Çok isterim, ben de sizlerle yeniden yüzyüze sohbet etmeyi özlemişim, ancak zamanın hemen yılbaşından önce lojistik açıdan beni zorlayacak gibi. Eğer yılbaşını İstanbul'da kayınbiraderlerde falan geçirmek gibi bir aile içi söylenti çıkar gibi olursa hemen oradan yürürüm sinsice
Yılbaşı bahane RAAT şahane
Bırak bu işleri,
Devlet su işleri
Çalkala dişleri,
Bitir işleri!
Yahu yılbaşından güzel bir zaman mı olur? Kimbilir kaç sene sonra böyle bir gün yakalarız. Daha iki aydan fazla zaman var. Bak senaryo şöyle:
- Önce evde ufaktan bunalım takılmalar, zamansız atarlanmalar, depresif gülüşler ile ortam kıvama getirilecek. Sonra ev halkı soracak:"hayırdır Yavuz sana bi haller oluyor bu ara, iş yerinde bir sıkıntı falan mı var". Bunu ilk sorduklarında geçiştiriyorsun. 15 gün kadar sonra bir daha sorulacak, ama bu sefer:
"valla hiç bilmiyorum, hayatın monoton akışından mıdır, yaştan mıdır, Melih gitti gelen Melih'i aratırdan mıdır, ya da ne bileyim Ankara'nın kasveti mi çöktü üstüme bilmiyorum, ama kesin olan birşey var ki o da ufak bir seyahata, değişikliğe ihtiyacım var. Acaba yılbaşına İstanbul'da mı girsek ne dersin, hem sizinkileri de özledi çocuklar".
Gerisini hayalgücüne bırakıyorum artık. Kurgunun tamamı çocuğa anlatılır
Program ise şöyle:
28 Perşembe veya 29 Cuma günü yola çıkılacak. İstanbul'da aile efrat ile hasret giderilecek ve dinlenilecek. Ertesi gün, yol yorgunluğu atılıp 30 Aralık Cumartesi günü öğlene doğru RAAT mekanına ulaşılacak. En güzel köşeye kurulunacak. Partinin keyfi çıkartılacak. Yanında ekipman getirdiysen ufak bir sohbet de yapılacak. Muhabbet sahaba kadar sürecek. 31 Aralık Pazar sabahı güzel bir kahvaltıdan sonra milletle vedalaşıp tekrar aile efradın yanına dönülecek. Kısa bir uyku çekilip akşamki sohbete hazırlanılacak.
Hem unutulmaz bir RAAT daha, hem de güzel bir yılbaşı. Hanım mutlu, çocuklar mutlu, aile efrat mutlu, retrocu kankaları mutlu ve dahi Yavuz mutlu... Gökten üç rare retro item düştü... Biri Yavuz'a, diğeri Yavuz'a, sonuncu bile Yavuz'a... Ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar...