Gönderen Konu: Cracker Arayışı  (Okunma sayısı 63620 defa)

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gibraltar

  • Retro Meraklısı
  • ***
  • İleti: 159
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #15 : 28 Haziran 2014, 15:13:50 »
İlk taşı atanların günahsız olduğunu varsayıyorum.

Bu neyi değiştirirdi ki?
Çarşı pazarda korsan CD satsam, evimde p2p sunucu tarlası olsa ne farkeder?
Suçun niteliği mi değişecekti?
Bilgehan Korkmaz

Çevrimdışı Pe@ceR

  • RAAT
  • Tedavideki Retromanik
  • *
  • İleti: 321
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #16 : 28 Haziran 2014, 15:35:10 »
Şahsi kanaatimce korsan CD satmakla evde p2p sunucusu kurmak farklı şeyler.

Birinde maddi kazanç var. Yani başka birinin emeğinin üzerinden kazanç sağlamak. Bu hırsızlıktır.

Ben netten bir dosya , film v.b. indiriyorsam ise ödediğim internet faturasının bana girişi dışında kimseye zararım yok indirdiğim dosyaları parayla satmadığım sürece.

"Oradan indirmek yerine satın almadığın için üreticiye zarar veriyorsun" demeyin çünkü ben bu indirdiğim programları, filmleri ya da mp3'leri zaten para verip almayacaktım. İlle para istiyorsa ücretsiz olanını bulurum.

Hatta bilakis, bazen bazı filmleri netten indirip biraz baktıktan sonra "bu film bilgisayardan izlenmez" deyip sinemaya gider izlerim. Oysa indirip fikir almasaydım hayatta sinemaya gitmeyecektim. Ne oldu? Download sayesinde o filmden haberim oldu ---> Pozitif katkı.

İndirdiğim filmler sayesinde belki 15 yıllık bir süreç içinde binlerce filmlik bir arşivim oldu. O arşiv sayesinde yönetmenleri, farklı ülke sinemalarını, yönetmen ve yapımcıları tanıdım. Guillermo del toro filmi çıktı deseler gözüm kapalı koşa koşa izlemeye giderim. Benim kadar sinemaya ilgisi olmayan arkadaşlarıma bazen döve döve zorla eve getirip bu filmleri izlettirir onların da öğrenmesini ve tanımasını sağlarım ki onlar da sinema izlesinler, beğendikleri filmlerin DVD lerini alsınlar ... al sana yine -----> pozitif katkı.

İlk okulda, orta okulda öğrenci iken sevdiğim şarkılar radyoda çaldığında kayıt etmek için teypte kaset bekletirdim. Bir kasette başından başlamış ortası eksik, ortadan başlamış sonu eksik bir sürü the final countdown kayıtları olurdu mesela. Europe'un bugün benden bu kasetler için hak talep etmesi ne kadar abes ise, bugün albümünü zaten almayacağım adamın mp3'Ünü indirip dinlemem de aynı şekilde "hırsızlık ve suç" teşkil etmez, o kadar abestir.

İşletim sistemi desen, bill gates neredeyse mahsus bedava verecek windowsu ki herkes kendi işletim sistemini kullansın da oyun, antivirus şu bu satsın, yaptığı işletim sistemine verdiği teknik destekten para götürsün diye.. onu da geçtik :)

Kısacası, üreticinin emeğini alıp birşey katmadan satmanın adı hırsızlıktır. Download edip kullanmak ise yukarıda saydığım sebeğlerden ötürü değil :)




Çevrimdışı gibraltar

  • Retro Meraklısı
  • ***
  • İleti: 159
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #17 : 28 Haziran 2014, 15:55:22 »
p2p, adı üstünde sunucuyu aradan çıkaran bir protokol kullanıyor. Sen evine bir p2p sunucu tarlası kurmuşsan muhtemelen kullanıcıların paylaştığı dosyaları indexliyorsundur ve yine muhtemelen o iş için ciddi reklam geliri elde ediyorsundur.

Kaldı ki "İnternetten download ettim çok da güzel oldu, sadece internete para verdim" deyip de kendini vicdanen rahat hissediyorsan orada da sıkıntı var. :)
Ha, suç ne kadar suç?
Suç kime ve neye göre değerlendirililir?
Bunlar oldukça geniş bir alanda irdelenmesi gereken, insanları çok acayip hipotezleri desteklemeye yönlendiren konular.
15 yaşından küçük işçileri karın tokluğuna, 12 saat öldüresiye çalıştıran Foxconn'un ürettiği elektronik malzemeyi çalıp imha etmek bir suç mudur?
Microsoft'un bir defa üretip 400 dolardan milyonlarca insana sattığı Windows'tan devasal kârlar elde etmesi, Bill Gates'in Türkiye'nin 10'da birinden daha zengin olmasına ne denir?
Bunlar aynı şeyler midir?
Her benzeri mevzuda bunları öne sürmek doğru mudur?
Değildir.

Bu tür çıkarımlar yalnızca daha fazla mantık safsatasına neden olur.
Mantığı ciddiye almak lazım :)
Bilgehan Korkmaz

Çevrimdışı Pe@ceR

  • RAAT
  • Tedavideki Retromanik
  • *
  • İleti: 321
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #18 : 28 Haziran 2014, 15:59:59 »
Sunucu kurup illegal satışı yapıp para kazanmak da CD satmak da suçtur yazdıklarımı dikkatli okumamışsınız sanırım. Dediklerimi "mantık safsatası" olarak yorumluyorsanız o zaman bundan ötesini yazmak kendi açımdan abes olacak çünkü amacım burada sözlerimi ve ifade ettiklerimi anlayabilecek olanlarla fikir paylaşımından ibarettir ötesi kalp kırıcı polemiğe girer ki ben orada olmam kendime yakıştırmam.

Siz yine bildiğinizi yapın.

Çevrimdışı nightlord

  • RAAT
  • Tedavideki Retromanik
  • *
  • İleti: 389
    • Night Network
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #19 : 30 Haziran 2014, 10:32:57 »
Selam Peacer, bakalım iyi niyetle fikir belirttiğin bu konularda ben de aynı iyi niyette karşı fikir belirtmeyi becerebilecek miyim. Emin ol ki amacım yargılamak veya kalp kırmak değil.

Alıntı
"Oradan indirmek yerine satın almadığın için üreticiye zarar veriyorsun" demeyin çünkü ben bu indirdiğim programları, filmleri ya da mp3'leri zaten para verip almayacaktım. İlle para istiyorsa ücretsiz olanını bulurum.

Öncelikle bence film, yazılım ve müzik bu konuda farklı değerlendirilmeli. Malesef telif yasaları ve lisanslar genelde bunlara aynı şekilde yaklaşıyor ve ben bunun yanlış olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu üç ürün tipinin kullanımı farklı.

bir şarkıyı (mp3 dediğin için albüm yerine şarkıyı birim aldım) genelde birden fazla kereler dinlersin. Bu yüzden beğenmediğin bir mp3'ü sırf denemek için satın almak zorunda kalmak bence de çok saçma. Bu yüzden radyo senaryosu mantıklıydı, ya da arkadaştan kaset/CD ödünç alma. Bu yüzden mp3'ler konusunda sana katılıyorum. Ben mp3'ler için genelde youtube'de veya zune gibi yerlerde deneyip beğenirsem satın alırım.

Film daha abuk bir mecra, filmleri pekçok insan bir kere seyreder. Yani beğendiyse almak için çok sebebi yoktur. Bazı insanlar bu hassasiyeti gösterip kopyasını izleyip beğendiği filmi sonra alıyor olsa bile bence çoğunluk bunu yapmıyor. O yüzden bir kişi bir filmi korsan indirip izlediğinde büyük yüzde ile üreticiye zarar vermiş oluyor aslında.

Ancak haklı olduğun bir nokta var. O da zaten film satın alış şeklimizin abuk oluşu. Yani beğenip beğenmeyeceğini bilmediğin bir filmi görmek için sinema bileti veya dvd ücreti ödemek zorunda kalman sorgulanabilir.

Ancak bu noktada da film'lerin "gösteri sanatı" olduğunu hatırlamak lazım. Bunlar eğlenmek için izlediğin performanslardır. Ve o performansın seni eğlendirip eğlendirmeyeceğini bilmeden gidip parayı harcar ve izlersin. Yoksa aynı argüman tiyatro için veya tanımadığın bir grubun çaldığı, girişi paralı olan bir bara gitmek için de yapılabilir. Bunlar eğlence bütçendir. Seni eğlendirmek insanların parayla sattığı bir servistir. Bu serviste bazen insanların başarısız olması, o servisten çaktırmadan ücretsiz faydalanmayı bana göre doğru kılmıyor. Evde indirip film seyretmek bana göre sinemaya bilet almadan arka kapıdan sızıp film izlemek ile aynı şeydir. Zaten ben o filme bilet almayacaktım diye bir savunma olamaz.

Yazılımda ise oyunlar ve araçları (işletim sistemlerini de araç sayabiliriz) ayrı değerlendirmek lazım. Oyunlar filmlere benzer ancak "denenmeleri" filmlerden daha mantıklıdır. Yani bir adventure oyununu korsan indirip bitirmek film izlemeye benzer. Ama bir oyunun ilk bölümüne bakıp satın alma kararı vermek istemek bence de çok haklı. Fakat bu sebepten dünyada çıkan her oyunun demosu deneme sürümü falan olur. Bunlar varken korsan indirmek genelde sonra da oyunu almamakla sonuçlanıyor. Oyuncu oyunu sevse bile. Bir oyuncunun sevdiği bir oyunu bedava oynaması da çoğu zaman üretici için kayıp demek. Elbette film örneğindeki gibi burada da bilinçli oyuncular var. Ama bu yüzdenin çok az olduğu da bir gerçek.

Yazılım araç ve OS kategorisinde ise durum daha farklı. Yine bunlar denenmesi çok haklı olan ürünler. Mesela photoshop ile 1500 resim işleseniz 1501'inci kullanımda bu yazılım size hala servis veriyor. Böyle yazılımların da deneme sürümleri her zaman var. Bunları kullanmayıp korsanını kullanan insanlar nasıl kendilerini haklı çıkarabiliyorlar. Hadi Windows için "Bill Gates çok zengin, zaten adamın X, y, z yönünü de hiç sevmem kahrolsun Bill Gates" gibi bir söylemle hareket ettin diyelim. Ya başka yazılımlar

Ayrıca Bill Gates dünyanın en sefil en berbat adamı olsa ne farkeder. Windows'un fiyatı süper haksız şekilde 500 dolar olsa ne farkeder. Sen hala ücretsiz alternatifleri kullanmak istemiyorsun. Bir şekilde ya kullanım kolaylığı, ya donanım desteği, ya uygulama ekosistemi yüzünden (ki bu saydığım üç şeyde gerçekleştirilmesi büyük efor isteyen şeyler o yüzden 2014'te hala Ubuntu da bile yeterince yoklar) windows'tan ayrılmak istemiyorsun. O zaman bir karar vermek gerekiyor. o ayrılmak istemediğin "değer" her ne ise o window lisans fiyatına değer mi senin için.

Her alış verişte bu soru geçerli değil mi. Bu soruyu başka hangi alışverişte "hem ürünü/servisi alayım hem parasını vermeyeyim" diye yanıtlamak kabul edilebilir ki

Alıntı
Hatta bilakis, bazen bazı filmleri netten indirip biraz baktıktan sonra "bu film bilgisayardan izlenmez" deyip sinemaya gider izlerim. Oysa indirip fikir almasaydım hayatta sinemaya gitmeyecektim. Ne oldu? Download sayesinde o filmden haberim oldu ---> Pozitif katkı.
Sence kaç kişi senin yaptığın gibi filmin 10. dakikasında durup sinemaya gidiyor. Ya da film "bilgisayar da izlenebilir" olduğunda ne yapıyorsun. Görsel olarak zengin CG'li falan filmleri bu hassasiyete layık görüyorsun ama atıyorum komedi filmi ya da bir kaç karakter bir kaç mekan içinde geçen bol diyaloglu bir film olursa bu hassasiyete layık değil mi.

Alıntı
İndirdiğim filmler sayesinde belki 15 yıllık bir süreç içinde binlerce filmlik bir arşivim oldu. O arşiv sayesinde yönetmenleri, farklı ülke sinemalarını, yönetmen ve yapımcıları tanıdım. Guillermo del toro filmi çıktı deseler gözüm kapalı koşa koşa izlemeye giderim. Benim kadar sinemaya ilgisi olmayan arkadaşlarıma bazen döve döve zorla eve getirip bu filmleri izlettirir onların da öğrenmesini ve tanımasını sağlarım ki onlar da sinema izlesinler, beğendikleri filmlerin DVD lerini alsınlar ... al sana yine -----> pozitif katkı.
Bu çok önemli bir nokta, sana marketing insanları "savant" diyor. Sen bu durumda gerçekten kazanılması gereken süper adamsın onlar için. Çünkü yalnız kendini değil daha geniş bir grubu etkiliyorsun. Daha önce belirttiğin gibi zaten yazdıklarından bu konuda hassasiyetlerin olduğu ve doğru şeyi yapmaya çalıştığını görmek mümkün. Keşke herkes senin kadar hassas olsa.

Bir diğer nokta bazen bazı ürünlere legal olarak ulaşmak mümkün olmuyor. Ben Türkiye'deyken bazı ülke sinemalarının ürünlerini bir tarafımı yırtsam yine bulamazdım (legal kopyasını yani) aynı şekilde soundtrack albümleri (benim en azılı medya tüketimimi oluşturur) en popüler 5 film dışında bulunmazdı. Bunları alıp tüketmek isteyen bir insan, elindeki tek kaynak korsan olabildiğinde elbette suçlanamaz. Bu günümüzde yavaş yavaş geçerliliğini kaybeden bir argüman olsa da gerçekliğine inandığım bir argüman.

Benzer bir durum, artık yayından kalkmış bulunamayan şeyler için de geçerli. Örneğin Commodore dergilerini tarayıp kurtarmak veya eski retro oyunları kurtarmak vs büyük hizmetler.

Alıntı
İlk okulda, orta okulda öğrenci iken sevdiğim şarkılar radyoda çaldığında kayıt etmek için teypte kaset bekletirdim. Bir kasette başından başlamış ortası eksik, ortadan başlamış sonu eksik bir sürü the final countdown kayıtları olurdu mesela. Europe'un bugün benden bu kasetler için hak talep etmesi ne kadar abes ise, bugün albümünü zaten almayacağım adamın mp3'Ünü indirip dinlemem de aynı şekilde "hırsızlık ve suç" teşkil etmez, o kadar abestir.
Bence o mp3 ile ne yaptığına bağlı, eğer sadece bir kere dinleyip beğenip beğenmediğine karar veriyorsan, o zaman yaptığın tek şey radyonun "yayını" yerine mp3 kullanmak. yani o kullanımda kasete kayıt senaryosunu gerçekleştirmiş sayılmazsın. Eğer tekrar tekrar dinlersen o zaman kaset kaydı ile aynı şey oluyor. ve bence radyodan teybe kayıt ile mp3 download edip tekrar tekrar dinlemek teknik olarak aynı şey: Bence etik dışı.

Ancak aralarında bazı konjektürel farklar var. Biz ilkokuldayken, Türkiyede telif hakları (özellikle yurtdışı kaynaklı ürünler için) yoktu. Biz onun var olmadığı bir ortamda büyüdük ve anlayışımızı şekillendirdik. O yüzden bence ilkokulda yaptığın yanlış değildi çünkü zaten bilmiyordun. Ama 2014 yılında artık hergün app store'dan cep telefonuna oyun satın alan ülkede mp3 indirmek bence biraz farklı.

Alıntı
İşletim sistemi desen, bill gates neredeyse mahsus bedava verecek windowsu ki herkes kendi işletim sistemini kullansın da oyun, antivirus şu bu satsın, yaptığı işletim sistemine verdiği teknik destekten para götürsün diye.. onu da geçtik :)
bill gates zaten bedava windows veriyor legal olarak. Örneğin pekçok okulda CS bölümü öğrencilerine pekçok MS yazılımı ücretsizdir. Bahsettiğin tarz "işinin iyiliği için hesap yapmak" davranışı (bu kotü birşey mi bilmiyorum) o şekilde tezahür ediyor. Türkiye'de sokakta CD alıp kuran, hatta kopya yazılım ile işyeri çalıştıran (yani adam bunu kullanarak bir de para kazanıyor) insanlar için bedava windows yok. Windows dünyadaki hakimiyetini sağladığında da 90 başlarıydı ve bu hakimiyetin sağlandığı pazarlar kopyanın hayli az olduğu yerlerdi. dolayısıyla burada bir network etkisi söz konusu. Bu etki her pazarda ve her üründe geçerli. Aynı sebepten bugün cep telefonlarında android ve ios network etkisinden faydalanıyor. Bu olayın doğası. Ne kadar oyun veya anti virüs satıldığı Microsoftun neden umrunda olsun. Teknik destek neden umrunda olsun. Teknik destek sağlayan firmalar eğer bu dediğin gerekçeyi geçerli bulsalar hepsi linux'u desteklerdi. Çünkü linux tamamen teknik destek üzerinden para yapılan bir pazar.

Başka bir deyişle şu yazdığın cümleyi tekrar tekrar okuyup bir düşünüyorum ve içinde elle tutulur hiç bir sav göremiyorum.

Alıntı
Kısacası, üreticinin emeğini alıp birşey katmadan satmanın adı hırsızlıktır. Download edip kullanmak ise yukarıda saydığım sebeğlerden ötürü değil :)

Hayır. Parayla satılan bir ürünü veya hizmeti parasını ödemeden almak hırsızlıktır.

Senin hırsızlık kabul ettiğin şeyi irdeleyelim. mesela korsan cd satanları hırsız olarak görüyorsun. Bu insanlar sence neden hırsız. Kendinden katmadıklarını söylüyorsun. Aslında katkıları sıfır değil. Senin yerine dosyayı buluyor, download'u o yapıyor. belki yanlış bir kaç dosya yerine doğrusunu buluyor. CD'ye yazıyor. Ve senin yolunun üzerindeki bir yere getirip senin kolayca almanı sağlıyor. Yani bir yerlerde internette duran korsan dosyanın sana ulaşmasındaki bazı basamakları hallediyor. Bunun için de 3-5 lira bir "servis ücreti" alıyor. neden onu yanlış görüp de dosyayı kendin indirdiğinde yanlış görmüyorsun.

Başka bir deyişle, eğer dünya da hiç sokakta CD satanlar olmasaydı. Bütün korsan tüketimi kişisel kullanıcıların bizzat download etmesi üzerinden olsaydı, sence hiç suç da kalmayacak mıydı.

Bu sorulara kendi cevabım şöyle: korsan dosyaların ortaya çıkmasında veya yayılmasında aracı olan insanların ne kadar suçlu olduğu bence tamamen konu dışı. Asıl konu ürün veya servisi tüketen son kullanıcının bunun karşılığı talep edilen ücreti vermemesi. Ve bu davranışın ürün veya servisi sağlayana zararı olup olmadığı. Ben 14 yıldır profesyönel olarak değişik boylarda şirketlerde yazılım geliştirdim. Gördüğüm yazılım satan her boy şirket korsandan zarar gördü.

Suçu korsan dosyaların yayılımına aracılık edenlere atmak işin kolay yolu. "Ben zaten almayacaktım" demek kolay yolu. ya herkesin senin filmlerde yaptığın gibi ultra dikkatli bir şekilde her ürün ve servis için tek tek karar verip adilane davranmasını umacağız, ya da çoğunluğun böyle davranmadığını kabul edip eğriye eğri doğruya doğru diyeceğiz.

Umarım düşüncelerim ve sorularımı kırıcı olmadan ifade edebilmişimdir

Çevrimdışı Pe@ceR

  • RAAT
  • Tedavideki Retromanik
  • *
  • İleti: 321
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #20 : 30 Haziran 2014, 11:00:10 »
Dostum yazdıklarına ben de alıntılarla cevap vermeye kalksaydım seninkinin de 3 katı bir uzunluğa erişirdik ve eminim bu kez kimse okumaya zahmet etmeyecekti :)

cevaben birşeyler yazsam sanırım yine önceki yazdıklarımla aynı şeyleri yazacağım. Örneğin yine radyoda çalan şarkıyı kayıt edip dinlemenin gayet masum bir şey olduğunu söyleyeceğim ki bunun mp3 indirmekle aynı olduğunu sen de söylüyorsun. İndirdiğim filmi zaten sinemaya gidip izlemeyecektim, üreticinin cebinden bir şey çalmıyorum diyeceğim ki sen bu ikrimin üzerine katkı olarak "zaten her film/albüm/programa ulaşmak istesek bile mümkün olmuyor" demişsin ki bu da internetten downloada sevkeden bir konudur. Metafor olarak yazdığının farkındayım ama sinemaya gidip arka kapıdan girip film izlemek gibi bir adetim de yok :) Ne alakası var ? Youtube'da trailer izlemekten farkı yok verdiğim örneği tekrarlayacağım. Filmi açıp bakarım, eğer bilgisayardan izlemek bu filme saygısızlıksa gider sinemada izlerim. O yüzden bu güne kadar recep ivediğe para vermedim. Bu otokontroldür kendi adıma. Keşke herkes benim gibi yapsa da zaman ve emek ısrafı saçma sapan filmler için sinemaları doldurmasalar ki film sektörümüz böyle saçma sapan filmlerden kurtulsa, yapımcılarının ceplerini doldurduğu için tekrarları ya da benzerleri gelmese. Harika türk filmleri çekilsin ben de sinemada gidip izleyeyim. Çağan ırmak'In hiçbir filmini bilgisayardan izlemedim mesela. (Mustafa hakkında her şey hariç, film gösterimde iken çağanı tanımazdım. Nitekim onun da orijinal DVD si var.) Hiçbiri de CGI manyağı filmler değildi, gayet evde de izlenebilirdi. Hatta babam ve oğluma 2 kez gittim sinemada.

Kısacası, diyeceğim odur ki... aa demişim hepsini zaten bu ve önceki mesajımda :) Hepimizin bilgisayarlarında tonlarca lisanssız program, mp3 ve film var, İçimizi rahatlatmak için "çalıyorum ve hırsızlığımı kabul ediyorum" demek belki psikolojik bir rahatlama ve günah çıkarma şeklidir. Ben ise yaptığım şeyin dünyada hiç kimsyee zarar vermediğinin bilincindeyim. Sinemaya gidip izlediğim filmi arkadaşlarıma anlatmaktan farkı olmadığını düşünüyorum.  "Ne anlatıyorsun gidip izlesinler sen anlatarak yapımcıya para kaybettiriyorsun" demek gibi bir şey yazdıkların. (Metaforsa ben de yaparım :P) . Eğer gerçekten bilgisayarındaki tüm programlar lisanslı, tüm mp3'lern olduğu albümler elinin altında ücretlis atın alınmış, tüm filmlerin orjinal DVD leri var ise de saygı duyar tek laf etmem çekilirim kardeşim..

Tekrar söylüyorum : Benim için tek kriter lisanslı bir ürünü satarak bundan para kazanmaktır çünkü lisanslı ürünün müşterisini orijinal almaktan caydırıp haksız kazanç elde ediyorsun ve aynı zamanda lisans sahibine müşterisini çalıp para kaybettiriyorsun.. Sokaktaki CD satıcısının da, korsan kitapçının da hırsız olmasının sebebi budur. Gerisi laf-i-güzaf

Sevgiyle.


Çevrimdışı Ref

  • Yönetici
  • Özgür Retrocu
  • *
  • İleti: 2882
  • Advanced User Simulator
    • ae unutmadan
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #21 : 30 Haziran 2014, 17:37:22 »
Tüm metni detayıyla okudum, her ikinizle de çatışıyorum (peacer/nightlord):

Türkiyede ev kullanıcısına 400TL'ye OS satamazsınız. Fakat MS 30TL'ye kısa bir süre satış yaptı, millet satın alıcam diye siteyi göçertti. Durumun özeti bundan ibarettir.

Özet olmayan şekli ise şudur:

peacer, kesinlikle sütten çıkmış ak kaşık değilim korsan konusunda. Torrent yazılımım birkaç sene önce hiç kapanmıyordu. Ama çok uzun bir süredir korsan yazılım kullanırken kendimi "yaptığım şey kimseye zarar vermiyor" demedim. Tabii işin birçok yönü var. Mesela bir warner dağıtımını korsan kullanmak konusunda tartışılabilir. Kim kimin cebinden çalıyor belli değil.

Fakat tutup Türk yapımı filmin korsanını kullanmaya varıyorsa olay, burada bir acaiplik var demek gerek. Özünde kendi bacağına sıkıyorsun gibi bişey. Yine bu konu ile ilgili de tartışmalı bir durum var, son paragrafa bakabilirsiniz.

Diğer taraftan bunların tamamı gelir düzeyi ile ilgili tartışmalar. Yine her zamanki hikayemi anlatarak devam edeceğim:

Bir zamanlar ingilterede büyük bir deprem olmuş, ve dağ eteğine kurulmuş bir köyde 1500 kişi ölmüş. Olay yerine önce din adamı gelmiş, başlamış anlatmaya, "Bu tanrının seçimidir, burada can verenleri cennetine aldı, kalanları acıları çekmek ile baş başa bıraktı, bu testi imanımızla geçeceğiz". O sırada bir bilim adamı gelmiş, başlamış anlatmaya, "olur mu öyle, rahip size yalanlar söyleye dursun, halbuki dağın en kaygan zeminine derme çatma binalar yapmışsınız, o kadar söyledik burada bina olmaz diye, yine de geldiniz buraya, yaptınız bu binaları, içinde öldünüz gittiniz".

Aydınlardan biri hemen susturmuş bilim adamını, "oradaki köylülerin daha iyi bir yere yerleşecek, ya da iyi binalar yapacak parası yoktu, bırak rahip konuşsun, en azından umut veriyor".

(mini-quiz: hikayedeki nightlord/peacer ve ref karakterlerini tespit ediniz)


Buyrun bakın, gözümün içine bakarak şu fiyatların Türkiye alıcısına uygun olduğunu söyleyin:

http://www.dr.com.tr/Kategori_/Oyun-Konsol/Cok-Satanlar/4649/12#!/page=1/filter=pu/category=0

Elbette bunların korsan kullanılması kaçınılmazdır. Eminimki Türkiyede yaşayan birçok aile ay sonunu borçla kapatırken, gidip oğluna 200tl'lik oyun almaz. Ama appstore'da binlerce insan 4-5 liralık oyunları satın alıyor, gidip yorumlara bakın. Bu milletin bu kadar parası var.

Almanyaya ara sıra gittiğim için biliyorum, domates, biber, yumurta, et ve benzin, Almanya'da daha ucuz! Şaka mı bu? ortalama gelir 2779euro, en düşük gelir 1540euro (net). Bugün salatalık fiyatı Almanyada 0.19eu (50 kuruş), *salkım* domates 0.75eu (lidl:2.10TL - migros:4TL). Düşünün ki asgari ücretle çalışan biri 3200TL alıyor, ona karşın 50 kuruşa salatalık alabiliyor. 30 yıllık mortgage'ının taksitini ödedikten sonra ay sonunda adamın eline hala 1000 liradan fazla para kalıyorsa, gidip 200liralık oyunu alabilir.

Böyle bir gelir eşitsizliğinde etik/ahlaki/bilimsel değerlerden bahsederek hiçbir yere varamayız. Bilgisayar yazılımı ve sinema filmi lüks tüketim malzemesidir fakat donanımın ucuzlaması sonucunda düşük gelirlilerin kullanımına sunulmuştur. Normalde 8 lira verip sinemaya gidecek bir adam, evindeki lcd yüzünden gidip 130 liralık blueray alması gerekiyorsa bu realistik değildir. Bu sistemin korsana merhaba demesi kaçınılmazdır.  Nasıl ki her köşebaşında bir printer kartuş dolumcusu varsa, film izlemek isteyenler de ucuz yolunu bulmak zorundalardır. Kartuşların üzerinde ne kadar "tekrar doldurmayınız" yazsa da, herkes kartuşunu defalarca dolduracaktır.





dip not:
Alıntı
Dostum yazdıklarına ben de alıntılarla cevap vermeye kalksaydım seninkinin de 3 katı bir uzunluğa erişirdik ve eminim bu kez kimse okumaya zahmet etmeyecekti
Retrojen'i bu gruptan ayırmak gerek, burada herkes tüm metni dibine kadar okur. Uzun yazmakta bir sakınca yok.

Çevrimdışı wizofwor

  • RAAT
  • Tedavideki Retromanik
  • *
  • İleti: 398
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #22 : 30 Haziran 2014, 18:37:04 »
@Ref: Yazdıklarını ve sinema ile ilgili paylaştığın bağlantıyı dibine kadar okudum. Sinema özelinde çok güzel bir konuya değinmişsin ben bunu endüstrileşmenin getirdiği niteliksizleşme olarak genelliyorum. Son zamanlarda her alanda karşımıza çıkan bir olduğu.

Telif hakları konusunda, fiyatlar üzerindeki eleştirimi daha önce yazmıştım. Bu konuda Ref'e katılıyorum. Ama konu farklı bir yere, suç mu değil mi tartışmasına kayınca yeniden bir şeyler yazmak istedim. Korsan yazılımdan para kazanmakla, korsan mp3 dinlemek tabi ki aynı şey değil, ama mp3 dinlemenin bana bir faydası yok zaten satın almayacaktım demek bana biraz bahane üretmek gibi geliyor. Bunu yazarken korsan mp3 dinlemem, internetten film indirmem demiyorum. Ama Ref'in işaret ettiği orantısızlığın farkındayım. Şimdiye kadar izlediğim filmlerin hepsini satın almış olsaydım bana ciddi bir külfet getirecekti. Ama dağıtım şirketleri için hiç bir şey değişmeyecekti. Bir zenginden çalma durumu söz konusu. Aşırılan metanın fiziksel bir karşılığı olmaması da diğer bir avuntu.

İşi tekrar yazılım boyuna taşırsak oyunları bir kenara bırakıp ticari amaçlı yazılımlara geldiğimizde kendimi @peacer'la aynı safta buluyorum. DSLR makinemle yılda toplasan 4-5 kez fotoğraf çekiyorum. Bu çektiğim fotoğrafları işlediğim programlara fotoğraf stüdyosunun verdiği aynı ücreti ödemem gerekiyor ve bunun hiç de adil olmadığını düşünüyorum.

Yaza yaza başta düşündüğüm tam tersi bir yere geldim. Biraz daha uzatırsam karanlık tarafa geçebilirim. Bir dahaki gönderide işin 8bit/16bit oyunların imaj dosyaları boyutundan bahsetmek üzere esen kalın.
Gosub ile gidilen yerden goto ile dönen adam

Çevrimdışı Pe@ceR

  • RAAT
  • Tedavideki Retromanik
  • *
  • İleti: 321
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #23 : 30 Haziran 2014, 20:00:59 »
Arkadaşlar izninizle bu tartışmadan çekiliyorum çünkü olay yine forumumuz dilinde retro mantığında yazacak olursam şu hali aldı.

10 peacer "blabla"
20 x "blablabla"
30 peacer "blabalbalbalbal"
40 y "blablalblalbal"
50 peacer "blablablablaball"
60 z"blalbalbalblalbalblalbalb"
70 peacer "blablablalbalbalblab"
90 w"blalbalbablablallblblal"
100 GOTO 10

Kısacası aynı şeyleri hepimiz farklı açılardan tekrar tekrar söylüyoruz, kısır döngüden çıkamıyoruz.  Konu hakkındaki fikirlerimi de uzun uzadıya anlattığımdan aynı şeyi tekrar yazmaktansa GOTO 10 diyorum :)

Sevgiyle..

Çevrimdışı wizofwor

  • RAAT
  • Tedavideki Retromanik
  • *
  • İleti: 398
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #24 : 30 Haziran 2014, 21:17:07 »
Ben ikinci defasında farklı yazmıştım aslında  ::)

Affına sığınarak kodunu biraz optimize ettim:
Kod: [Seç]
10 DATA "peacer","entropi","peacer","nightlord","ref","peacer","wizofwor"
20 FOR I=1 TO 7 : READ A$ : A$=A$+": "
30 FOR J=1 TO I:A$=A$+"BLA":NEXT
40 PRINT A$:NEXT
Gosub ile gidilen yerden goto ile dönen adam

Çevrimdışı Shax

  • Yönetici
  • Normalleşmiş Retroman
  • *
  • İleti: 1207
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #25 : 30 Haziran 2014, 22:46:43 »
 Ne yapiyoruz simdi? Neye karar verdiniz? Orijinal mi kullanacagiz? Yoksa "Bir misyonum var, ulvi bir meselenin neferiyim" ayagina yatip beles icerik mi tuketecegiz? Toplu bir karar verelim zira  alisveris sepetim dolu, neticeye gore odeme yapacagim.

 Tabii su kisimdan gayrisi yalan bana
Parayla satılan bir ürünü veya hizmeti parasını ödemeden almak hırsızlıktır.
Sahip oldukların zamanla sana sahip olur.

Çevrimdışı nightlord

  • RAAT
  • Tedavideki Retromanik
  • *
  • İleti: 389
    • Night Network
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #26 : 30 Haziran 2014, 23:29:00 »
Önce kısaca şuna cevap vereyim.

Eğer gerçekten bilgisayarındaki tüm programlar lisanslı, tüm mp3'lern olduğu albümler elinin altında ücretlis atın alınmış, tüm filmlerin orjinal DVD leri var ise de saygı duyar tek laf etmem çekilirim kardeşim..

:D Elbette gerçekten böyle. Eğer böyle olmasa ve ben kendi makinelerimde korsan kullanırken dönüp buraya bu kadar laf etsem, en kibar ifadeyle "hıyarın önde gideni" olurdum. İnan değilim :D

İşin ilginci tamamen legal içerik kullanmak o kadar inanılmaz gelir olmuş ki bize Peacer, tartışmada bu cümleyi kullanabilmiş. yani düşünmüş kendi kendine " ya bu adam bu kadar cak cuk konuşuyor, sanki kendisi hiç mi kullanmıyor" diye ve kullanmıyor olamayacağıma kani olmuş. Eğer bu imkansız duruma (korsan kullanmama) ulaşabildiysem tartışmadan çekilecek. (Bu paragraf Peacer'a bir eleştiri değil. kafalarımızda neyin norm haline geldiğine dair bir tespit)

yaklaşık 2001'den 2006'ya kadar sadece legal olarak almaya ulaşımım olmayan birkaç film ve soundtrack albümü haricinde hiç korsan kullanmadım. 2006'dan beri ABD'de yaşıyorum ve ulaşamadığım legal içerik kalmadı (herşeyi amerika pazarında bulmak mümkün). Bundan dolayı son 8 yıldır da sahip olduğum bütün bilgisayarlarda "gerçekten" korsan veya lisanssız tek bir içerik kullanmadım. Önceki mesajda belirttiğim korsanı hoşgördüğüm durumlarda bile (mp3 deneme senaryosu gibi) üyelik satan legal kanallardan (zune gibi) kullanıyorum.

ref'in "ama biz fakiriz, fakirlerin ferrari çalmasında problem yok" temalı mesajına daha geniş bir zamanda döneceğim :)

 


Çevrimdışı Pe@ceR

  • RAAT
  • Tedavideki Retromanik
  • *
  • İleti: 321
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #27 : 30 Haziran 2014, 23:36:31 »
"Bir misyonum var, ulvi bir meselenin neferiyim" ayagina yatmak?? 

Yazdıklarımdan bu yorumu mu çıkardınız?

Ben bu foruma girerken gerçekten de ifade ettiklerimi algılama yeteneğine sahip düzgün insanlarla fikir ve bilgi paylaşımı yapabileceğimi düşünerek girdim ancak şu an ağzım açık vaziyette ve şaşkınlık içerisindeyim. Üstelik bunu bir forum yöneticisinden duyuyorum.

Anlaşılan herkes sütten çıkmış ak kaşıkmış benden başka..

Yönetici arkadaşlar hesabımı ve tüm mesajlarımı silerse sevinirim, benden bu kadar, üzgünüm.  Bu güne kadar olumlu fikri alışverişi yapabildiğim arkadaşlar da kusura bakmasınlar. Eyvallah...

Çevrimdışı Shax

  • Yönetici
  • Normalleşmiş Retroman
  • *
  • İleti: 1207
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #28 : 01 Temmuz 2014, 00:33:30 »
 Iyi de, mesajlarina cevap verilmis, karsilikli bir diyalog olusmus. Fakat sen gitmissin buna ragmen cat diye kendikilerini silmissin. Biz olumlulerin kafasinin basmayacagi uber seyleri kaleme aliyor olabilirsin lakin yazili ortam etigi bir seyler ifade edebilmekten once gelir.

 Ilk defa burada mi tartisildi zannediyorsun bu konu? Cok dikkat cekecek ozel bir bakis acisi mi getirdigini dusunuyorsun? Neden sana itafen yazildigini dusunuyorsun benim mesajimin? Bana gore gayet alelade bir bakis acin var bu konuda, daha once de bir cok kez tanik oldum. Sonucta o metin benim genel gorusumu ifade ediyor, seninle bir baglantisi yok.
 
 Sana itafen yazilmis izlenimi verdiysem ve seni kirdiysam cok ozur dilerim. Az sonra talebini yerine getirecegim.
Sahip oldukların zamanla sana sahip olur.

Çevrimdışı nightlord

  • RAAT
  • Tedavideki Retromanik
  • *
  • İleti: 389
    • Night Network
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #29 : 01 Temmuz 2014, 02:26:45 »
Şimdi öncelikle şunu belirtmek lazım. Ben buradaki kimsenin ahlaki yönden herhangi bir zaafı olduğunu düşünmüyorum. Buradaki kimse, benim tahminimce ve tanıdığım kadarıyla ahlaki yönden yanlış olduğunu düşündüğü birşeyi yapmaz. Bu korsan kullanım konusunda burada korsan ürün kullanan herkesin, bunun x, y, z sebebiyle ahlaki yönden yanlış olmadığını düşünerek yaptığına inanıyorum. Ben x, y, z 'yi tartışıyorum. Çünkü x y z çeşitli şekillerde insanların korsan kullanmakta sakınca olmamasının doğrulayıcısı olarak öne sürdüğü şeyler.

Dolayısıyla benimle aynı fikirde olmayan herkesin yazdıklarımı bu şekilde okumasını rica ediyorum. Ben eminim ki x y z konusunda benimle aynı düşünseydiniz korsan kullanmıyor olurdunuz. Dolayısıyla ben ahlakınızı sorgulamıyorum. Davranışı doğrulayıcı olarak kullandığınız x, y, z ile ilgili tartışıyorum.

Çünkü böyle konularda insanın duruşunu oluşturması pro aktif bir çaba ile bile yıllar alabiliyor. Ben uzun yıllar telif haklarına en meta seviyede komple karşı idim. Daha sonra tarihçesini araştırdıkça telif haklarına değil bazı detaylarına karşı olmaya başladım (süresi gibi). Şimdilerde ise telif haklarını iyi korumayan endüstrilerin evrimleri üzerinden başka fikirlere de sahip oldum. Bu yıllar boyunca burada olduğu gibi çok da tartışmaya girdim ve bu tartışmalar hep benim duruşumu oturtmamda yardımcı oldu. O yüzden yine burada bunu tartışıyorum. Çünkü bu konudaki fikirlerimin kör inançlara dönüşmemesi için başkalarıyla çatışmaları gerek. Umarım herkese de aynı faydayı sağlıyordur.

Türkiyede ev kullanıcısına 400TL'ye OS satamazsınız. Fakat MS 30TL'ye kısa bir süre satış yaptı, millet satın alıcam diye siteyi göçertti. Durumun özeti bundan ibarettir.

Ben 2001 yılında bir bilgisayarcıda çalışıyordum. Windows 98 o zaman 90 dolar idi. Herkes kopya kullanıyordu. Fiyatta bahsettiğin gibi bir kırılma noktası var mı, varsa nerededir bilmiyorum. Fakat neredeyse satılan her laptop'ın fiyatının içinde OS lisansı alıyor aynı insanlar haberleri yok

Durumun özeti bundan ibaret değildir. Bir ürünü veya servisi satan adam istediği fiyatı koyar. Bu fiyatı beğenmezsen, yapabileceğin pekçok legal eylem vardır. Ürünü almamak, hakkında kötü konuşmak, vs. (bu fiyatlandırma konusunda bir
istisna elbette tekeller buna bilahare değineceğim). Bu durumda ürünü alıp ücretini vermemek konusundaki "kendinde hak görüş" nereden geliyor anlamıyorum.

Alıntı
Buyrun bakın, gözümün içine bakarak şu fiyatların Türkiye alıcısına uygun olduğunu söyleyin:

http://www.dr.com.tr/Kategori_/Oyun-Konsol/Cok-Satanlar/4649/12#!/page=1/filter=pu/category=0

Elbette bunların korsan kullanılması kaçınılmazdır. Eminimki Türkiyede yaşayan birçok aile ay sonunu borçla kapatırken, gidip oğluna 200tl'lik oyun almaz. Ama appstore'da binlerce insan 4-5 liralık oyunları satın alıyor, gidip yorumlara bakın. Bu milletin bu kadar parası var.

Türkiyede sadece geliri yetersiz aileler korsan kullanıyor da geliri yeterli olanlar kullanmıyor mu. Tabi ki değil. Türkiye'de 50 dolarlık bir yazılımı almaya rahatça geliri yetecek insanlar da korsan kullanıyor. Ben sana şunu söyleyeyim bu verdiğin örnek linkteki oyunları ABD'deki orta halli (ve hatta ayın sonunu borçla getiren) bir aile kaç kere alıyor sanıyorsun. Bu "triple A" tabir ettiğimiz oyun sınıfının buradaki yeni çıktığı zamanki fiyatı 60 dolardır. Bu oyunlardan anne babalar noel hediyesi olarak bir tane yaş günü hediyesi olarak bir tane daha toplam yılda 2 tane ya alır ya almaz.

Ama Türkiyede bir şekilde ay sonunu borçla kapatan ailenin çocuğunun tartışılmaz bir Call of Duty oynama hakkı var, bu hakkın önünde 200 TL fiyat biçerek duran firmalar ürünlerinin korsan kullanılmasını hakediyorlar mı diyoruz. Başkalarının ağzına laf koymayı hiç sevmem o yüzden doğru anlamadıysam düzeltin.

Bütçemizin yetmediği ürünü korsan kullanmaya hakkımız olduğu düşüncesi nereden çıkıyor arkadaşlar

Ben bu ay sonunu zor getiren aileye bir öneride bulunabilir miyim: almasın oyunu!!! Hakkaten abi! o ailenin çocuğu Call of Duty oynamasın.

Hazır hızımı almışken bir kaç öneri daha yapayım ben bu aileye :) 2 milyar verip iphone almasın mesela o aile. O çocuk bilgisayarıyla oyun oynamak dışında birşeyler yapsa mesela. Ne biliyim grafik öğrensin Gimp ile (photoshop yerine) veya 3D grafik öğrensin Blender ile. Linux kurcalasın. Kursun batırsın yeniden kursun. Linux'a printer'ını tanıtmaya çalışsın. Ya da ne biliyim programlama öğrensin. Binlerce bedava kullanabileceği dil var. Bunlarla ilgili Türkçe kaynak var vs. Müzik öğrensin (gerçi müzik öğrenmesin, yaptığı mp3'leri satamayacak nasıl olsa)

Şu an bir oyun studyonuz olabilir ve tek kuruş yazılım lisansı ödemeden call of duty gibi bir oyunu tamamen legal ve ücretsız yazılımlar ile yapabilirsiniz. Ufak tefek problemleri çözmeniz vs gerekebilir ama bu olmayacak şey değil. Hatta bu durum yeni bile değil. belki 10 yıldır böyle.

Dünyanın 4 büyük yazılım üreticisinden ikisi (Google ve Amazon) bütün developer box'larında yıllardır Linux kullanıyor.

Bizim ay sonunu zor getiren aile de Call of Duty almasın. O ailenin çocuğu vaktini daha hayırlı işlere harcasın.

Bu "elzem ihtiyaç" karşılanmadan o çocuk için hayat zor olacak biliyorum.

İşte o yüzden verdiğin "köylülerin evi" örneği de bana göre konuştuğumuz konuya uygulanamaz. Çünkü ev elzem ihtiyaçtır. müzik film veya yazılım değildir.

Alıntı
Bir zamanlar ingilterede büyük bir deprem olmuş, ve dağ eteğine kurulmuş bir köyde 1500 kişi ölmüş. Olay yerine önce din adamı gelmiş, başlamış anlatmaya, "Bu tanrının seçimidir, burada can verenleri cennetine aldı, kalanları acıları çekmek ile baş başa bıraktı, bu testi imanımızla geçeceğiz". O sırada bir bilim adamı gelmiş, başlamış anlatmaya, "olur mu öyle, rahip size yalanlar söyleye dursun, halbuki dağın en kaygan zeminine derme çatma binalar yapmışsınız, o kadar söyledik burada bina olmaz diye, yine de geldiniz buraya, yaptınız bu binaları, içinde öldünüz gittiniz".

Aydınlardan biri hemen susturmuş bilim adamını, "oradaki köylülerin daha iyi bir yere yerleşecek, ya da iyi binalar yapacak parası yoktu, bırak rahip konuşsun, en azından umut veriyor".

Bu arada bu örnekte bence hala bilim adamı aydından daha haklı :) Çünkü genelde o rahip ve o aydın beraber o köylülere inşaat malzemesi satıyor gerçek hayatta :D

Alıntı
Tabii işin birçok yönü var. Mesela bir warner dağıtımını korsan kullanmak konusunda tartışılabilir. Kim kimin cebinden çalıyor belli değil.

Bu önemli bir nokta. Yukarıda bahsettiğim fiyatı satıcının belirleme hakkında satıcı tekel olduğunda elbette problem var. İnsanların yıllarca Bill Gates'i bu kadar kolay ötekileştirebilmesinin sebebi de bu. Tekeller fiyatları haksız şekilde yükseltebilir. Hatta yalnız tekeller değil oligopoly'ler bile problemdir. (birkaçel diye çevirebilir miyiz :) ). Dolayısıyla tekellere karşı mücadele edilmelidir. Ben bu mücadelenin yine legal yollardan yapılabileceğine inananlardanım. FSF bu mücadeleyi legal yoldan yapma örneğidir. Mahkemeler yoluyla MS'a açılan davalar bunu legal yollardan yapmanın örneğidir. Ki ben MS'in OS konusundaki tekel konumunu 15 yıl önce kaybettiğini düşündüğüm için o davaların bazılarıyla aynı fikirde değilim ama mücadeleyi yapış şekli konusunda doğru örnek. Bu mücadeleyi korsan kullanarak yaptığını söyleyen varsa genelde şüphe ile yaklaşırım. Ama birisi sadece tekel olduğuna inandığı birkaç ürünü korsan kullanıyorsa diğer ürünleri korsan kullanmıyorsa bir nebze anlarım.

Tabi Türkiye'de bir vatandaş MS tekeli ile bu kadar bilinçli bir mücadeleye girene kadar keşke devlet eliyle inşa edilmiş olan temel ihtiyaç hizmetleri (TEK ve PTT) özelleştirilip tekel haline getirilirken sesini çıkarsa.
 
Alıntı
Ama çok uzun bir süredir korsan yazılım kullanırken kendimi "yaptığım şey kimseye zarar vermiyor" demedim.

Fakat tutup Türk yapımı filmin korsanını kullanmaya varıyorsa olay, burada bir acaiplik var demek gerek. Özünde kendi bacağına sıkıyorsun gibi bişey.

Bu bakış açısı enteresan. Bunun bir zarar verdiğini kabul ediyorsun ve bu zararı Türk sinemacısına vermek istemiyorsun. Ama yabancı sinemacıya vermekte sakınca görmüyor musun? Neden? Yabancı uzak olduğu için mi? Yabancı tekel olduğu için mi? Bunun uluslararasi bir yarış olduğunu mu düşünüyorsun? Mesela bence Çin aynen böyle düşünüyor. Çin hükümeti neredeyse kendi bünyesindeki korsan kullanımı dünyanın geri kalanına karşı muhafaza ediyor. Kimi perspektiflerden bu doğru olabilir. Bu konudaki düşünceleri duymak isterim.