best of 80'ler ve c64 günleri...

[modelist]

o senelerde bizlerin zevk alarak yaptığı vakit geçirdiği herşey, bir anlam taşıyor benim için. Her şey unutulur ama hatıralar kalır bizler için,zaten bu yüzden buralara takılıyoruzya. Okul dönüşü yolda düşündüğümüz tek şey commodore'mu sedirin altından çekip kutudan çıkarıp bağlantılarını yapıp sabırla oyun yüklemek, sonrada annemin derhal ödevine,bırak onları kaldır dediğinde o zahmetimin, hayalimin, keyfimin o en hakikatli 10 dakikası... ve sonrası odama çekilip ödev yapıcam diye elime aldıgım ve  bunların yanında hepimizin sahip olduğu kalem pilli volkmani'dir herhalde keyif aldığımız. peki ya dinlediklerimiz boys boys,comen chero,brother louı,bıg ın japan.cause your young, biraz önce dinledimde ondan bu  aşka geldimde yazdım bunları, sabırla okudugunuz için teşekkür ederim....

[Ref]

benim şöyle bir anım var, mahalleye mal olmuş, o zaman çok gülmüştük, şimdi niye bu kadar güldük diye düşünmekteyim:

bir gün herzamanki gibi *bir* spectrumun başına çökmüştük mahallecek. 5-6 kişi olsa gerek, arkadaşım alkan'ın evi müsail, tv'si boşta iken, onun spectrum'u başında programlama show yapıyorum işte Efendim biri diyor adımı yaz, ben yazıyorum 10 print "levent";:goto 10, heryer levent oluyor falan. Tabii sorular gittikçe zorlaştı, yok, 3'ün karesini alsın, sevdiğim kızın adı kırmızı yansın, sevmediğimki mavi olsun, falan ben seri işlemlerle cevap veriyorum bütün isteklere. Sonra bi an sessizlik oldu, milletin aklına bişey gelmedi herhalde, Alkan'da destek olmak adına, "sorun oğlum, adam herşeyi yapıyo" falan diyince, biri "şapka çıkar" dedi. Bir an düşündüm, ulan şapka çizmeye çizeriz de, oohoo, uzun iş, acaba koordinatları nasıl yapsak diye düşünürken, kafamı kaşımak içik kafamdaki baseball şapkasını çıkarınca, elimdeki şapkaya bakıp "bu olur mu" demiştim, 3 gün falan gülmüştük, herkes birbirine 1 hafta boyunca şapka çıkar dedi.

Böyle bişeydi işte 80'ler

[Alco]

Buna Fransızca'da Madeleine de Proust deniyor. Misal; eski dergilerin kokusu ve onu eline aldığında beyninin seni alıp götürmesi tıpkı Proust'un Kayıp Zamanın İzinde'sindeki meşhur ıhlamur ve kurabiye etkisi gibi değil mi...? Fakat bunu gençken ya da en azından belliğinizde altyapı oluşturacak böyle güzel anılar oluşmadan pek de anlayamıyorsunuz. Belki bu anıları açacak sihirli anahtarla karşılaşmadınız

Tabi diğer taraftan bir de Lamartin'in gözüyle de durumu yorumlamak ve zamanın, tüm karşı koymamıza rağmen geçip gittiğinin farkında olmak lazım. Ne diyordu şair Göl şiirinde:

Zaman, dur artık geçme, bahtiyar saatler siz,
            Akmaz olunuz artık!
En güzel günümüzün tadalım o süreksiz
            Hazlarını azıcık!

Dağlarca ise olayı biraz muğlak bırakmış:

Hep aynı pişmanlık,
Kaybolan vakte.

Artık bunu; koyver gitsin diye mi yorumlarsınız yoksa silkelen ve kendine gel diye mi bilemiyorum.

[witchdoktor]

Bizimkisi de belki bir tür "nerede o eski Ramazan'lar", "Atatürk'ün yaşadığı dönemde herşey olağanüstüydü" edebiyatının bir uzantısı gibi. Ama bizim farklılığımız, o zamanı canlı tutmaya yönelik beyhuda gayretler içinde olmamız, işi sadece söylemde bırakmama peşinde olmamız gibi. Zamanında; parasızlık, olanaksızlık, kaynaksızlık gibi durumları bolca inat, sağlam sinirler ve sınırsız zaman desteği ile aşmaya çalıştık. Şimdiyse, zaman yok, para var, sabır yok.

[Adamın Biri]

Alco'nun mesajlarını logout yaparak okuyorum, bambaşka bir hava yakalıyorum

[vaktak]

Alco'nun mesajlarını logout yaparak okuyorum, bambaşka bir hava yakalıyorum

Çok müthiş ya, gülmekten canım çıktı nerdeyse

[Ref]

Alco'nun mesajlarını logout yaparak okuyorum, bambaşka bir hava yakalıyorum

Dandik bir plugin o ya, onu bi elden geçireyim ben en iyisi...

[vaktak]

Beko'nun 2000 lerin ortalarında yayınladığı bu reklamı izliyor ve  Of! be abi ne çektiniz? diyorum
Not:Çocuğun telefon ile aradığı arkadaşa ekstra dikkat edin

Sözeri - Beko Bilgisayar Reklamı