önce ben konuşayım herzamanki gibi
Filmi heves ile bekelyenlerdendim, hem de kısmen şanslıydım, çünkü
bug'a katılıp orada diğer hoca arkadaşlarla dijital oyunun akademisini çözümlemeye çalışırken, indie game the movie'nin türkiye galasını yapma konusunda çok hevesliydik. Legal olarak bahçeşehir üniversitesi kampüsünde gösterim salonunda ilk bug çalıştayının kapanışında bunu yaptık. Forumlara da duyurmuştum bunu o zaman, retrojen'den gelenleri içeri alabileceğimi söylemiştim (burdan gelen olmadı ama önemli olan niyet
).
Neyse, film'e gelelim. Tabii oyun camiasının dünyadaki önemi hiçkimsenin kestiremediği bir hızda artıyor, buna ilişkin türlü aktiviteler oluyor, sanırım ön gördüğümüzden çok çok daha kısa sürede dijital oyun sinema ile aynı kültürel tabana sahip olacak. Biz büyüyüp yaşlı kuşağa geldiğimizde de bu dönüşüm tamamen gerçekleşmiş olacak.
"Indie game the movie" bu hareketin bir parçası. Yani bu konunun kültürel tabanını oluşturan bir ürün. Gel gelelim içerik bir tarafa, amerikan national geographic hayvanat ya da "inkredıbıl maşins" bilgiselleri tadında bir yapıya sahip. Yani belgeselden çok bir magazin programı tadında.
Belgesel nedir, Suha Arın'ın ağzından aktarayım: "Estetik ve etik kaygılar güden, evrensel mesajı olan bilgi filmine belgesel denir". Yani güzelliği arayacak, ki bu filmde eos 5D'nin iyice daralmış alan derinliği ile flu önplan-arkaplan yaratılarak gerçekleştirilmeye çalışılmış. Evrensel mesajı olacak, yani filmi Türkiyedeki adam da, Hindistandaki de aynı şekilde anlayacak. Kültürel farklılıklardan arınmış olacak (aborjinlerin kültürünü eskimolara bile en etkili şekilde anlatabilmeniz gerek). Ve meslek ahlakına sahip olacak, asla kurgusallığa yer vermeyecek, herşeyi olduğu gibi kaydedecek. Dikkat bu tarafsızlık demek değildir, çünkü belgesel bir haber filmi değildir. Belgesel taraftır. İdeolojisi vardır.
Herşey iyi güzel de bu film bana "Etik" kısmından sınıfta kalmış gibi geldi. Yapay olarak "büyük çatışma" üretmek bence büyük fiyasko. Üç tane adam alıyorlar ele, hepsi de üretimden 5 dakika önceye kadar ne olacağını bilmiyor, ah vah vah, makine soğuk kodlar çalışmıyor yandık, oyuncu gibi rol yapıyorlar, filmin yarısı kurmaca. Böyle belgesel olmaz. Bunlara biz docudrama diyoruz. Döküdrama, yani half elf gibi, ne insan ne elf, hem elfler hem de insanlar tarafından sevilmezler. Belgesel desem, olamaz, ayıp derler konu aldığın adamları dansöz gibi oynatmışsın, kurmaca desem ya bu ne biçim şey.
Neyse içerikle sonra ilgilenirim, şimdi çıkmam gerek