Gönderen Konu: En son hangi urunu aldiniz?  (Okunma sayısı 74899 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı hades

  • RAAT
  • Retro Meraklısı
  • *
  • İleti: 183
Ynt: En son hangi urunu aldiniz?
« Yanıtla #345 : 13 Nisan 2022, 11:04:28 »
En son aldığım iki ürünün hikâyesi.

AMD işlemcili 8GB ram/1TB hdd+120GB ssd'li eski bir bilgisayarım vardı. Kendime laptop alınca masaüstü çocuğa kalmıştı. İki sene önce büyük kız üniversiteyi kazanınca online eğitim için laptopu vermiştim. Paylaşımlı olarak kullanıyorduk. Kız Ankara'ya taşınınca bana de bir bilgisayar lazım oldu. Evde eski ana kartlar vardı. Bir tane çalışır pc topladım. win7 kurulu 2GB ram 120 GB ssd'li bir makine çıktı ortaya. PC fosil olduğu için fazla bir şey yapamıyordum. İnternete gir, film izle vs. Laptopta ise retro dergi arşivim, kodlarım, çizimlerim, medikal dizi arşivim vs vardı.

Çocuk kendine yeni anakart/işlemci/ram aldı, eski makine bana kaldı. Tek sorun elimdeki düşük kapasiteli hdd. Laptoptaki kullandığım klasörler bile 300 GB'den fazlaydı. Bugün yarın derken yeni hdd almak şart olmuştu. Uzun bir bekleme sonrasında Seagate ST1000DM010, 1 TB hdd aldım ve makinaya taktım. Artık boş yeri kalmayan 120'lik ssd'deki dosyaları yeni hdd'ye aktarma zamanı gelmişti.

Dosyaları aktarmaya başladım ama bir sorun vardı. Aktarma işlemi hızlı başlayıp çok yavaşlıyordu. Bir kaç dakika içinde harddisk ısınıyor ve pc donma derecesinde yavaşlıyordu. Bomboş bir word belgesinin açılması bile dakikalar sürüyordu. win7 yüklü 8GB ram olan makinede bir sorun vardı ama neydi?
Harddiski sök internete gir araştır derken win7'den olabilir yorumlarını gördüm. win 10 kurdum. Ama sorun devam ediyordu. Yıllar önce 250GB'lik bir segate almıştım ve kısa sürede kafa vurmaya başlamıştı hdd. Kesin bu markada bir sıkıntı vardı ve piyango yine bana çıkmıştı.
Bir kaç gün parça parça dosya aktarmayı denedim ama içim rahat etmedi. HDD'yi çocuğun makinesine taktım. Saatlerce bekledim hdd buz gibi. Hiç ısınma olmadı.
Düşün taşın derken aklıma power supply geldi. Oldukça eski bir ps vardı kasada. Biraz araştırdıktan sonra High Power Hpq-500St-H12S 500W 80+ Bronze Güç Kaynağı sipariş verdim.
Eskisini sök yenisini tak derken sıra işin en heyecanlı kısmına geldi. PC'yi açtım hiç bir işlem yapmadan 5-10 dakika bekledim. Harddisk'in buz gibi olduğunu görünce eski ps ye saydırmaya başladım :)
Sonrası zaten kopyalama/yedekleme süreci. Laptop geldiğinde de dergi arşivini aktaracağım.

Kısaca; yeni aldığım harddiski kullanabilmek için yeni bir power supply almam gerekti. Muhtemelen eski power'ın voltajları stabil değildi ve biraz daha kullansam yeni hdd'yi bozabilirdi. Nitekim Amd anakart varken bağlı olan ide harddisklerden biri durup dururken bozulmuştu.

Çevrimdışı Attilan

  • RAAT
  • Retro Meraklısı
  • *
  • İleti: 143
Ynt: En son hangi urunu aldiniz?
« Yanıtla #346 : 13 Nisan 2022, 14:56:43 »
Daha fazla güç isteyen başka bir sürü bileşen varken psu'nun hhd'ye sorun çıkarması sinir bozucuymuş. Öte yandan bilgisayardaki herhangi bir sorun için ilk olağan şüpheli yine psu olunca çok da şaşıramıyor insan.
Neyse sonuçta sorunun çözülmüş olması önemli, eski yeni bilgisayarını güle güle kullan @hades 🙂

Çevrimdışı Shax

  • Yönetici
  • Normalleşmiş Retroman
  • *
  • İleti: 1226
Ynt: En son hangi urunu aldiniz?
« Yanıtla #347 : 13 Nisan 2022, 16:21:14 »
Her seyin basi psu. Bir kac ay once kullandigim Windows 10 sistemi cokup sacmalamaya baslayinca aklima gelen ilk sey psu olmustu. In-Win uretimi moduler, 650w gucunde bi psu. Zamaninin iyi psu' larindan. 10 yildir neredeyse durmadan calisti.  Son 6 yilini da sessiz ama cehennem kadar sicak compact bir sasinin icinde gecirdi. Bu acidan bakilirsa iyi dayanmis. Tabii evrensel psu sabitim olan seasonic olsaydi bu hikayenin oznesi, 20 yildan falan bahsediyor olacaktik.

 Su yazdiklarimin yeni koydugumuz Seasonic banner' iyla hicbir alakasi yok. Seasonic... Temiz enerjide tek isim!


 
Sahip oldukların zamanla sana sahip olur.

Çevrimdışı Najaz

  • Retromanik
  • *****
  • İleti: 24
Ynt: En son hangi urunu aldiniz?
« Yanıtla #348 : 14 Nisan 2022, 20:03:56 »
Aaa Shax! Seni görmek ne kadar güzel  :D

Çevrimdışı Shax

  • Yönetici
  • Normalleşmiş Retroman
  • *
  • İleti: 1226
Ynt: En son hangi urunu aldiniz?
« Yanıtla #349 : 14 Nisan 2022, 21:18:43 »
 Naber Najaz?  Bi tane "Camiye kadar gittim donucem" kartonumuz vardi, onu astim zannediyordum ben cama. Unutmusum.
Sahip oldukların zamanla sana sahip olur.

Çevrimdışı Najaz

  • Retromanik
  • *****
  • İleti: 24
Ynt: En son hangi urunu aldiniz?
« Yanıtla #350 : 15 Nisan 2022, 09:59:13 »
Naber Najaz?  Bi tane "Camiye kadar gittim donucem" kartonumuz vardi, onu astim zannediyordum ben cama. Unutmusum.

Ben iyiyim dostum, senin cephede de (her ne kadar böyle bir şey mümkün değilse de) her şey yolundadır umarım  :)

Yalnız şunu farkettim; ben de neredeyse 2 aydır uğramamışım buraya. Senin dönüşün daha erken olmuş, ancak şimdi farkedebilmişim. Bu gecikmeli hoş geldin için kusura bakma lütfen. Hem senin için, hem kendim için tekrar hoş gelmişiz diyeyim iyisi mi :D

Çevrimdışı Shax

  • Yönetici
  • Normalleşmiş Retroman
  • *
  • İleti: 1226
Ynt: En son hangi urunu aldiniz?
« Yanıtla #351 : 15 Nisan 2022, 11:58:39 »
Bu memlekette yasayip isler yolunda gitmiyor diyen nankordur. En son norvecli bir arkadasim "ruya gibi olmali oralarda hayat" diye agzindan kaciriverdi mesela. Kiskaniyor.

 E hos gelmisiz o zaman :)
Sahip oldukların zamanla sana sahip olur.

Çevrimdışı Shax

  • Yönetici
  • Normalleşmiş Retroman
  • *
  • İleti: 1226
Ynt: En son hangi urunu aldiniz?
« Yanıtla #352 : 18 Nisan 2022, 23:51:21 »
Asagidaki forum girdisinde bulunan gorseller https://postimg.cc/ serverlari uzerinden cagriliyor. Yani Turkiye lokasyonluysaniz gorsellerin yuklenebilmesi icin VPN kullaniyor olmaniz lazim. Kokune kadar ileri demokrasi!

 Burayi takip eden varsa Wolfenstein oyunlarini topladigimi da biliyordur az cok. O seriye ait her seyi toplama gibi bir amacim ya da  motivasyonum yok fakat major ogelerin en iyi orneklerine sahip olmaya calisiyorum. Bu major ogelerden bir tanesi de serinin baslanigci olan Castle Wolfenstein elbette. Nihayet kusursuz sealed bir ornegine sahip olabildim



 Buna gelene kadar uc dort tane Castle Wolfenstein satin almisilgim var fakat hicbiri “Tamamdir, bu sayfa kapandi” hissi yaratmamisti bende. Simdi geriye Wolfenstein 3D' nin US mail order versiyonu ve yine bu versiyonun cover art' ini tasiyan shareware versiyonu kaldi. Sepesifik bu iki parca serideki bulunmasi ve alinmasi en zor olanlarindan aslinda. Umarim sansim yaver gider.

 Hemen arkasindan bir Wolfenstein daha, Youngblood. Acikcasi 2009 model Wolfenstein ne kadar anlamsizsa bu oyun da o kadar anlamsiz olmus. Tabii asla bi Wolfschanze II (Bootleg wolfenstein) olamaz ama yine de anlamsiz iste. Olmasa da olurmus oyunlarindan. Herhalde adamlar da bunun farkinda ki, elimde tuttugum kutunun icine oyunun medyasini koymamislar. Bu kutunun icinde sadece seri numarasi yazili bir kagit parcasi var. Boyle bir sacmaligi daha once Lara Croft and the Temple of Osiris Gold Edition' da gormustum ve pek hoslandigimi soyleyemem. Diger taraftan Lara Croft TTOO icelemesi hayatimda izledigim en guzel incelemelerden biriydi diyebilirim. Ne anlattiklarini pek dinlemedim ama cok guzeldi.



 Youngblood falan diyorduk evet... Bosuna para ve zaman israfi da diyebilirleriz aslinda kisaca. Iste bu da kendisi



 Wolfenstein: The New Order ve  Wolfenstein II: The New Colossus' a ait iki tane de LP var. Bu iki OST de  Mick gordon' nun eseri. Bir cok oyunun muziklerine imza atmis bu basarili composer son islerinde tekrar ediyormus gibi geliyor bana. Mesela PREY zamaninda yaptigi isleri denleyin bir de bugunlerde yaptiklarini. Ozellikle Wolfenstein ve Doom' un muziklerinde cok belli oluyor benzerlik. Guzel mi? Evet. Gaz mi? Kesinlikle. Ayni mi? Korkunc derecede.



 Son bir parca ile kapatayim Wolfenstein bahsini. Uzun zamandir pesinde kostugum fakat ciddiye almadigim icin her acik arttirmasini kaybettigim harika bir parca bu. Activision' nin E3 2001' de Wolfenstein lansmaninda promosyon olarak dagittigi kunye. Bu sefer butun imkanlarimi seferber ederek girdigim acik artirmadan, digerlerinin pek ciddiye almamasi sebebiyle muthis bir zaferle cikmis oldum. Tutarsiz sacma sapan acik arttima dinamikleri iste. Paronayak ediyor insani boyle seyler.



 Bir oyun daha: Monkey Island 30th Anniversary Anthology.



 Az once bu oyunun ebay rayiclerine baktim ve durum gercekten korkunc. 80' li cocuklar artik orta yasli yetisikinler ve paralari var! Harcamaktan da kesinlikle cekinmiyorlar. Bir yil once 175 Dolardan satisa cikan bir oyunun, hem de 7000 gibi yuksek limitte cikmis bir oyun derlemesinin 2022 Nisan ayi itibariyla 1.000 Dolardan satiliyor olmasinin baska aciklamasi olamaz. Duyuruldugu zaman siparisimi verdigim icin acayip fiyatlarla yuz goz olmadim fakat yine de sansli hissetmiyorum su an. Aksine huzursuz oldum. Bu kadar taze iceriklerin bu kadar kisa surede boyle fiyatlardan satilmasi beni dusunduruyor. At izinin it izine karistigi su gunlerde rabbim sonumuzu hayreylesin... 


Bu liste satisla sonuclamis parcalara ait.

 Limited Run Games basimi ortaya karisik bu paket bir yil gecikmekli ulasti bana. Sebep olarak pandeminin uretim ve teadrik zincirini bozmasini gosterdiler. Bana kalirsa bu operasyon LRG' e biraz buyuk geldi. Paket elime gecince soyle bi kapagini kaldirdim kutunun ama polistiren blogu yerinden cikarmadim disari bile. Biliyorsunuz, devir baska insanlarin deneyimlerini seyretme devri oldugu icin actim youtube' u, bir birinden boktan yuzlerce unboxing videosundan birini izleyip misyonumu tamamladim. Acikcasi ozel surum oyun kutularinin icindeki o dandik plastik heykelle yuzlesmek istemiyorum artik. Icine plastik basilmis paketlerden harbiden biktim ve bu paketin icinde de bir suru plastik sey var ne yazik ki. 

 Madem 30 yilin hatrina bir sey yapiyorsun, koy icine tastan bir heykel. Biraz daha pahaliya sat hatta cok daha pahaliya sat ama koyma ya su kodumun plastik oyuncagini kutuya. 30 yillik hikaye ama sadece bir uretici bugune kadar hig-end collectible item uretmis monkey island icin https://www.symbiotestudios.com/monkey-island-statue Bunun da limiti az, sadece 1000 adet var dunyada. Hasarli olanlari bile 300 kusur dolardan asagi gitmiyor.

  Bu alisverisi anlamli kilan tek sey Disk 22 bence. O da ambalajin ustunde oldugu icin deneme firsatim oldu. Uc istiridye kabugunun nasil kullanildigini ogrendigim gun yasadigim saskinligi Disk 22' nin icerigini gordugumde de yasadim diyebilirim. Olmeden once bazi seylerin acikliga kavusmasi insana huzur veriyor. Gerekten cok aydinlatici oldu benim acimdan.



 Bir suredir Sgi O2' mun hafizasini ve diskini yukseltmek istiyordum. Genelde Sgi' lari yukseltmenin cok bir esprisi olmuyor fakat O2 buna degecek bir makine. Yani Irix' le oynasmak istiyorsaniz kullanabileceginiz en makul aletlerden biri. Hem kompakt, hem de ortalama bir performansa sahip. Simdilik disk icin bir girisimim olmadi fakat hafizayi aradan cikartmis oldum.

 Normal sartlarda hafiza soz konusu olunca 2. el tercih etmiyorum ama Sgi kendi teknolojilerine ozel spesifik moduller kullaniyor cogunlukla. Bunlarin sifirini bulmak da imkansiz gibi bir sey. Mecburen 2. el modullere yonelmek zorunda kaldim ve korktugum da basima geldi.

 O2 max. 1GB' a kadar hafiza destekliyor. Benim kullanim dinamiklerime cevap verebilecegi ve hazir satisina da denk gelmem sebebiyle 256MB' lik bir kit satin aldim. Bu da 8 Adet 32MB' lik modul demek. Bol bol modul. Bu yuzden kit olarak satin almak oradan buradan toplamaktan daha avantajli. Tabii reputasyonu da yuksek bir saticidan almama ragmen iki modulum arizali cikti. Neyseki halihazirda O2' mun uzerinde bulunan moduller gelenlerle ayni oldugu icin durumu kurtarmis oldum.



 Hafiza modulleri en yuksek ESD hassasiyetine sahip olan komponentlerden, arizalanmalari isten bile degil. Diger taraftan O2 hafiza modulleri gayet yogun pcb' ler olarak tasarlanmis. Bir suru entegre, direnc, kondansator... Ust uste dizip pakete koyunca zarar gorebiliyor haliyle. Modullerden bir tanesinin arizasi da tam olartak bu, kopup gitmis tuz tanesinden hallice bir direnc. Bazi insanlarin kafalari bazi seylere asla basmiyor ne yazik ki.

 Hazir bulmusken sifirindan Sgi Charcoal keyboard ve mouse aldim.






 Turkiye' den satin aldigim bir donanim: Simmcon for awe64 value. Kargodan tutun ambalajina kadar tam istedigim sekilde yolladi bu seyi saticisi. Zaten titiz biri oldugu belli oluyordu, yanilmadigim icin sevindim acikcasi. Bunun disinda, Awe64 benim icin olmasa da olur donanimlardan. Ona gelene kadar kullanilacak tonla ses donanimi var ama Simmcon da ucuzdu hani. Bu konuda baska bir savunamam yok.



 Yer tasarrufu acisindan Playstation 2' leri dik kullanmak daha cazip geliyor bana. Orijinal modeli kutusundan ciktigi haliyle dik kullanabilmek mumkunken, daha sonra piyasaya surulen slim modeli icin bu pek mumkun degil. Tabii orijinal modeli de vertical stand ile kullanirsaniz ayrica stabil oluyor ama slim versiyon icin mutlaka stand kullanmak zorundasiniz. Her iki model icin de non official tonlarca stand opsiyonu olsa da hicbiri orijinallerinin yerini tutmuyor. Gerek form gerek kalite olarak Sony uretimi olanlari en uyumlusu. Iste boyle dusundugum icin bu stand bu kadar gec girdi bu eve.



 Slim modeli hic aklimda yokken ve piyasadan kalkmak uzereyken almistim "hadi bundan da olsun" diyerek. Teknosa' ydi sanirim, konsol vardi sadece. Aksesuar falan bulamamistim o gun. Orijinal modeli halihazirda kurulu oldugu icin de bir kac yil kutusunu bile acmadim slim' in. Iste acinca da aklima gelen ilk sey stand oldu. Nereden bilebilirdim gelecekte stand bulunabilirliginin bu kadar dusuk olacagini? Arada sirada eli yuzu duzgun ciziksiz bir stand icin ebay' i yokluyordum fakat 50 papelden asagi gitmiyordu meret. Sifirdan coktan vazgecmistim. Buna ragmen yine de istedigim gibi bir tanesine ulasmam cok uzun surdu. Simdi ayni vizyonsuzlugu component kabloda da yasiyorum zira Playstation 2 uyumlu official bir component kablo, eksantirik audiophile kablolarin fiyatina geliyor bugunku kurla. Hatta saticiya "Bah hele iyice bişmiş mi bu?"  diye sorasim gelmiyor degil.

 Son olarak hos bir detaydan bahsedeyim Playstation 2' nin dik kullanimiyla alakali. Aranizda bilenler mutlaka vardir ama bilmeyenlerin hosuna gidecegini dusunuyorum. Hem orijinal hem de slim model Playstation 2' nin on yuzunde bulunan 3D logo 90 derece dondurulebiliyor. Yani konsolu yatay ya da dikey kullanmanizdan bagimsiz olarak logo' yu hep dogru pozisyonda ayarlanabiliyorsunuz. Benim cok hosuma gidiyor bu detay.

 Son olarak bir proje icin olusturdugum SCSI kit var. Adaptec 2940-UW kontrolor, Adaptec rounded U320 dahili terminasyonlu kablo (1497616) ve 68-pin' den 50-pin' e ceviricler. En buyuk numaralari yeni olmalari. Hepsi SCSI fetisimi beslemek icin tarafimdan kullanilmayi bekliyor. Yalniz su ceviriciler var ya, buyuk karin agrisi. Hayatimda bu tur seylerin kargosuna harcadigim para kadar hicbir seye acimiyorum. Sanki mecburiyet durumunun farkinda olarak yuksek tutuyorlar posta bedellerini.



CAT Tax!

Hayatina beyle girsem mesela...
Sahip oldukların zamanla sana sahip olur.

Çevrimdışı doMiNO

  • RAAT
  • Retro Meraklısı
  • *
  • İleti: 209
Ynt: En son hangi urunu aldiniz?
« Yanıtla #353 : 19 Nisan 2022, 00:55:35 »
Yani Turkiye lokasyonluysaniz gorsellerin yuklenebilmesi icin VPN kullaniyor olmaniz lazim.

Görselleri VPN'siz görebiliyorum. Bizim köyde demokrasi o kadar ilerlememiş demek ki.


Ne anlattiklarini pek dinlemedim ama cok guzeldi.

Güzel şeyler anlatıyorlar gibi geldi. Hemen siparişimi verdim.


Sanki mecburiyet durumunun farkinda olarak yuksek tutuyorlar posta bedellerini.

Hayat çok zor evet. Rabbim yar ve yardım ve yardımcın olsun.

Çevrimdışı Shax

  • Yönetici
  • Normalleşmiş Retroman
  • *
  • İleti: 1226
Ynt: En son hangi urunu aldiniz?
« Yanıtla #354 : 19 Nisan 2022, 01:32:57 »
Görselleri VPN'siz görebiliyorum. Bizim köyde demokrasi o kadar ilerlememiş demek ki.

 Ufff yanlis yapiyorsun. Gorememen gerekiyor.

 24 Sayfa boyunca sorunsuz gorebildigimiz ender gorsellerden bunlar. Neden simdi acaba? Zamanlama manidar.
Sahip oldukların zamanla sana sahip olur.

Çevrimdışı unay

  • Retro Meraklısı
  • ***
  • İleti: 114
  • CPC6128 / CPC464 / GTM640 / LP1
Ynt: En son hangi urunu aldiniz?
« Yanıtla #355 : 11 Şubat 2025, 12:12:59 »
    En son Amstrad CPC için Ulifac aldım, henüz elime ulaşmadı ama @Hifly kardeşimin hediye ettiği kutusu geldi. Ulifac gelmiş kadar mutlu oldum, ki buna nereden kutu ayarlarım diye düşünüyordum.

Not: Çok şahane fotoğrafını çekmiştim, eklemeyi beceremedim. Adam bir de çift renk yedek buton seti yapmış. Kralsın kardeşim.
Not2: Fotoğrafı ekledim.
Not3: Forumdan çıkamıyorum...
Amstrad CPC az anlar, çok sever.

Çevrimdışı Alco

  • Yönetici
  • Özgür Retrocu
  • *
  • İleti: 2208
  • "Kahraman olmak, dürüst olmaktan kolaydır" Luigi P
    • Sizin Amstrad
Ynt: En son hangi urunu aldiniz?
« Yanıtla #356 : 11 Şubat 2025, 20:18:35 »
    En son Amstrad CPC için Ulifac aldım, henüz elime ulaşmadı ama @Hifly kardeşimin hediye ettiği kutusu geldi. Ulifac gelmiş kadar mutlu oldum, ki buna nereden kutu ayarlarım diye düşünüyordum.
Bu proje ilk çıktığında(o zaman adı USIFAC idi sanırım) tamamen açıktı. Hala açık mı bilmiyorum. Ben de o ara kendim yapmaya niyetlenmiştim ama PIC18F47Q10 bulamamıştım ülkede. Onu ararken USB okuyucu CH376 olan tek yerdeki stok da tükenmişti. Sonraki yıllarda tekrar bakmıştım ama yine denk gelememiştim. Öyle de kalmıştı. Gerçi cihazın bazı uyum sorunları vardı ve bu da özellikle demolar için kabul edilmezdi. Bir de CPC 464 ilk göz ağrım olsa da Amstrad camiasında CPC 6128 daha geçer akçe kabul edildiği için çok kovalamadım. Gotek ve CPC 6128 ziyadesiyle yeterli geliyor. Ama 464 için de böyle bir çözüm şart. Hatta makul rakamlara pek de alternatifi yok. Sen bir inceleme yaparsın artık. Şimdiden güle güle kullan diyelim.

Alıntı
Not3: Forumdan çıkamıyorum...
Bu konuda @Ref 'in bilimsel bir çalışması var :)

https://retrojen.org/pano/index.php?topic=780.0

Çevrimdışı unay

  • Retro Meraklısı
  • ***
  • İleti: 114
  • CPC6128 / CPC464 / GTM640 / LP1
Ynt: En son hangi urunu aldiniz?
« Yanıtla #357 : 28 Şubat 2025, 10:41:50 »
Scart to Hdmi çevirici ile LCD'de daha blur görüntü olabilir mi? arayışıma ara veriyorum.
Tamamen şansla 37 ekran Sony Trinitron buldum ki cihaz neredeyse hiç kullanılmamış ve kumandası dahil sapa sağlam çalışıyor.
Renkler çok canlı, görüntü kalitesi beklentimin çok üstünde.

Amstrad CPC az anlar, çok sever.

Çevrimdışı Alco

  • Yönetici
  • Özgür Retrocu
  • *
  • İleti: 2208
  • "Kahraman olmak, dürüst olmaktan kolaydır" Luigi P
    • Sizin Amstrad
Ynt: En son hangi urunu aldiniz?
« Yanıtla #358 : 28 Şubat 2025, 20:44:43 »
Tamamen şansla 37 ekran Sony Trinitron buldum ki cihaz neredeyse hiç kullanılmamış ve kumandası dahil sapa sağlam çalışıyor.
Renkler çok canlı, görüntü kalitesi beklentimin çok üstünde.
Bunun değerini bilmek lazım. Kasaya bakılırsa, muhtemelen CRT dünyasının son dönem cihazlarından bir model. Az kullanılmış ise bu da ayrı bir güzel. Güle güle kullan.

Çevrimiçi Hifly

  • Retro Meraklısı
  • ***
  • İleti: 141
Ynt: En son hangi urunu aldiniz?
« Yanıtla #359 : 28 Şubat 2025, 23:29:05 »
Önce fotolar, karşınızda yeni Samsung soundbarım, modelini şu an için yazmıyorum:
 

 


Şimdi de hikayesi, umarım çok kafa ütülememişimdir:
Yıl 2001. Birader sene olmuş 2025, yeni aldığın soundbar'ın hikayesi nasıl 2001'de başlar dediğinizi duyar gibiyim. Dua edin big bang'e bağlamadım. Güzel bir hikaye(bence), bir dinleyin.

 9/11'in 3-4 ay öncesi. 2000 Eylül'de mutfak stajı için 1 senelik Atlanta'ya gitmişiz bir arkadaş ile. 2001'in yaz aylarında orada büyükçe bir AVM'ye gittik. Çok net hatırlamıyorum, zannediyorum Bang&Olufsen'in showroomu idi. İçeri girdik. Ses sistemlerine bakıyoruz, pek de anladığımız bir olay değil. 3-5 dakika sonra bir eleman geldi, dedi arka tarafta demomuz var, izlemek ister misiniz? Dedik ok bro. Arka tarafa gittik, baya ufakça bir sinema salonu kurmuşlar. Tabi ses sistemi vs görünürde olduğu gibi. Işıklar söndü, projeksiyon çalıştı. Biz heyecanla bekliyoruz ne olacak acaba. İlk önce perdeye bir kitabın ilk sayfası yansıdı. Ses hiç yok. Kitapta yanan bir bina tasvir ediliyor. İnsanlar kaçışmakta, itfaiye araçlarının sirenleri, koşan itfaiyeciler, su sıkan itfaiyeciler, tam bir kaos ortamı tasvir ediliyor. Sonra ekran karardı. Bu sefer Kitapta tasvir edilenlerin mini filmi geldi ekrana. Ses gene hiç yok. itfaiyecilerin yüz ifadeleri, yanan bina, muazzam bir çekim yapmışlar. Sonra gene ekran karardı. Sonrasında görüntü yok, sadece yüksek ses. Kitapta tasvir edilen, ufak bir filmi çekilen görüntülerin sesi: İtfaiye araçları acı acı bağırıyor, yangından kurtulmayı bekleyen insanların acı yakarışları, itfaiyecilerin birbirlerine bağırışları, taziykli boşalan suyun sesi... O sırada tüm duygularımız tavan yaptı ve şairin ne demek istediğini anladık: Şair kısaca şunu diyordu: Birader, pardon, bro, ses olmazsa duygunun %70'i yoktur, bir lezzet alamazsın.

Gösterim bitti, bizi demoya davet eden arkadaş geldi. Yüz ifadelerimizden çok keyif aldığı belliydi. Son bir demo yaptı bize. Aynı sesi verdi, 10 saniye sonra subwoofer'ın hava çıkış deliğine, deliği kapatacak büyüklükte bir top dayadı. Subwoofer'ı iptal etti yani bir nevi. Ve sesteki bütün yoğunluk gitti sanki birisi büyü yapmış gibi.

Demo bitti, biz şaşkın halde çıktık. Şanslı bir şekilde eylül öncesi benim güzel ülkemize dönmem gerekti. Bu demo aklımda kaldı ama ses sistemi hakkında bir girişimim olmadı. Neden? Hiç bir fikrim yok.

Fast forward to 2024 Eylül. Salonda otururken bir vahiy geldi. Vahiy'de şöyle deniyordu: Evladım, artık bir ses sistemi almalısın. Tamam, vahiy kısmını abartmış olabilirim ama birden ses sistemlerine takıntılı bir hale gelmiştim. Birisi sanki bir düğmeme basmıştı. Pis bir huyum vardır, bir şeye takıntı yaparsam, onu çok pis araştırırım, aylar boyunca kendime rahat vermem, rüyamda bile görürüm. O aşamadan sonra zaten almama ihtimalim yoktur, sadece seçenekler vardır. Çok seneler öncesi bir deniz akvaryumu kurmaya karar vermiştim. Çok gereksiz bir hobi olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim(Tatlı su değil deniz akvaryumu). Deniz akvaryumlarında sistemi filtre etmeye yarayan protein skimmer adında bir filtre var. Bu filtre gelen suyu hava ile yoğun bir şekilde karıştırıp partiküllerin üst kapta birikmesini sağlayan muazzam bir sistem. Ne yazık ki tatlı suda işe yaramıyor yoğunluk farkından dolayı. Neyse, ben bu protein skimmer işine kafayı taktım. Bir gece protein skimmer protein skimmer diyerek sayıklamışım, durumu anlayın yani. Lafı dolandırmayayım, çokta düşük olmayan bir sistem kurmak için kolları sıvadım. Ne de olsa bir kere alınan, her zaman kullanılan bir şeydi değil mi? Hem de o kadar çalış çabala, o kadar lüksümüz olsundu di mi? Bu son iki cümleyi yazımız boyunca bir kaç kez daha duyacağız zannedersem. Nasip...

Vahiy gelince deli gibi sistem araştırmaya başladım.  Reddit olsun, karşılaştıma siteleri olsun vs... Bu konuda ufak bir özet geçeceğim, almak isteyen olursa belki karar verme konusunda bir yararım olabilir. Tabi ki bütçe büyük bir faktör, kendime o zaman  5-7 bin arası bir bütçe belirlemiştim

Ses konusuna girince önce audiophile denilen arkadaşlardan bahsetmemek olmaz. Bu arkadaşlar mükemmel ses kalitesine ulaşmak için, en saf sesi üretebilmek için binlerce, hatta onbinlerce dolar harcayan arkadaşlar. Kurdukları sistem, bir AVR(Audio/Video Receiver) ve buna bağlı hoparlörlerden oluşuyor. AVR'lerin çeşidi çok, hoparlörlerin çeşidi çok. Ucu bucağı olmayan bir ekosistem. Sıfır bir sistem almaya kalksanız rahat 2000 dolardan başlamanız lazım. Ekonomik bir yolu var, 2. el satın almak. Ancak süreç çok yavaş işliyor. Lakin 2. el sitelerini sağlam takip edip istediğiniz bütçede ve özellkte AVR ve çeşitli hoparlörleri bulmanız lazım. Bulmanız da yetmiyor, işten anlamanız lazım lakin sizin anlayamacağınız defoda ürünleri size kaktırmaları çok kolay. Bir arkadaşımın bu dediğim yoldan sistem toplaması 3 seneyi bulmuş. Bu sebeple bu yolu tamamen es geçtim. Zira benim bırakın seneyi, en fazla bir ay içinde almam lazım. Yoksa beynimde 7/24 dönecek ve sonunda ses sistemi bossları rüyamda beni kovalamaya başlayacak.

Bu noktada soundbar konusu devreye girdi. Soundbarlar biliyorsunuz, en basit haliyle TV altına konulan ve içinde 2 hoparlörü olan, yerde de subwoofer'ı olan bir sistem. Bu sisteme 2.1 deniyor. "2" hoparlör, "1" subwoofer sayısını temsil ediyor. Soundbarlar ilk çıktığında audiophile arkadaşlar tarafından yerden yere vurulmuş, baya tü kaka ilan edilmişler. Ancak biraz araştırdığımda yeni çıkan soundbarların ilk başta çıkanlar kadar kötü olmadığını farkettim. Hatta oldukça iyilerdi. Reddit'te AVR sistemini satıp belirli soundbara geçenlerin oldukça memnun olduklarını görünce tamam dedim.

Burada şunu belirtmekte yarar var: Ses konusunda bizim gibi audophile olmayanlar için iyi ve kötü çok görece ve çok geniş bir spektrum var. Bu ne demek, şöyle izah etmeye çalışayım: Diyelim ki ses sistemleri ile ilgili bir merakınız yok, buna bağlı olarak kulağı olmayan birisiniz ve TV'nizi kendi hoparlörleri ile mutlu mesut kullanıyorsunuz. Ucuz bir 3.1 sistemi(Neden 2.1 ya da 2.0 değil buna birazdan değineceğim), ucuzdan kastım Samsung, jvc, vs gibi bir markanın budget sistemleri, yoksa yumatu'dan bahsetmiyorum, alıp kurduğunuzda diyeceğiniz şey kısaca şu: Bu çok iyi, bundan daha pahalısına ne gerek var, iyi ki almışım. Bu bahsettiğim sistemlerin ürün yorumlarına bakarsanız, aynen bu şekilde yorumlar göreceksiniz. Ancak bir üst klasmana geçilince ses kalitesi bariz bir şekilde gelişiyor ve evet bu daha iyi diyorsunuz.

Soundbarları araştırmaya başladım. Daha henüz marka model hiç bir fikrimiz yok. Denk geldi bir Samsung showroom'una gittik hanımla. Önce düşük fiyatlı bir modele baktık, 5000 TL civarı bir şeydi. Tam hangi seri hatırlamıyorum ama 2.1 olduğunu net hatırlıyorum. Ses yüksek çıkıyor ama bir sıkıntı var, sanki çok net değil. Sonradan bunun sebebinin merkez hoparlör olmadığı için, yani sistem 3.1 olmadı için böyle olduğunu anladık. Bu bardan  sonra en üst seri olan Q serisinden Q600'e baktık. Kendisi 3.1.2 destekleyen bir sistem olarak geçiyor. Yani önde sağ, merkez ve sol olmak üzere 3 hoparlör, arkada sağ sol 2 hoparlör ve 1 subwoofer. Fiyatı 10bin TL civarındaydı ve arka hoparlörleri kutuya dahil değil. Sonradan isterseniz ekleyebiliyorsunuz ama burada büyük bir AMA var, ülkemizde arka hoparlörleri bulunmuyor. Neyse, sesleri karşılaştırılınca, arada ki fark gece gündüz gibiydi. Sonrasında Q700'e baktık. Arada fark var mıydı yok muydu bilemedik ama şunu anladık, Q serisi kesinlikle çok iyi ses veriyordu. Ancak her halukarda 10 bin TL benim bütçeyi oldukça aşıyordu.

Bu esnada ne yazık ki Q serisinin Dolby Atmos'u desteklediğini öğrendim. Tamam Dolby'nin ne olduğunu biliyordum ama Atmos'un ne olduğu konusunda hiç bir fikrim yoktu. Ama gene de heyecanlanmıştım, Dolby yaparsa iyi olmalıydı değil mi? Sonradan araştırınca Atmos'un surround sesin dibi olduğunu anladım. Standart bir surround sistem 3.1.2 olarak geçiyor. Yani  önde sağ merkez ve sol olmak üzere 3 hoparlör, arka da sağ sol 2 hoparlör ve 1 subwoofer. Atmos bu işi bir üst noktaya taşıyıp tavana ve sağ sol duvarlara konan hoparlörler ile 3 boyutlu bir hale getiriyordu. Burada aklıma gelen soru tabi ki şuydu: Q600 gibi bir sistem, sadece kutusundan çıkan 1 subwoofer ve 3 ön hoparlör ile nasıl atmosu destekleyebilirdi? Tavandan ve duvarlardan sesi nasıl verecekti. Bunu da araştırdım. Olay şu, Soundbar'ın ve ayrıca alınırsa arka hoparlörlerin tavana ve duvara  bakan kısımlarına da hoparlör konmuştu. Bu hoparlörler tavandan ve duvardan sesi yansıtarak yukarıdan ses gelirmiş gibi bir etki veriyordu. Bu zorlama gibi gözüksede benim için sırf arkadan gelen ses bile oldukça tatmin ediciydi.

Atmos'u duyduktan sonra tabi surround sistemlere merak sarmaya başladım. Ne de olsa almışken surround olsa daha iyi olur değil mi? Bu konuda gene Samsung üzerinden yürüdüm. Seçeneklerim q600, q700, q800 ve q990 idi. 990 dışındakiler arka hoparlörleri olmadan geliyordu ve önceden belirttiğim gibi ülkemizde satışları yoktu. Ülkemizde neden satılmadıkları konusunda Samsung'dan tatmin edici bir cevap tabi ki alamadım. Bir yandan hangi marka konusunu araştırırken net bir şekilde gördüm ki bu konuda Samsung açık ara önde. Neden? Çünkü arkadaşlar 2017'de Harman Kordon ve JBL'inde sahibi olan Harman International'ı satın almış 8 milyarcık dolara. İnsanlık için küçük, know how için büyük bir para. Ya da tersi mi olmalıydı, bilemedim, saçmalamışta olabilirim.

Şimdi markamız belli oldu: Samsung

Serimiz belli:Q

Sıra geldi numeroyu belirlemeye: 600/700/800/990. İyi de birader dediğinizi duyar gibiyim, hani senin bütçen 7.000 di en fazla. Haklısınız. Bunu bende dedim kendime. O yüzden 700, 800 ve 990'ı direkt eledim ve Q600'ü incelemeye koyuldum. Artık 3.000 TL kadar fazla verecektim ne yapalım. Ne de olsa bir kere alınan, her zaman kullanılan bir şeydi değil mi? Hem de o kadar çalış, çabala, o kadar lüksümüz olsundu di mi? Hem daha sonra yurtdışında arka hoparlörleri ekleyebilirdim.

Bu noktada  q600 ve q700'ü karşılaştırmak gibi bir hata yaptım. Forumlarda incelediğim kadarı ile Q600 ve Q700 arasında belirgin bir fark vardı. Aralarındaki fiyat farkı ise 3.000 TL kadardı. Almışken bir 3.000 daha verip q700 mü almalıydım? Buna gerçekten değer miydi? Ama ne de olsa bir kere alınan, her zaman kullanılan bir şeydi değil mi? Hem de o kadar çalış, çabala, o kadar lüksümüz olsundu di mi? Bu noktada olayın nasıl sonuçlanacağını anladığınızı varsayıyorum. Pseudo vektörleri her aksiste çevirebilen insanlarla aynı forumdayım ne de olsa. Ama anlamadıysanız problem değil. Ben zaten pseudo vektörün bile ne olduğunu bilmiyorum, ne olduğunu bilsem takla attırırım ama o da eksiğimiz olsun. Bu arada bu pseudo vektör esprisini kullanıyorum çünkü assembly programlama vs konusunda örnek verebileceğim başka hiç bir şey yok zira benim için voodoo gibi bir şey. Batman Forever demosundan gördüğüm için zor bir şey olduğunu varsaydım.

Konu dağıldı, toparlıyorum. Bunun üzerine q700'e yoğunlaşmaya başladım. Arka hoparlörleri q600'den daha iyiydi, q700'ün ayrıca alınan arka hoparlörlerinin hem tavanı, hem duvarları hedef alan hoparlörleri vardı. Acaba arka hoparlörleri yurtdışından bir şekilde getirtirsem bana kaça patlardı? 700'ün hoparlörleri, eğer bir yakınım yurtdışından getirirse 10bin TL.'yegelecekti aşağı yukarı. Yani 13-14'e barı alsam, 10'da surroundlar olsa 23'e filan hallolacaktı iş. Bütçeyi aşıyor mu? Evet. Pahalı mı? Evet. Ama ne de olsa bir kere alınan, her zaman kullanılan bir şeydi değil mi? Hem de o kadar çalış, çabala, o kadar lüksümüz olsundu di mi?

Bu aşamada 800'ü direkt atlayarak 990'a kafa yormaya başladım. bir 8-9 bin daha verip 990'ı almak mümkündü. Olaylar burada çok hızlı ilerliyor gibi gözüksede bu süreç haftalarımı aldı öyle diyeyim. 990'ı incelemeye başladım. Sistem 12.2.1. Hoparlöre doyamamışlar anlayacağınız. Ve işin en güzel tarafı arka hoparlörle beraber geliyor. Ve araştırmalarıma göre tartışmasız bir şekilde çok iyi bir sistem. Yukarıda AVR sistemi satıp soundbar alanlardan bahsetmiştim ya, işte bu barı almışlardı. Eylül ayında başlayan araştımalarım 2 ay sürünce tabi kasıma kadar geldik. Kasım malum muhteşem kasım, muhteşem cuma vs. O aşama da hala tam karar verebilmiş değildim. Kafa gidip geliyor. Bu sebeple cimri.com'da 600, 700 ve 990 serilerini takipe aldım. Kasım'ın sonuna doğru, ay başı 34 civarı olan bir 990, 29.990'a düştü. Bu sırada Kuveyt Türk bankasının bir kampanyasından haberim oldu. Arkadaşlar 5 seneye kadar %2 faiz ile kasım ayına özel kredi veriyorlardı. Faizin 4-5 puan olduğu o dönemde %2 bedava demekti, hiç kaçırmadım. Hemen bankaya gittim, hesabı açtırdım ve 36 ay taksit ile cihazı satın aldım. Mutlu son mu? Hayır, ne yazık ki değil.

Ürünü kargoya verdiler.Bir gün sonra sabah saat 8.00'de hepsijetin deposuna ulaştı ve tam 8.01 de anında iadeye düştü. Şaka gibiydi, neden iade ediliyordu? İşin daha komiği yollayan şirket zaten Ankara'da idi. Hepsijet ile bir kaç konuşmadan sonra ürünün büyüklüğü sebebi ile iade edildiğini, yanlış kargoya verildiği söylendi. Ben tabi kendi kendime saydırıyorum, ulan diyorum ne kadar büyük olabilir?? Bu hayal kırıklığından 3 gün sonra başka bir Ankara satıcısından aynı ürünü buldum. N11'den ödeme yapıp bu sefer mağazalarına gidip teslim aldım. Bana kargo olarak sadece bir zarf yolladılar :) Mağazaya gidince hepsijetin neden iade ettiğini anladım çünkü kutuyu tek kişinin kaldırması mümkün değildi. Hem oldukça uzun hem de çok ağırdı. Evet mutlu sona çok yakınız artık. Bar'ı eve taşıdım, bir gün sonra servis gelip kurulumu yaptı ve en yüksek ses ayarında çalıştırmak zorunda olduklarını söyledi. Gözlerim yerinden fırladı ama yapacak bir şey yoktu. Bir on saniye kadar apartmanı yerinden oynattıktan sonra servisi uğurladık. Yalnız o aşamada benim aklımda hala şu var: Acaba gerek var mıydı? Dedim haydi Prime'dan bir şeylere bakalım. Şans bu ya, Expanse gözüme çarptı. Expanse'in introsunda en başta yoğun bir bas sesi varmış meğer, hiç farketmemiştim. Expanse'i açtım ve BAAAMMMM, çok yoğun dolu dolu bas gümledi, sonra ardından bir daha, sanki sinemadaydık. İşte o an evet dedim, doğru kararı vermişim :)

@Alco , sana bahsettiğim Diderot etkisi bir süre sonra devreye girdi. Lakin 100 seviyesine kadar çıkan sesi ancak 14'e kadar açabiliyordum. Daha fazla açabilmem için müstakil bir eve ihtiyacım vardı. Ama Diderot buraya kadar çünkü müstakil ev parası yok bende :):)