'a kavuşma zamanımız hemen hemen aynı zamana denk gelmiş. Ben de geçen ay almıştım, emülatörlere "yetti gari" diyerek. Rom değişimi baya talihsiz olmuş. Umarım temiz başka bir 6128 bulabilirsin. Bul ki ULIfAC yorumlarını okuyalım bir an önce :)
-
Hoş bulduk, teşekkür ederim kardeşim.
6128 işini bir şekilde halledeceğim fakat Ulifac için yedekte bir CPC464 var elimde çok şükür.
Geldiğinde becerebildiğim ölçekte, görselli detaylı bir inceleme yaparım.
-
Ben İstanbul'dan Ünay.
90'ların başında babama yaptığım ısrarlar sonucu bilgisayar almayı kabul ettirmiştim, tüm istediğim mümkünse bir Amiga ya da C64 sahibi olmaktı. Sonrasında babamı, kurs müdürü olan bir arkadaşının "bunu alın bu iyi" diyerek ikna etrmesi ile babam bir akşam eve CPC6128 ve GT65 monitörle geldi. Yanında ne bir disket, ne bir josytick yoktu. Bir taraftan şok olmuş, bir taraftan mutlu olmuştum. Aslında bana çok büyük bir iyilik yapmış olduğunu yıllar sonra anlayacaktım.
Ünay hoşgeldin. Bizim Amiga'ya bile ara verip PC'ye geçme yıllarımızda sen Amstradcı olmuşsun. Ama yine de kesiştiğimiz yerler olmuş. 90'ların başı bile Yazıcıoğlu için hala güzel yıllardı. PC GOLD ve Ömer Abi'nin içerideki ekosistemi yavaş yavaş değiştirmeye başladığı, bunun kokusunu alan Transdata Tansel ve Sevil Hanım'ın da Acıbadem'de küçük bir dükkandan Yazıcıoğlu'na göç ettiği yıllar... Diskete Doom çektirdiğimiz ve Uygar gibi eski tüfeklerin PCci olmaya başladığı dönem :)
Ben biraz daha erken bir vakitte 83/84 gibi Yazıcıoğlu ile tanıştım. O yıllarda başta TEES ve diğer firmaların el çırpmalı şalter, FM radyo, uzaktan kumandalı alıcı verici, flip flop, yürüyen ışık gibi demonte devreleri ve elektronik komponent almak için gidiyordum. Yaş da 10/11 falan :) Sonra 85 yılında ben de babamı bilgisayar almaya ikna edince, ZX Spectrum alsa bana yeter diye girdiğimiz İstanbul/Karaköy'deki bilgisayarcının "eğitimine/derslerine hangisi faydalı olur" sorusuna "Amstrad CPC 464" yanıtı alarak kolumuzun altında bir adet Amstrad CPC 464 ve GT64 monitör ile çıkmıştık. 664 modeli henüz yeniydi ve epey de pahalı idi. Neyse sonrasında da Yazıcıoğlu'nda ECOM bilgisayar ve sonrasında da Kuşdili'nde Egsa Selçuk ve Byte Derya Abi ile tanışmıştım. Sonrası da Amstradcıların şahı matahari ile oyun kırma, kaset kopyalama ve satış dönemi. Burası çok uzun hikaye...
Bu arada; evvelki hafta şubat tatilinden istifade ederek LGS sınavına hazırlanan oğlumla bir günlük Kadıköy kaçamağı yaptık. Hanın girişinde adamlar usulca yanaşıp "format lazım mı, windows yüklenir" deyince oğlum hem şaşırdı hem de ufak çaplı bir gülme krizine girdi. Yazıcıoğlu'nda yine o demonte devrelerden aradık ama zar zor birkaç tane ancak bulabildik. Havya/lehim pratiği için bunları aldık. Arada; epeydir giriş katında faaliyet gösteren UYGAR'a selam verdim. Bora Abi buralarda değil herhalde dedim. Artık Ataşehir tarafında, siz eskilerdensiniz herhalde dediler. 1985 civarından beri deyince "oooohhh 3. kattan demek ki" dediler. Neyse, Kapının önünde bir hatıra fotosu çektirdim en azından :)
"Bu nekidir?" diye anlamaya çalışırken, bilgisayarların kendi ekranları olabileceğini de o an fark etmiştim. Hafta sonunun gelmesini bekleyip, ilk fırsatta kadıköye yazıcıoğluna gittim ve dolaşa dolaşa 5. kata kadar çıktım ama ne bir Amstradçı ne de Amstrad yazan bir yer bulamadım. Her katta yaptığım gibi kapıları çalıp açılırsa içeri girerek (o vakitler dükkanların büyük bir kısmı komple cam değildi) "abi, Amstrad oyunu var mı?" diye sormaya devam ettim ve 79 numarada "var" cevabını alınca inanamadım. Benimki sadece her ihtimali elemek için bir inattı ama son kattaki (yazıcıoğlu aslında 6 katlıdır fakat, 6. kat tek bir firma tarafından kullanılıyordu) son dükkanda resmen aradığımı bulmuştum. Elime bir liste verdiler, oradan seçebileceğimi söylediler. Arkadaşımın C64'ünde oynadığımız Internatinal Karate'den esinlenerek International Soccer yazan disketten istedim. O zamanlar disketleri içindeki oyunlarla, seçme şansı olmadan a/b yüzü olarak birlikte almak zorundaydık. Sonrasında yazları orada çalışmaya başladım ve Fransızca olan Discology programında dosyaların tek tek kopyalanabileceğini keşfetmem fazla vaktimi almadı. Keza az buçuk Basic bilgimi de bilgisayarla gelen Almanca kitabı kurcalayarak geliştirmiştim. Okuldaki yabancı dilim İngilizce olmasına rağmen onu da bilmiyordum zaten :)
Senin beşinci katta diye bahsettiğin yer muhtemelen DAĞBİM Bilgisayar. Ali Rıza Dağdelen'in yeri. Açıkçası orası da eskidir ama ben pek uğramazdım. Bizim mekanımız ECOM bilgisayar idi. Fakat 90'ların sonu ya da 2000lerin başı gibi, benden epey küçük kardeşim ile konuşurken "abi bizim basket koçunun Yazıcıoğlu'nda bilgisayar dükkanı varmış, senin o Amstrad döneminden beri orada imiş ama şimdi yazıcı kartuşu, şeridi falan satıyormuş" deyince kendisinin basketçi yönünü de öğrenmiş olmuştum. Şimdi hatırlayamadığım bir yerlerden kulağıma vefat ettiğine dair bir şeyler çalındı ama emin değilim. Bu arada bizim bir de Dağbim başlığımız bile var :)
https://retrojen.org/pano/index.php?topic=716.0
Bak şu videoda belki kendini de bulabilirsin :)
Velhasıl, aradan geçen yıllarda CTM644 monitör sonrasında MP3 modülatör gibi yükseltmeler yapsam da üniversite vs derken Monitör ve MP3 modülatörü kullanması için verdiğim arkadaşımın taşınmalar arasında kaybetmesi, benim 6128'in de çok yıllar önce yazıcıoğlunda çalıştığım yere ödünç vermem sonrası akıbetinin belli olmaması ile tamamı elimden çıkmış oldu.
Hepimizde var böyle anılar mı diyeyim yoksa pişmanlıklar mı :)
Herşey çok güzeldi. Ama benim için yeterli değildi. Özellikle Amsdos'un disketleri 720kb olarak kullanabilmeme izin vermiyor olması, parados'a geçmeye karar vermeme sebep oldu. Rom değiştirmek için mevcut romu sökerken ne yaptıysam 6128'im bir daha açılmadı :(
Çok da kurcalamamak gerektiğini acı bir şekilde tecrübe etmiş bulundum. 6128 ile maceram toplamda 2 ay sürmedi ama güzeldi. Yine olsa yine yaparım.
Sen bu kurcalamayı yine iş güç sahibi olduğun para kazandığın bir yaşta yapmışsın. Ben benzer bir kurcalamayı 13/14 yaşında iken teyp oyunları daha hızlı yükler mi acaba diyerek CPC'nin teyp kontrol eden transistörünü daha hızlısı ile değiştirerek yapmış ve cihazı bozmuştum. Ondan sonra ver elini Fındıklı Ekakomp ve bir dünya para. Bilgisayarı bozdum stresi de cabası :) Ekakomp'da ciddi bir paraya da olsa onarmışlardı. Sen yine de ümidini kesme, CPC 6128 illaki bir şekilde tamir edilir. Bugün değilse bile yarın. Sahibinden.com, dolap, letgo gibi yerleri takip edersen CPC 6128'ye de mutlaka denk gelirsin. Ama çok uçuk rakamlar ödeme. Bu arada keşke sen ve @Hifly 'ın Amstrad Kerametleri toplantımıza katılma şansı olsaymış. Bakarsın ileride tekrar yaparız :)
Fotolarda sorun var ama şu matahari başlıklarını özellikle tavsiye ederim. Düzeltilecektir inşallah. Olmadı bir süre sonra tekrar bakarsınız :)
https://retrojen.org/pano/index.php?topic=1591
https://retrojen.org/pano/index.php?topic=1566.0
https://retrojen.org/pano/index.php?topic=1534
Ayrıca şunlara da bir bakarsın:
https://retrojen.org/pano/index.php?topic=1329.0
https://retrojen.org/pano/index.php?topic=588.0
https://retrojen.org/pano/index.php?topic=829.0
-
Bu arada keşke sen ve @Hifly 'ın Amstrad Kerametleri toplantımıza katılma şansı olsaymış. Bakarsın ileride tekrar yaparız :)
Alco hiç sorma. O başlığı gördüm, okumaya başladım. Çok hoşuma gitti. Okudukça neler kaçırdığımı farkettim sinirlerim bozuldu, okumayı bıraktım. Sakinledikten sonra okudum bitirdim :) O başlık altına bir türlü yazamadım, o kadar fazla bilgi var ki, geniş bir zaman ayırıp rahat rahat yazacağım.
O buluşma yeniden yapılmalı. Neden dersen kesinlikle ben katılamadım diye değil(!) :) Malum, zekat dediğimiz şey senelik verilir. Eh baya bir sene geçmiş üzerinden değil mi? ;D Ey @matahari duy bizi :)
-
Tekrar hoş bulduk.
Özellikle Dağbim konusu beni çok duygulandırdı. Ve evet maalesef Ali Rıza abiyi kaybettik. Çok iyi insandı, nurlar içinde yatsın.
Geçtiğimiz yerlerde ayak izlerimiz örtüşmüş belli ki…
PC Gold, Transdata dönemlerinde ben artık arada bir uğrar olmuştum. Fakat her ikisi de yine aynı katta 5. Katta faaliyet gösteriyorlardı ilk zamanlarında. Sonrasında Gold sırasıyla 3. Kata ve giriş kata seyirtmişti. Gold Ömer ve Önder 5. katta küçük bir dükkanı paravanla ikiye bölmüş, ön tarafta gelen müşteriler ile görüşüp arka tarafta montaj yapıyorlardı. Ve asıl ivmeyi peşin para(!) ile iyi bir iskonto alıp Karma/Arena gibi yerlerden sağlam stok çekerek, tüm yazıcıoğluna tedarikçi oldukları dönemde kazandılar. O zamanlar oem listeleri distribütörler tarafında günlük ya da haftalık güncellenir ve faksla gelirdi. Müşteriye satış o liste üzerinden yapılır, 3-4 gün hatta 1 hafta sonraya teslimat bilgisi verilirdi ki parçalar tedarik edilsin, montaj yapılsın… Gold hem distribütör fiyatına çok yakın (dist. liste fiyatının üstüne 2-3usd eklerlerdi mutlaka) maliyet hem de hazır stok sununca bölgenin tek tedarikçisi oldu. Transdata da Dağbim’in bitişik dükkanında ilk yerini açmıştı. Yine aynı dönem Uygar elektronik kopya oyun nedeni ile (bildiğim kadarı ile Türkiye’de ilk ceza, ya da o günlerin söylentisi öyleydi) çok yüklü bir ceza yemişti.
Dağbim ve Ali Rıza abi konusuna kısaca değineceğim, madem ayrı başlık var geniş zamanda oraya yazarım. Yanlış hatırlamıyorsam Ali Rıza abi ya DSİ de ya EFES te o dönem koçluk yapıyordu. Büyük oğlu Alihan da DSİ’de küçükler grubunda idi sonrasında o da koçluk yaptı sanırım. 90’ların ortası gibi Fullmark şeritlerinin dağıtıcılığını almıştı sonrasında da kartuş/toner dolum işleri eklendi. Emektar çalışanı Salim (çok iyi bir arkadaşımdır hala ve şimdi Yazıcıoğlunun çaprazındaki Emintaş işhanında notebook tamir ve yedek parça işi yapıyor. Dağbim videosunda çokça fotoğrafı da mevcut. Ben yokum maalesef) bu dolmuyormuş diyenlerin getirdiği tonerleri, kartuşları doldururdu.
Kurcalama işi ile alakalı olarak da, disc missing ya da read fail hatası ile gelen bilgisayarları Mecidiyeköydeki Ekonomat’a götürürdük. Bir gün Ali Rıza abiden müsaade isteyip, bozuk müşteri bilgisayarını kurcalayarak disc missing işini çözmüştüm. Cesaret gelince read fail de kurtulamadı tabi…
Matahari konusunu ve toplantısını, fotoğrafları ile hem burada hem başka forumda toplamda 2 kez , imrenerek okudum. Yeniden Amstrad sahibi olmak istememe etki eden önemli yazılardan biridir. Hem konu genel itibarı ile çok güzel ve özel detaylar içeriyor (fancy hair lady :) ) hem de anlatım çok çok iyi.
İlgili linklere de geniş zamanda göz atacağım.
Aranızda olmak çok güzel, tekrar bir toplantı/buluşma yaparsanız mutlaka katılmak ve yüzyüze tanışmak da isterim.
-
Alco hiç sorma. O başlığı gördüm, okumaya başladım. Çok hoşuma gitti. Okudukça neler kaçırdığımı farkettim sinirlerim bozuldu, okumayı bıraktım. Sakinledikten sonra okudum bitirdim :) O başlık altına bir türlü yazamadım, o kadar fazla bilgi var ki, geniş bir zaman ayırıp rahat rahat yazacağım.
O gün gerçekten çok güzel ve dolu dolu bir toplantı olmuştu. Özellikle pandemi sonrası imkanlar kısıtlı olsa da ekstra iyi gelmişti. Ben bazı başlıkları arasıra tekrar tekrar açıp okuyorum. Keyifli oluyor. Varsa sorularınızı ve yorumlarınızı duymak isteriz :)
O buluşma yeniden yapılmalı. Neden dersen kesinlikle ben katılamadım diye değil(!) :) Malum, zekat dediğimiz şey senelik verilir. Eh baya bir sene geçmiş üzerinden değil mi? ;D Ey @matahari duy bizi :)
Ben de hep diyorum bu zekat meselesini :) Fakat maalesef matahari cidden çok yoğun çalışıyor. İşleri de hep sözleşmeli ve yurtdışı bağlantılı projeler. Haliyle herhangi bir etkinliğe kolay kolay vakit ayıramıyor. Yine de sağolsun bizi kırmamak için her zaman elinden geleni yapıyor. Ama biz de isteklerimizi sınırlı tutmaya çalışıyoruz. Aslında bu toplantı sonrası benim gönlümden geçen bu toplantının Amiga versiyonunu yapmaktı. Diyeceksin matahari'nin Amiga olayı da mı var? Her ne kadar benim gözümde önce Amstradcı olsa da bizzat kendisinin bana söylediği şu cümle hep aklımda:"Alcocum biliyorsun benim Amiga yönüm Amstrad yönümden kuvvetlidir". Var kardeşim var. Atari ST de var, hatta denizaltı bile var :D
Aha bu da bi kuple Amiga yönü olarak Paradise Lost (https://retrojen.org/pano/index.php?topic=368.0)
-
Tekrar hoş bulduk.
Özellikle Dağbim konusu beni çok duygulandırdı. Ve evet maalesef Ali Rıza abiyi kaybettik. Çok iyi insandı, nurlar içinde yatsın.
Allah rahmet eylesin. Bir insan için, en azından kendi adıma, belki hiç farkında bile olmadığı ya da hatırlamadığı bir grup insan tarafından burada böyle güzel anılması ne kadar güzel bir şey.
Geçtiğimiz yerlerde ayak izlerimiz örtüşmüş belli ki…
Eminim daha da fazlası vardır :)
PC Gold, Transdata dönemlerinde ben artık arada bir uğrar olmuştum. Fakat her ikisi de yine aynı katta 5. Katta faaliyet gösteriyorlardı ilk zamanlarında. Sonrasında Gold sırasıyla 3. Kata ve giriş kata seyirtmişti. Gold Ömer ve Önder 5. katta küçük bir dükkanı paravanla ikiye bölmüş, ön tarafta gelen müşteriler ile görüşüp arka tarafta montaj yapıyorlardı. Ve asıl ivmeyi peşin para(!) ile iyi bir iskonto alıp Karma/Arena gibi yerlerden sağlam stok çekerek, tüm yazıcıoğluna tedarikçi oldukları dönemde kazandılar. O zamanlar oem listeleri distribütörler tarafında günlük ya da haftalık güncellenir ve faksla gelirdi. Müşteriye satış o liste üzerinden yapılır, 3-4 gün hatta 1 hafta sonraya teslimat bilgisi verilirdi ki parçalar tedarik edilsin, montaj yapılsın… Gold hem distribütör fiyatına çok yakın (dist. liste fiyatının üstüne 2-3usd eklerlerdi mutlaka) maliyet hem de hazır stok sununca bölgenin tek tedarikçisi oldu. Transdata da Dağbim’in bitişik dükkanında ilk yerini açmıştı. Yine aynı dönem Uygar elektronik kopya oyun nedeni ile (bildiğim kadarı ile Türkiye’de ilk ceza, ya da o günlerin söylentisi öyleydi) çok yüklü bir ceza yemişti.
Ben Ömer Abi ile sanırım 91/92 gibi tanışmıştım. Bir arkadaş ile beraber Amiga Dünyası ve Bilgisayar Pazarı dergisine ilan vermiştik. Seyyar olarak dükkansız şekilde, bir yandan kendi okullarımıza gidip bir yandan PC malzemeleri satıyorduk. O vesile ile alışverişe başladık. Dediğin gibi üst kartlarda ve paravanlı dükkanda idi. Bir de uzun boylu Mehmet vardı. Teknik sorunlara falan o bakıyordu. Sakarya Üniversitesi'nden yeni mezun olmuşlardı. Ama yanlış hatırlamıyorsam Önder o dönem yoktu ya da biz hiç denk gelmedik. Benim bildiğim o farklı bir sektörde(ayakkabı falan gibi alakasız bir iş) idi ve Gold'un daha palazlandığı zamanlarda ortaya çıkmıştı. Ki bu da sanırım 95 ve sonrası gibiydi. Zaten sonra iş çek senet bilmem ne işlerine kadar uzadı diye duymuştum. Bir de Ömer Abi yanlış hatırlamıyorsam Tokatlı idi :)
Transdata Tansel ise ayrı bir alemdir. Onunla da alışverişlerim olmuştu. Hatta Bulgar, Taiwan baskı kopya gümüş cdler zamanı toplantı da yapmıştık :) O da Ziraat mühendisiydi diye kalmış aklımda.
Dahası da var da sonraya kalsın :)
Dağbim ve Ali Rıza abi konusuna kısaca değineceğim, madem ayrı başlık var geniş zamanda oraya yazarım. Yanlış hatırlamıyorsam Ali Rıza abi ya DSİ de ya EFES te o dönem koçluk yapıyordu. Büyük oğlu Alihan da DSİ’de küçükler grubunda idi sonrasında o da koçluk yaptı sanırım. 90’ların ortası gibi Fullmark şeritlerinin dağıtıcılığını almıştı sonrasında da kartuş/toner dolum işleri eklendi. Emektar çalışanı Salim (çok iyi bir arkadaşımdır hala ve şimdi Yazıcıoğlunun çaprazındaki Emintaş işhanında notebook tamir ve yedek parça işi yapıyor. Dağbim videosunda çokça fotoğrafı da mevcut. Ben yokum maalesef) bu dolmuyormuş diyenlerin getirdiği tonerleri, kartuşları doldururdu.
Evet diğer başlığa aklına geldikçe yaz lütfen. Bunlar bir dönemin yaşanmışlıkları. Tarihe ufak bir not düşüyoruz işte...
Kurcalama işi ile alakalı olarak da, disc missing ya da read fail hatası ile gelen bilgisayarları Mecidiyeköydeki Ekonomat’a götürürdük. Bir gün Ali Rıza abiden müsaade isteyip, bozuk müşteri bilgisayarını kurcalayarak disc missing işini çözmüştüm. Cesaret gelince read fail de kurtulamadı tabi…
Azmin elinden hiçbir şey kurtulmuyor :)
Matahari konusunu ve toplantısını, fotoğrafları ile hem burada hem başka forumda toplamda 2 kez , imrenerek okudum. Yeniden Amstrad sahibi olmak istememe etki eden önemli yazılardan biridir. Hem konu genel itibarı ile çok güzel ve özel detaylar içeriyor (fancy hair lady :) ) hem de anlatım çok çok iyi.
Beğendiğine ve Amstrad aşkının tekrar alevlenmesi gibi hayırlı bir işe vesile olduğumuza sevindim. Bu arada Muazzez Abacı olayı gerçekten efsanedir :D
Aranızda olmak çok güzel, tekrar bir toplantı/buluşma yaparsanız mutlaka katılmak ve yüzyüze tanışmak da isterim.
Şimdilik ufukta pek gözükmüyor ama inşallah kısmet olur da yaparız bir toplantı/etkinlik falan. Fakat daha önce tanışsaydık geçen hafta uğrardım sana. Sizin oralarda Kevser Et'de ufak bir toplantım vardı. Çok sık işim düşmese de Keyap, İmes, Ekin Sanayi falan bana yabancı yerler değil :)
Bu arada; hem sana hem @Hifly 'a yeri gelmişken sorayım. Retrojen Derginiz var mı? Yoksa beni haberdar edin.
[ You are not allowed to view attachments ]
-
Şimdilik ufukta pek gözükmüyor ama inşallah kısmet olur da yaparız bir toplantı/etkinlik falan. Fakat daha önce tanışsaydık geçen hafta uğrardım sana. Sizin oralarda Kevser Et'de ufak bir toplantım vardı. Çok sık işim düşmese de Keyap, İmes, Ekin Sanayi falan bana yabancı yerler değil :)
Kevser, yemekleri çok lezzetli eskiden arada öğle yemeği yiyebildiğimiz bir yerdi. Şimdi fena el yakıyor, anca seninki gibi toplantı vs olursa...
Bu arada; hem sana hem @Hifly 'a yeri gelmişken sorayım. Retrojen Derginiz var mı? Yoksa beni haberdar edin.
Tabi ki yok. Heyecan yaptım bak şimdi.
-
Ben de hep diyorum bu zekat meselesini :) Fakat maalesef matahari cidden çok yoğun çalışıyor. İşleri de hep sözleşmeli ve yurtdışı bağlantılı projeler. Haliyle herhangi bir etkinliğe kolay kolay vakit ayıramıyor. Yine de sağolsun bizi kırmamak için her zaman elinden geleni yapıyor. Ama biz de isteklerimizi sınırlı tutmaya çalışıyoruz. Aslında bu toplantı sonrası benim gönlümden geçen bu toplantının Amiga versiyonunu yapmaktı. Diyeceksin matahari'nin Amiga olayı da mı var? Her ne kadar benim gözümde önce Amstradcı olsa da bizzat kendisinin bana söylediği şu cümle hep aklımda:"Alcocum biliyorsun benim Amiga yönüm Amstrad yönümden kuvvetlidir". Var kardeşim var. Atari ST de var, hatta denizaltı bile var :D
Vardır Alco vardır, inanırım. Hatta yazılmayan daha neler vardır. Şimdi zaten çok belli, matahari nevi şahsına münhasır, multidisciplinary biri ki bu tür insanlara çok özenirim. İlgi alanlarım yapı olarak çok fazladır benim de, ancak 2 yaşındaki bir çocuğun dikkat verebilme süresine sahip olunca hiç bir alanda düzgün uzmanlaşılamıyor :)
Madem bir daha ki toplantının Amiga üstüne yapılma durumu var, o zaman ben de Amiga planlarımı hızlandırayım biraz. Benim retronun dört atlısını toplama gibi bir planım var esasında. Spectrum eşimden geldi zaten, Amstrad ok. C64 ve Amiga beklemede. Esasında c64'üm vardı ama taşınırken vs ne oldu ne bitti, hala depoyu düzenlerken bulma umudu taşıyorum.
-
@Hifly ve @unay
Madem Retrojen derginiz yok, o zaman detaylı kargo bilgilerinizi özelden yollayın. İlk fırsatta yollarım. İlk fırsat bizde biraz esnektir :D
-
@Hifly ve @unay
Madem Retrojen derginiz yok, o zaman detaylı kargo bilgilerinizi özelden yollayın. İlk fırsatta yollarım. İlk fırsat bizde biraz esnektir :D
Dergiler geldi, hakikaten dergiymiş bunlar. Öyle fanzin gibi kapakları olduğuna bakmayın. Çok kaliteli.
@Alco tekrar teşekkürler.
-
Dergiler geldi, hakikaten dergiymiş bunlar. Öyle fanzin gibi kapakları olduğuna bakmayın. Çok kaliteli.
Beğendiğine sevindim. Böyle nokta atışı doğru okuyucu kitlesine ulaşması bizim için değerli. Dergilerden elimizde çok az miktarda kalmıştı. Sondan birkaç öncekiler size kısmetmiş. Aslında bu fanzinin bir de sayı 0 diye geçen ilk sayısı (https://retrojen.org/fanzin/) var. Ondan kalmadı. Onu siyah/beyaz çoğaltmıştık ama bir de renkli özel versiyonunu yapmıştık. Keşke tüm sayılardan biraz daha fazla adette bastırsaymışız. Niye daha fazla bastırmadınız, niye ilk sayı 1 değil de 0, neden devam etmiyorsunuz sorularının yanıtı bende değil :) Neyse; sana keyifli okumalar.
-
Dergi konusunda gerçekten şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Henüz bakamadım ama ofiste göz gezdirdim. 3.dergi nerde acep? 3. derginin sayısı 0 mı yoksa 1,5 mu? Start wars gibi ilk sayıyı sonra mı çıkaracaklar? gibi sorulara gark olmuştum.
Pdf ya da benzeri birşey yok mudur?
Matbaacı çok bizim lokasyonda. Orijinal olmasa da bir kopyası olurdu elimizde en azından..
-
3.dergi nerde acep? 3. derginin sayısı 0 mı yoksa 1,5 mu? Start wars gibi ilk sayıyı sonra mı çıkaracaklar? gibi sorulara gark olmuştum.
İşte biz de reklamın iyisi kötüsü olmaz, maksat viral olalım, alemler bizi konuşsun mantığıyla böyle soru işaretleri ile dolu bir isimlendirme yapmıştık. Özetle;
Derginin ilk sayısı, yani birinci sayısı= Sayı 0(sıfır)
Derginin ikinci sayısı= Sayı 1(bir)
Derginin üçüncü sayısı= Sayı 2(iki)
Hatta Trump reis de buna isyan bayrağını açtı.
[ You are not allowed to view attachments ]
Pdf ya da benzeri birşey yok mudur?
Tüm sayıların var ama, bu dergiyi güzel yapan basılı hali olduğu için ortamlara vermedik henüz. Camiadan da bu düşüncemize saygı gösterilmesini bekliyoruz. Yarınlar soru işareti :)
Matbaacı çok bizim lokasyonda. Orijinal olmasa da bir kopyası olurdu elimizde en azından..
Sağolasın. Yayın ekibi tekrar basmaya karar verirse haberleşiriz.
-
Pdf ya da benzeri birşey yok mudur?
sayı 0'ın tekrar baskısı çok zor, pdf ise renksizini 20 sene dağıtmayacağız sözümüz var, 15 geçmiş, 5 kalmış, dağıtsak da düşük çözünürlük dağıtırız, orjinali 1200dpi basıldı. Renklisini dağıtmayacağız dedik, çünkü o bir collectors item. toplam 5 adet renkli basım mevcut. Kimlerde vardı hatırlamıyorum ama biri bende.
renkli dergileri 50şer liraya posta/kargo ücretleri paylaşılması için satmıştık. Bugünün parasıyla 810 lira ediyormuş. Eh bunun saklama bedeli de var :D Artık satan biri çıksa bile 1000 liradan aşağı bulamazsınız. ;)
-
1. sayıyı elime geçtiği günün akşamında okumaya başladım. Kendimi kaptırdığımı farkettiğimde 8. sayfaya gelmiştim ki akşamlarımda da pek boş vakit bulamam normalde. Aman dedim "bu kadar hızlı tüketme!". Diyeceğim o ki, emek/para harcayıp ve hatta yılların birikimi tecübeyi katmadan hakkı verilemeyecek çok güzel bir iş ortaya çıkarmışsınız. Ellerinize sağlık. Alınmış kararlara da ne kadar saygı duysam da bizim günahımız ne demeden de edemiyorum (aynı cümlede 3 tane de eki). Kredili sistem mağduru olduğumu söylemiş miydim? Okurken çalışmak zorunda kaldım. Askerliği de şeyde yaptım mesela. Kız arkadaşım terketmişti. Ameliyatım var ağbii.
Şaka bir yana bekleriz 5 sene, yapacak birşey yok. Bari yüksek çözünürlük olsun.
-
toplam 5 adet renkli basım mevcut. Kimlerde vardı hatırlamıyorum ama biri bende.
Hmm. 5 adet ha! Bu kadar rare bir item sahibi olduğumu bilmiyordum.
renkli dergileri 50şer liraya posta/kargo ücretleri paylaşılması için satmıştık. Bugünün parasıyla 810 lira ediyormuş. Eh bunun saklama bedeli de var :D Artık satan biri çıksa bile 1000 liradan aşağı bulamazsınız. ;)
Hayır efendim, 30 liraya satmıştınız. Bugünün parasıyla ederi ise tam olarak 100 dolardır. Bu işlerden anlarım biliyorsun. ;)
Bu vesileyle aramıza yeni katılan ve forumun üzerindeki ölü toprağını atmasına neden olan arkadaşlara hoşgeldiniz diyorum.
-
Hoş bulduk.
Ben aslında ücretli çalışanım, bunu belirtmek zorundayım.
3 tane retrojen dergi diye anlaştık, kalan son 2 taneyi başlarken aldım. Sonuncusunu 5 yıl sonra artık.
-
Hoş bulduk.
Ben aslında ücretli çalışanım, bunu belirtmek zorundayım.
3 tane retrojen dergi diye anlaştık, kalan son 2 taneyi başlarken aldım. Sonuncusunu 5 yıl sonra artık.
;D ;D ;D