Evet, bahanem kalmadı, parti raporunu bu akşam yazmam gerekiyor, bari tez elden bitireyim dedim.
Ref'in çok detaylı 7Dx 2012 raporu!7D gelmesini iple çektiğim bir parti. Arkadaşlarla toplanıyoruz, güzel oluyor. Fakat ne olduysa ilk yıl dışında dişe dokunur bir işe girişemedim. 7D benim için kodlama yapmak için bir fırsat olması lazım iken, yiyip içip muhabbete daldığımız bir kahve molasına dönüşüverdi. Bu hoşnut olduğum bir durum değil. Peki bu yıl bu gidişatı kırmak için ne yaptım? Partiden 1 gün önce mekanda stop-motion bir wild yapmak için fotograf makinesi aldım.
Partiden 2-3 gün önce retrojen.org forumda hafif bir hareket başlamıştı. Kimler geliyor, kimler gelemiyor belli olmuştu. Doğrusu bu yıl forumdaki aşırı hareketsizlik biraz canımı sıkıyordu. Alco'nun sessizleşmesi, shax'ın kendini bisiklete vermesi, domi'nin facebook kölesi olması, diğer arkadaşların ortama hiç uğramaması "acaba işin sonuna geldik mi?" diye sordurtuyordu. Peki ya ben? Acaba ben mi çok konuşuyordum?
Ben de her yıl olduğu gibi partiye en az bir zx spectrum getirme durumunda idim. Neyseki bir ay kadar önce ulaştığım mini-renkli tv bu sene yükümü yarı yarıya azaltacaktı. Üstelik monitör bağımlılığımı da yok etmiş olmuştum. Partiden bir gece önce çocukları yatırdıktan sonra saat 22:00 sularında retrolarımın saklı olduğu kapalı balkona dalma kararı aldım. Bu kolay bir karar değildi, lakin balkonda adım atacak pek yer yok. Retrolar, bisiklerler ve evden çıkan ama asla atılamayacak bilimum şey, bu balkonda duruyor. Spectrumları sürekli kullandığım için çok yakındalardı. Hemen bir iki test yapıp bir +2, bir 48K, divide, oyun ve demo yüklü bilimum cf-kart, kablolar ve mini tv'yi portatif bir kasaya doldurdum. Fakat kasanın yarısı bile dolmadı. Spectrum'un herşeyinin küçük olması büyük avantaj

Sonra geçen seneki Shax'ın sonu gelmez eleştirileri aklıma geldi. Spectrum'un en baba demosunu izletirken, "abi kafam sikildi bu sesten" şeklindeki nadide yorumları bu sene spectrum işini ikinci plana atmam gerektiğini söylüyordu. O zaman hazır kendi eliyle bana getirdiği bir amiga500 anakartı var iken, onu toplamaya karar verdim. Sağolsun, cillop gibi bir kasaya koymuştu o kartı. Hemen rf modülatör yardımı ile tv'ye bağladım, hemen açıldı fakat floppy'den ses gelmiyordu. Bir disket takayım dedim, *plöp* disket kasanın içine düştü! Nihayet kasanın içini açtığımda boş kasanın içinde dolanan bir a500 anakartı olduğunu gördüm. Floppy, vidalar, metal kalkan falan yoktu. Disketimi de alarak hemen anakartı kasadan ayırdım ve amiga500 yığınıma doğru ilerledim.
A500 yığınından küçük bir parçaNeredeyse tüm amigaları elden geçirerek büyük zorluklarla, her şeyi çalışan, üzerine 3.1 Rom takılmış, a590 ile 3MB'a çıkarılmış, 1GB harddiskli, parlak metal kalkanlı, 14mhz adspeed'li yeni amiga setup'ıma kavuştum. Mouse ve joysticklerde bazı düğmeler çalışmıyordu, ama artık vakit kalmamıştı. işim bittiğinde saat sabah 3:45 gibiydi. Bu işlemlerin büyük kısmını buz gibi balkonda yaptığım için boğazım da şişmişti. Bir koca sene boyunca 1 kere bile hapşırmayan ben, sümüklü buruna doğru hızla yol almıştım. Sabah5'e kadar da uyuyamadım, popüler amiga demolarını bir klasöre topladım...

...ve sonra uyumaya karar verdim.
Ertesi gün boğaz ağrısı ile uyandım, fakat mümkün olduğunca kendimi yatakta tutmaya gayret ettim. Baba olunca insan istese de uyuyamıyor, her gün sabah 7'de kalkmaya kurulmuş bünye. Bu sefer evdekilerin de sayesinde çok daha uzun süre yatakta kaldım. Boğaz ağrım bir hayli hafiflemişti. Herşey yolunda idi, saat 11 civarında bir gün önce kaza yaptığım arabama atlayıp parti mekanının yolunu tuttum. Trafik korkunçtu, ben de italya üzerinden mekana vardığım için ekstra uzun sürdü. Arada da (ön tarafta plaka tutacağı kırıldığı için) polis çevirdi, onlarla da bir 15 dakika muhabbet ettik, sağolsunlar sonunda beni salıverdiler. Millet plakayı bilerek söküyormuş, ben de öyle mi yapmışım diye kontrol. Yok dedim, ben bilerek arabamın ön kaputunu dağıtmam... Saat 3'e yaklaşıyor iken parti mekanına vardım. Arabayı parkederken hafif çiseleyen yağmurun altında dondurma yiyen iki eleman mekandan çıkmış yürüyordu. Hah dedim, doğru yere geldim.
İçeri girdim, ne kadar çok tanıdık sima var, herkesle tek tek selamlaştım, fakat skate'i atlamışım. Olsun o ev sahibi, işi çoktur. Skate'le yatan skate gibi kalkar demişler. Ama o da ne, daha 1 gün önce lafı geçen decipher sadece yabancı aksanıyla değil, seltik görünüşü ile mekana çökmüş, ragnor ve spritus ile sohbette! Ayrıca Bug'da tanıştığımız Oğuz (Sandıkçı)'da gelmiş, ne güzel. Hem Shax'ın ıspanaklı kol böreği de gelmiştir! Bu parti güzel olacak galiba. Neyse bizim retrojen ekibi bu sefer partideki compex gençliğinden sonra en kalabalık ekiptik. Neredeyse tam kadro, alco, shax, domino, behlül, tolga ve ben, yetmedi sonra bize levent pekcan, witchdoctor da dahil olmak üzere partinin en karanlık yerine sotelenmişti. Ben tembel öğrenciler her zaman arka sıraya oturur olayına biraz tepkili olduğum için önce "abijim yeter her sene arkalara zulalanıyorsunuz" diye veryansın etsem de, kabul etmek gerek, gecenin ilerleyen dakikalarında orası en değerli uyku bölgesi oluyor.
Neyse, yerleşme işine koyulduk, amigayı çıkarttım, olması gerektiği gibi rf monitöre bağladım ve verdim demoları ortama. Bu sırada arka planda perdede de birşeyler oynuyordu. Bu sırada Tolga kümülüs projesinin prototipini getirmişti. İlaç gibi bir arabirim. Oric Atmos'a bağlı bir disk (teyp?) emülatörü. Oric demoları izledik, spectrumunkileri andırıyordu. Sonra ben 20 dakika kadar bir oyun yazmaya koyuldum. Oric Basic'in uydurmasyon komutları ile boğuşurken Matahari geldi, adam default istanbul beyefendisi, ben de istanbul serserisi modundayım, alco birkaç amstrad demosunu mathariye göstermek için oric'in bağlı olduğu monitörü almak isteyince benim oric oyunu suya düştü. Zaten iş manueli okumaya dönmüştü... Şöyle bir komut var: PLOT 10,5,"SELAM DÜNYA",1 PRINT yerine plot kullanıyorsunuz, bana biraz tuhaf geldi. Sonra alıştım ama... Bu arada Alco çantasından değerli emanetler çıkarttı, kıymetini ancak eve geldiğimde anlayacağım paketi açılmamış 3 inç CF2 disk hediye etti.
Ben kodla uğraşırken arka planda müzik yarışması başladı. Bu güzel olmuştu, çünkü ikinci gün çok yorgun ve uykulu oluyordum, kafam müzik dinleyecek halde olmuyordu (direk uyku moduna geçiyorum bir nota duyarsam) demolara vardığımızda da demoları anlamıyordum. Fakat bu enerji dolu halimde de partiye yeni ayak uydurduğum için müzikleri kimin yaptığına falan bakamamıştım, ama birkaç tanesi dışında tümü güzeldi. Müziklere oylama yapmadım.
Bu sırada karınlar acıktı ve shax kedi gibi gezmeye başladı. Ayrıca ragnor ile decipher'da zaten çıkmışlardı, ben de genelde parti organizatörlerinin tercihi olduğu için wonderland'a gitmelerini önerdim. Sanırım domino hatırlattı ama ben de suçu üzerime alıyorum. Doğrusu başka bir mekan bilmiyordum oralarda. Alco, tolga ve matahari koyu sohbet çevirdikleri için çıkmakta zorlandılar, ben hadi bu konuyu yemekte konuşalım diyerek hareketlendim. Ön grup olarak yola çıktık, daha ağır abiler yavaştan gelmeyi tercih ettiler. Biz wonderland'a vardık, güzel ama pahalı menüye bakarken diğer grup geldi. Fakat ağır abiler, "yemek isimleri frankafon ulan!" diyerek adeta kaçtılar. Ragnor, spritus ve decipher zaten başlamışlardı, artık benim için geri dönüş yoktu, mecburen ayrıldık. Partilerde bu çok oluyor. Daha önceki senelerde de crescent ekibi ile retrojen arasında kalıyordum, Bu sefer crescent yoktu fakat yine bir maraz çıkmak zorundaydı. Yemeği hep beraber edememiştik. Ki en verimli sohbetlerin yemek masasında olduğunu biliyorduk. Tabiiki biz ve resident ekibi, istanbul-finlandiya-hongkong-van hattında bir sohbete başladık, pastel boyalarla grafitti kastık, bu sırada benim aklıma stop-motion wild yapmam gerektiği geldi! Malesef fotograf makinemi evde unutmuştum. Ragnor yetişti, ben veririm panik yok şeklinde. Dominoyu da masada oyuncu olarak bağladım.
Biz frankofon biftek, bonfile, noodle, acaip makarnalar ve krep içi ıspanaklı mantar gibi sosyetik yemeklerimizi yedikten sonra ağır abiler ile buluşmak niyetiyle kebapçıya doğru yelken açtık. Arkadaşlar bitli kebapçıda kebap+ayran=6TL modelinde yemişler, buna rağmen doymamışlardı. Mekanı baymamak için parti salonuna geri döndük.
Ragnor WebGL ile scripting yarışmasında tentacle yapmaya çalışıyordu. Çalıştığım yerden soru gelmişti, ben de daha önce o efekti denemiştim. Hatta bir noktada basic ile yaptığım prototipi açıp baktık. Sonuçta ragnor tentacle'ı bırakıp normal kutulara döndü. Bir ara decipher glsl ile realtime bişeyler kasıyordu, sonra ne yaptı bilmiyorum.
Ben ise demolar tükenince oyunlara geçtim. Sonra genellikle amigacıların çok sevdiği oyunlardan olan project-X'i açık bıraktım (müziğini herkes tanır) yaklaşık 20 dakika sonra oltaya Drey takıldı. Demopartileri seviyorum! Benim gibi birsürü acaip adam var. Drey o akşam ve ertesi gün bolca project X oynayacaktı. Ben de bir ara shax ve xen'i kickoff 2'de darmaduman ettim.
Bu sıralarda ortama gökhan özkan ile gökhan ve özkan geldiler. Gökhan Özkan bana megamiga'nın taranmış sayılarını verdi, onlarla da ilgileniyorum, rapor bitince unutmazsam foruma upload edicem. Gökhan'ın ise gümrük hikayelerini dinledik, bir talihsizlikten dolayı fazla kalamadı, erken ayrılmak zorunda kaldı. Özkan zaten fazla konuşmaz, ve hiç konuşmadı gibi birşey oldu, ve sonunda tolga, gökhan ve özkan partiyi erken terketti. Gökhan Özkan'da bir süre sonra ayrıldı.
Bu anda aklıma stop-motion tekrar geldi! Domino'yu dürttüm, "hadi olm, bak wild demo kasıcaz" dedim, "ne wild'ı olm o sabah yapıldı bitti" dedi! Şok! Ben mekana vardığımda meğer wild demo yarışması yapılıyormuş. Benim wild planlarım suya düşmüştü. Yine yayan kalmıştım. Bu lanetli gidişat nasıl bozulacaktı. Yine 7D için yapmam gerekenleri forever'a pazarlamak zorunda kalacaktım. Zaten moralim bozuk, shax börek getirmemişti.
Bu sırada Özgür, aynı zamanda öğle saatlerinde oyun geliştirme üzerine bir seminer vermişti, ben de onu dana önce Gamex'den ve ondan önce de Sobee'den tanıyordum, fakat fazla samimi değildik, elinde kutusunda bir zx spectrumla yanıma gelmişti. Zx spectrumla başlayan macerası oyun geliştirmeye uzanıyordu. Elindeki spectrum ise çocukken kullandığı zx spectrumdu. Hemen onu adaptöre ve mini televizyona bağladık, tertemiz görüntü geldi. Eski oyunlarını yüklemeye çalıştık eski teybinden (harika bir teybi vardı), birkaç tanesi hala çalışıyordu. Bir "tren oyunu" yükledik ki yüzündeki gülümseme beni 20 yıl geriye götürdü. Ödevlerini bitirip spectrumun başına geçmiş 10 yaşında bir çocuk gibi uzunca bir süre emektar arkadaşı ile oyalandı. Sonra da bir zarar görmeden kutusuna geri koyduk. Geçen gün e-mail ile spectrum hakkında daha çok bilgi istedi, sanırım spectrum camiası yeni bir sima kazandı.
Bu olaylar olurken Anes ve Norvax'ın bizi amerikadan fındık fıstık yiyerek webcam'den takip ettiğini gördük. Nightlord ve Bager de daha sonra seattle'da bir çatı katından ve kazakistandan (uydurdum bunu ama oralarda biryerden) webcam ile bağlandılar onlarla da kısa birer sohbet ettim. Ya ne ince insanlar bunlar, eksik olmasınlar.
Gece çabuk ilerlemişti, sanırım sabaha karşı 3 gibi levent "zx spectrum demosu açsana bana" gibi talihsiz bir laf etti ve ben triptomine dream'dan girip koopaville'den çıktım. Levent'in uykusu açıldı mı bilmiyorum ama demolardan hoşnut kaldığı izlenimine kapıldım. Bir gerçek var ki, zx spectrum demoları ile c64 demoları arasında belirgin bir tarz farkı var. Zx demoları daha çok wireframe ve renk limitleri gibi hala teknik konuların üzerine giderken, c64 demoları daha kreatif işlerden oluşuyor. Yani zx demoları levent için bir değişiklik olmuş olabilir. Tabii leventten önce getirdiğim emektar zx spectrum ve divide sayesinde mescaline syntesia'yı shax'a göstermiştim, bu sefer o kadar tepki vermedi. Kabul etmek lazım, zx spectrum demoları rf bağlantı ile CRT televizyonda gösterildiğinde çok daha güzel görünüyorlar.
Bu olaylar olurken, domino, alco ve ragnor biryerlerde uyukluyorlardı. Ben bir gün önce 5'te yattığım için bünye savaşmaya devam ediyordu. Bir ara uyku fena bastırdı, uyumam gerek dediğimde yeni uyanmış olan alco, "ne uyuması saat 11 oldu" diyince ertafıma baktım, salon karanlık, sessiz mi sessiz ve herkes uyuyordu! Bu ne ya, saat 11 ve parti ölmüş! Bir ara birisi "uyandırsak mı milleti" diye sordu kim bilmiyorum ama öğlen olana kadar bu uyanma gerçekleşmedi. Onun yerine playstation 3'de maç yapan gençlik ortalıkta yokken oturdukları bankları işgal ederek kalabalık bir muhabbete başladık. Neyi konuştuğumuzu tam hatırlamıyorum ama bir süre sonra tatlı bir uyku beni sardı, bilmiyorum ne kadar uyudum, 15-20 dakika mı desem, 2-3 dakika mı, ordakiler söylesin ben uyuyordum.
Sonra kalktım, hydrogen'in bizden kaçırdığı sandviçleri lüplettik, karnımız doydu fakat gözümüz doymadı, simit sarayında ıspanaklı börek yedik. Shax baskılara dayanamamış bize ıspanaklı börek ısmarlamıştı. Güzelce yiyip içtikten sonra yarışmaları izlemek için mekana döndük. Yarışmalar başladı, çok az katılım vardı. Fakat ödüller boldu. Nasıl olduysa ebolax bütün ödülleri sildi süpürdü, bir çuval anakart ve antivirüs yazılımı ile mekana bile gelmeden gömüyü buldu.

Zomco, yine eli boş dönmedi, 7D parti mekanını dışarıdan modelledikleri 3d çalışması ile acaip bişey kazandı. Ne olduğunu henüz çözemedik, sanırım yatakta kahvaltı etmeyi sağlayan bir sehpa.
Oyunlarda ise üç katılım vardı, büyük uğraşlarla C++ ile yapılmış bir pong, büyük uğraşlarla yapılmış bir c64 shoot'em up, ve büyük uğraşlarla yapılmış bir unity projesi. Benim açımdan mini-raiden adındaki proje yarım da olsa ve oynanabilir olmasa bile duygusal sebeplerden birinci, hiç enteresan olmayan fakat bitmiş ve tam bir oyun olduğu için "pong" ikinci, unity projesi ise üçüncü olurdu. Fakat unity kazandı, hem kalabalığa oynamıştı (skate, arcane gibi parti veteranlarının resimlerine ateş ediyordunuz) hem de 3d idi. Ne kadar kod yazılmıştır bilmiyorum ama modeller iyiydi.
Grafik yarışmasında iki c64 çizimi vardı.
İşin süprizi ssg'den geldi, 256 byte amstrad demosu ile ortaya çıkmıştı. Agggh! O bile ferrarisinden inip demo kodlamıştı! Ne işe yaramaz adamım ben! Önümüzdeki yıl en azından bir 256byte ile partide olmam lazım. Fakat z80 kasmak ayrı bir olay! Şimdiden başlamam gerek!
Mekandan ayrılmadan önce de Skate'den fırçamızı yedik, olmuyor böyle, artık ne yaparsanız yapın da bişey yapın, zx demosudur, amigadır getirin dedi, boynumu büküp çıktım. Zaten vicdanen rahatsızım, bu da tuzu biberi oldu.
Parti çıkışında tatlı bir kapı önü sohbeti çevirdik. Levent, hydrogen, skate, spritus şeklinde, konu tatlıydı ama shax "hadi hadi hadi" şeklinde sessizce dolanıyordu, beraber mekandan çıktık, ve onu otogara bırakarak evin yolunu tuttum. Akşam saat 22 gibi uykuya dalacak, pazartesi saat 15'e kadar bol delikli şekilde de olsa uyuyacaktım.
Özetle,
Partinin kendisi sönüktü fakat işlevini yerine getiriyordu. Eğlendik, arkadaşlık tazeledik ve forum dışında yüz yüze görüştük. Partinin organizasyonunda olan herkese teşekkür ederim. Hiç kolay bir iş değil bu partiyi organize etmek, fakat problemsiz çok rahat, yağ gibi bir parti oldu. Katılım da fena değildi. Bir zx spectrumcu kazandırdık, drey'in project-x merakını gördük, retrojen'in bozuk yemek organizasyonunu deneyimledik. Umarım önümüzdeki yıl ragnor'un ankara partisi ile partileri ikileriz. Kaçırmayacağım bir etkinlik olacak.
Eğer metinde bir hatam varsa affola, düz şekilde yazıp bir kere bile okumadan gönderiyorum, saat geç oldu, yarın editlerim aklıma birşeyler gelirse. Herkese iyi geceler!
Ek: Bu yıl Crescent tayfası mekanda değildi, crescent şu anda Wisdom'ın taşınma ve Beast, ben ve Impetigo'nun babalık sendromunda olmamızdan dolayı retrojen tadında takılıyor. Önümüzdeki yıl crescent'i toplu şekilde bir partiye indirme konusunda kararlıyım

Eheh, bu arada uçak biletlerimi 10 gün önce almıştım, vizede bir terslik olmazsa Nisan'da revision'a takılacağım.