Gönderen Konu: Taş ve parşömenden süper bilgisayara: Veriler nasıl korunur?  (Okunma sayısı 2722 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Adamın Biri

  • RAAT
  • Retro Meraklısı
  • *
  • İleti: 170
    • Sadece bir müze...
Dün DW Türkçe'de İsviçre'de bulunan ENTER bilgisayar müzesi ile yapılmış bir söyleşi yayımlandı. Video kısa ve yetersiz gelebilir, ama internet sitesi ile beraber incelediğinizde çoğumuzun amatörce ilgilendiği şeylerin profesyonel yaklaşımlarla nerelere götürülebileceği konusunda bir fikir veriyor. Evet, huzurlarınızda İsviçre'nin Retrojen'i ENTER:


Belki İsviçre'de yaşamayı elinin tersiyle itmiş arkadaşlar bu müzeden zaten haberdardır ve bize daha fazla bilgi verebilir...

Çevrimdışı Shax

  • Yönetici
  • Normalleşmiş Retroman
  • *
  • İleti: 1207
 Bati akli burada da bizim ortadogulu aklimizdan cok farkli calisiyor. Adamlar her seyi profesyonelce ele aliyorlar. Burada en fazla "Muze acacagim, bagis kabul ederim" seviyesinde yasayacak kavramlari adamlar kurumsal olarak isler hale getirmisler. Bilgisayarlara sarilip "salya sumuk agliyorum ama ben" diyen arabesk uc kagitcilara girmiyorum bile.

 Dedigin gibi video yetersiz. DW konu hakkinda en ufak bir fikre sahip degil gibi geldi bana, haber olsun diye yapmis iste. Mevcut durumdan cok daha zayif bir izlenim yaratmislar veri depolama ortamlari icin, goz temasi kursan alinip datalarini buharlastiracak gibi.

 Alco bir RAAT avrupa turu duzenlemeli belkide. Katilabilcekler simdiden haber versin, bir sey denicem  8)
Sahip oldukların zamanla sana sahip olur.

Çevrimdışı Ref

  • Yönetici
  • Özgür Retrocu
  • *
  • İleti: 2882
  • Advanced User Simulator
    • ae unutmadan
Konuyu gerçekten "veri depolamanın zorluğu" bağlamına çekmiş olmaları fiyasko. Aradan gördüğümüzü anlamaya çalışıyoruz. Ama müze şahane olmuş, özelikle 1.1 milyon parçalık "new old stock" harika, hayali bile güzel. https://enter.ch/wp-content/uploads/2019/04/Flyer_Vintage_Technik_Shop_web-2.pdf

Keşke dünyada tek bir yerde bile olsa gittiğimizde aradığımız herşeyi adetli olarak bulabileceğimiz bir retro-shop olsaydı, en azından adresimizi bilirdik.

Çevrimdışı Shax

  • Yönetici
  • Normalleşmiş Retroman
  • *
  • İleti: 1207
Ama müze şahane olmuş, özelikle 1.1 milyon parçalık "new old stock" harika

 Bence o kisim yatirimcilardan para tirtiklamak icin uydurulmus bir palavra. Cpu' larin uzerinde thermal paste kalintilari mevcut. Ayrica pinlerin saglam olma ihtimali de yok oyle bir istif yontemiyle, daire icindeki goruntu mesela.



Keşke dünyada tek bir yerde bile olsa gittiğimizde aradığımız herşeyi adetli olarak bulabileceğimiz bir retro-shop olsaydı, en azından adresimizi bilirdik.

 Biraz daha dayan. Safak yakin https://bit.ly/3eCK6q0
Sahip oldukların zamanla sana sahip olur.

Çevrimdışı Ref

  • Yönetici
  • Özgür Retrocu
  • *
  • İleti: 2882
  • Advanced User Simulator
    • ae unutmadan
Ayrica pinlerin saglam olma ihtimali de yok oyle bir istif yontemiyle, daire icindeki goruntu mesela.

"arkadaşım biz burdayız, bir yere kaçmıyoruz, çalışmassan getirirsin değiştiririz"

Çevrimdışı gibraltar

  • Retro Meraklısı
  • ***
  • İleti: 159
Bence o kisim yatirimcilardan para tirtiklamak icin uydurulmus bir palavra. Cpu' larin uzerinde thermal paste kalintilari mevcut. Ayrica pinlerin saglam olma ihtimali de yok oyle bir istif yontemiyle, daire icindeki goruntu mesela.

Pinlerin altında sert sünger var ve cpu'lar cyrix. hatırladığım kadarıyla pinleri soba borusu gibi.
Bilgehan Korkmaz

Çevrimdışı Shax

  • Yönetici
  • Normalleşmiş Retroman
  • *
  • İleti: 1207
Cpu' larin altinda high density esd foam var mi yok mu bilemiyorum. Ama pin caplari Socket 3,5,7 spec' lerinin disinda olamaz. Onlar da gayet egrilip bukulup kopabilir seyler. Ayrica bu adamlar profesyonellerse eger, cpu tray kullanmalari gerekiyordu muhafaza icin. Zira bir tane iki tane degil iddia ettiklerine gore hedeler. Dogru yolu esd foam degil o acidan. Onun disinda kondusyon beyanlari ve korkarim miktar da abartili.
Sahip oldukların zamanla sana sahip olur.

Çevrimdışı Attilan

  • RAAT
  • Retro Meraklısı
  • *
  • İleti: 133
Konuyla biraz ilgisiz olacak ama şu yeşil soğutuculu cyrix işlemcileri görünce yıllar öncesi geldi aklıma.
1995 yılında yerel bir bilgisayarcıda işe girmiştim, pentiumlar yeni çıkmış rüya makinalar ama çok pahalı, 486'lar nerdeyse yarı fiyatına. Pentium'a para yetiştiremeyeceğim için hayalim şimdiye kadar üretilen en hızlı 486 olan cyrix 5x86 100mhz almak. Önce kasayı toplar bir dahaki aya da 14" bir monitör alırım kafasındayim. Ama hiç mümkün olmadı maalesef, hesapta olmayan başka ihtiyaçlar çıktı hep, zaten üç kuruş maaşım var uçtu gitti hayaller.
15 yıl kadar önce bilgisayarcı bir arkadaşım yeşil soğutucusuyla bir cyrix 5x86 getirdi ve "al
ortalığı temizlerken bu çıktı sen seversin yoksa çöpe atacağım" dedi, ben de hey gidi günler diye bir iç çekip "at gitsin ne yapacam onu" dedim, attık tabi :) al koy rafa dursun küçücük chip akmaz kokmaz ama kafa işte :) yıllar sonra bir an için canlısını görmüş oldum o yanıma kâr kaldı :)

Çevrimdışı Shax

  • Yönetici
  • Normalleşmiş Retroman
  • *
  • İleti: 1207
Iste o attigin cpu' yu bunlar aldi koydu rafa. Ondan sonra da nos diye milleti kekliyor bu medeni dag insanlari.
Sahip oldukların zamanla sana sahip olur.

Çevrimdışı Attilan

  • RAAT
  • Retro Meraklısı
  • *
  • İleti: 133
Yazıklar olsun! 🙂

Çevrimdışı gibraltar

  • Retro Meraklısı
  • ***
  • İleti: 159
Ynt: Taş ve parşömenden süper bilgisayara: Veriler nasıl korunur?
« Yanıtla #10 : 05 Haziran 2020, 02:05:27 »
Veri semantik yapıdaysa yüz milyar yıl da geçse onu bulduğumuzda okuyabiliyoruz. Şu Carl Sagan'ın uzaya dünyayla ilgili bir takım bilgiler gönderme projesi -voyager golden record- bu nedenle bir anlam taşıyor. Uzaylıların diski bulduğunda içindekilerin ne anlam ifade ettiğine dair fikri olsun diye ilkel veri yapılarımızla kodladık.

Tabi uzayda var olduğunu sandığımız yaratıklara egzantirik metodlarla veri gönderme mevzusu işin uç noktası. Semantik dahi olsa verinin aktüelliğini yitirdiğinde benim gibi düz insanların erişiminin zorlaşması gibi bir durum da var. Zamanında çok akıllı zihinlerin düşünüp/üretip arşive kaldırmak zorunda kaldığı, şimdi erişsek "vay canına çok işe yarar bir bilgi" diyeceğimiz pek çok şey arşive karıştı ya da hiç arşivlenmeden uçtu gitti bile. Bir kaç on seneden beri ürettiğimiz verilere erişmek için bile ya veri tarihçisi ya da o fosil işletim sisteminin, yedekleme sisteminin meraklısı falan olmak gerekecek. Herhangi bir insanın ürettiği veriye çok değil 10-20 sene sonra bir uzman olmaksızın erişememek kötü.

Bir de başlığın sorduğu soru var. Bu veriler zaman doğrusunda ileriye nasıl aktarılabilecek. Saklamaya değer verilerimizi dünyanın en dayanıklı metallerine plağa işler gibi işlemek, dünyanın her yerine veri merkezleri kurup her şeyi yedekli tutmak...

Üstelik dişe dokunur verinin semantik olmaması gibi bir durum da var. Web'in ilk zamanlarında, özel dijital arşivlerde ve fiziksel kütüpanelerde herhangi bir mantıksal kategorilendirmeye tabi olmadığı için öylece duran düz yazılar, resimler vs. Web kurulurken kimse elimizdekilerin bilgisayar olduğunu, verilerin de bilgisayara yakışır şekilde anlamlı olarak saklanması gerektiğini düşünmemiş. Web'i kuranlar metnin iç yapısında barındırdığı verileri tek tek ele almak yerine metnin bütününün anlamlı olduğunu düşünmüşler. Hatırladığım kadarıyla HTML5 gibi teknolojilerin pek çok aparatı şimdi bunu düzeltmeye çalışıyor. Hatta Big Data gibi bir endüstri yalnızca bu veriyi anlamlı hale getirebilmek için ortaya çıktı.

Bilgi güçtür diyoruz ama nasıl saklayacağımız, üretirken nasıl yapılandıracağımız konularında oldukça amatörüz. Allah sonumuzu hayır etsin. Da niye etsin, o da ayrı konu  :D
Bilgehan Korkmaz

Çevrimdışı gibraltar

  • Retro Meraklısı
  • ***
  • İleti: 159
GitHub efendi sağolsun public repository'leri 1000 seneliğine Norveç Svalbard'daki Arctic World Archive'e depolayacakmış.
https://archiveprogram.github.com/
Bu haberi okuyunca beton'un binlerce yıl önce tarihin farklı zamanlarında keşfedilip bir zaman sonra unutulduğunu hatırladım. Acaba binlerce senedir dünyanın farklı farklı yerlerindeki insanlar neleri keşfetti ve unuttu. Unutmasalardı ne olurdu?
Bilgehan Korkmaz

Çevrimdışı 68k

  • Tedavideki Retromanik
  • ****
  • İleti: 269
1000 sene mi  8)

https://www.youtube.com/watch?v=uD4izuDMUQA&feature=youtu.be

cs ile alakasız ama şunu vereyim de görmeyenler de existensiyalist krizlere girsin.

Çevrimdışı gibraltar

  • Retro Meraklısı
  • ***
  • İleti: 159
Ynt: Taş ve parşömenden süper bilgisayara: Veriler nasıl korunur?
« Yanıtla #13 : 02 Ağustos 2020, 17:20:05 »
68k, sana karşı cepheden bir cevap veriyormuşum gibi algılama lütfen. "existensiyalist kriz" deyince uzun süredir kafamda duran şeyleri yazayım dedim.  8)

Son zamanlarda insanlık, bilim, bilim adamı mevzularında biraz hayal kırıklığı yaşasam da evrenin büyüklüğü, insanın cücük kadar oluşu gerçeği karşısında çaresiz, aciz canlılar olduğumuzu kabul etmek bana pek mantıklı gelmiyor. Bir zamanlar Carl Sagan abimizin "soluk mavi nokta" tribi vardı. İyi abi doğru söylüyorsun biz hiç bir şey değiliz, herşeyi bırakıp bu gerçek karşısında tespih mi çekelim? Uzayda zihnimizin ürünlerini, kavgalarımızı, çıkarlarımızı yani insana dair şeylerimizin tümünü değerlendirecek olan yine sadece biziz ve kendi içimizde yaşadığımız kavga da bu yüzden önemli ve gerçek. Ha Carl abinin maksadı belki de "yahu birbirimizi kırmayalım şu üç günlük dünya malı için" gibi bir şeydi de Ameikalı bir astronom olarak ancak bunu diyebildi.

Nihilizme, yeni yetme filozofların henüz fark ettiği bin yıllık ontolojik sorunlardan şimdi yaptığı çiğ "her şey yalan yaa" aforizmalarınaa ve boş vermişliğe tahammülüm yok. Tahammülsüzlüğümün nesnel, rasyonel bir nedeni yok. Varoluş krizine çare bulmuş değilim, orada öylece duruyor elbette. Ben bu tip kavrayışlardan sıkılıyorum.
 Mücadele, ölümü bile bile yaşamaya gayret edip bir şeylerden mutlu olma, başarmanın verdiği hisler ve belki gerekirse başkalarının iyiliği, sevgisi için ter dökme gibi şeyler varken gerçekten çok sıkıcı geliyor bana bu "uzay büyük, yaşamlarımızın zerre ehemmiyeti yok" düşüncesi. Sanki bu lafı diyen insan sabah kalktığında uzayı, evrenin sonsuzluğu ve ille de bir sonun varlığı karşısında depresyona girip yatak döşek yatıyor. Bu hipotezin pratikte karşılığı yok ya da çok nadir.

Aşağıya daha taze ve renkli bir video bırakayım:

https://www.youtube.com/watch?v=rhFK5_Nx9xY
Bilgehan Korkmaz

Çevrimdışı Ref

  • Yönetici
  • Özgür Retrocu
  • *
  • İleti: 2882
  • Advanced User Simulator
    • ae unutmadan
Ynt: Taş ve parşömenden süper bilgisayara: Veriler nasıl korunur?
« Yanıtla #14 : 04 Ağustos 2020, 16:03:17 »
@gibraltar optimizmin bakış açısı değiştirici derecede etkili. Evet, ölümün mutlak, hayatın ölüme açılan küçük bir parantezden ibaret olduğu gerçeği karşısında tek yapabileceğimiz şey elimizdeki zamanın değerini bilmek.

Diğer taraftan, ne yaparsan yap, tip 1 ya da tip5 tipi uygarlık ol, içinde yaşadığımz kutuya bağlıyız. Çatlak bir akvaryumun içinde olduğumuz dışında inter/extrastellar bir gerçek görünmüyor. Böyle olunca da tüm yapılacaklar, herşey anlamını yitiriyor. İçinde yaşadığımız evren ile ilgili birşeyler öğredikçe, ne kadar çaresiz olduğumuz gerçeği suratıma suratıma vuruyor adeta.

Evet, hayat boş, ama çabalamaya devam ediyoruz, ama bir noktada tek gerçek, hayatta kalmaktan ibaret oluyor. Hayatta kalmalısın ve mümkünse tadını çıkarmalısın.

Yukarıdaki cümleler iç karartıcı biliyorum, ama birey değil de insanlık, toplum açısından düşünürsen durum ümitsiz görünüyor. Yatırım tavsiyesi değildir.