Gönderen Konu: Cracker Arayışı  (Okunma sayısı 63631 defa)

0 Üye ve 11 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ref

  • Yönetici
  • Özgür Retrocu
  • *
  • İleti: 2882
  • Advanced User Simulator
    • ae unutmadan
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #30 : 01 Temmuz 2014, 13:35:37 »
Alıntı
Bu durumda ürünü alıp ücretini vermemek konusundaki "kendinde hak görüş" nereden geliyor anlamıyorum.
yanlış anlaşılma olmasın, ben korsanı destekleyen biri değilim, fakat arkasında yatan motivasyonu gören ve kabul eden biriyim.

Alıntı
Bu "elzem ihtiyaç" karşılanmadan o çocuk için hayat zor olacak biliyorum.
evet, bu da tüketim kültürü haline getirdiğiniz toplumlar için tüketilmesi gereken herşey elzem ihtiyaçtır. Hergün ve her kanaldan "sen bunu tüketmek zorundasın, bak ne şahane" diye direttiğin ürünü o kişinin alamayacağı hale getirdiğinizde başınıza bela alırsınız. Aslında bu ABD için de geçerli. Abd'de korsan yazılım kullanım oranı %20. Bu %20'nin gelir seviyesinin düşük kesiminde olduğunu tahmin ediyorum. Yani amerikada yaklaşık 65 milyon kişi korsan yazılım kullanıyor. Durum bahsettiğin gibi değil.

Bu yaptığım şeyin hiçbir bilimselliği yok ama yine de yapacağım:

Süpriz, ABD'de geliri 10000$'ın altında kalan %30'luk bir kesim var. Dediğim gibi, bu birşey anlatmıyor olabilir ama rakamda bir örtüşme var.

Geçen mesajımda yazmıştım, donanım fiyatları düşerken insanlar donanım alabilir hale geldi. Bu arada iphone konusuna fazla takılma bence, türkiyede apple kullanımı %3. insanlar gidip ucuza pc ya da android alıyorlar hatta birçoğu halen eski nokia'sını kullanıyorlar. Yani gidip mac alabilen kesim türkiyenin sadece %3'ü. Diğer taraftan PC satışları zirve yapıyor. yine bsa.org'dan bir alıntı:

"The commercial value of this shadow market of pirated software climbed from $58.8 billion in 2010 to $63 billion in 2011, a new record, propelled by PC shipments to emerging economies"

Bunu bsa bile kabul ediyor, ferrariyi ucuza satıyoruz, ama sonra tüp taktırıyorlar bunlar!


Alıntı
Bu arada bu örnekte bence hala bilim adamı aydından daha haklı :) Çünkü genelde o rahip ve o aydın beraber o köylülere inşaat malzemesi satıyor gerçek hayatta :D
Aslında bu hikayeden çıkarılacak kıssadan hisse bu değildi ama :D Türkiye'de olsa durum böyle olurdu da özellikle ingiltere yazdım. Eheh.




Alıntı
Ben bu mücadelenin yine legal yollardan yapılabileceğine inananlardanım.
...
Tabi Türkiye'de bir vatandaş MS tekeli ile bu kadar bilinçli bir mücadeleye girene kadar keşke devlet eliyle inşa edilmiş olan temel ihtiyaç hizmetleri (TEK ve PTT) özelleştirilip tekel haline getirilirken sesini çıkarsa.
Tabii ki bu bir yöntemdir. Fakat hele ki AKP gibi toplumu değil, kapitali koruyan bir yapıda sonuç alamayacaksınız. Türkiyedeki adalet/yargı sistemlerinin çöküşünü görmüşken bu cümleleri kurmak biraz zor. Kaldı ki 5-6 yıl önce BSA dernekler kanununa aykırı hareket ettiği için mahkeme kararıyla kapatılmıştı. Bunun üzerine bsa'nın arkasındaki şirketler tarafından fikir ve sanat eserleri kanununa bir ince ayar daha çekildi. Sonra bsa çok güçlü bir yapılanma ile geri döndü. Hatta üşenmedim, ilgili konu hakkında bir haber de buldum.


Alıntı
Ama yabancı sinemacıya vermekte sakınca görmüyor musun?
Hayır hayır, yanlış anladın. Burada karşı çıktığım şey yabancı olması değil, tekel olması. Aynı tekel tüm dünya ülkelerinin sinemacılarına baskı yapıyor. Ama benim Amerikalı bağımsız filmcinin filmlerine ulaşma şansım zaten yok (warner dağıtmazsa buraya gelemez), onu amerikalı düşünecek. Türkiye'de örneğin, Mars Grup sinemalarında (bahsettiğim gibi, türk salonlarının %90'ına hakimdir) warner'dan izin almadan gösterim yapamazsınız. X-men ya da örümcek adamın box office yapabileceği tarihlerde filminizi gösterime sokmayı bile düşünmeyin. 8-10 salonlu 5-6 sinema dışında ülke çapında bir gösterim söz konusu olamaz. Diğer taraftan Kars'ın her iki sinemasında da örümcek adam gösterime girer.

Zaten gösterim sorunları çeken bağımsız Türk filmlerini gidip korsan dvd'den izlemenin ekonomik olarak da hiçbir dayanağı yok.

Yani sevgili nightlord, evet, işin ahlaki tarafında duruyorsun, evet bir erkek mert olmalıdır, yalan söylememelidir ama karşı taraf hiç durmadan taşaklarına vuruyorsa sonunda gidip adamın kulağını ısırırsın. Söylemeye çalıştığım şey, korsan kullanım sadece ahlaki ya da kültürel özelliklerle açıklanmamalıdır, açıklanamaz. Bu durum karmaşık ekonomik süreçlerle daha çok ilgilidir. Yanlış düşünüyorsun demiyorum (çünkü sana tamamen katılıyorum) ama bakış açını birazcık esnetmen gerektiğini düşünüyorum.

Bu arada bu çok uluslu sermayenin en büyük mağdurlarından biri sensin aslında, ama tabii bunların hepsi akademik. Muhtemelen farkındasın da. Ama neydi birinci basamak?

Denial. :)

Çevrimdışı witchdoktor

  • RAAT
  • Normalleşmiş Retroman
  • *
  • İleti: 757
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #31 : 01 Temmuz 2014, 13:37:27 »
Ben 2001 yılında bir bilgisayarcıda çalışıyordum. Windows 98 o zaman 90 dolar idi. Herkes kopya kullanıyordu. Fiyatta bahsettiğin gibi bir kırılma noktası var mı, varsa nerededir bilmiyorum. Fakat neredeyse satılan her laptop'ın fiyatının içinde OS lisansı alıyor aynı insanlar haberleri yok

2001 yılında aylık maaşım (doktorum) yaklaşık 1200 mark civarı idi ki bu da 850 dolar civarına denk geliyor. Yani maaşımın %10'u kadarmış Win98 lisansı (2000 yılında aylık maaşım 1000 mark'dı).

Bu arada dahili ödeme işi çok karmaşık. Ülkemizde memur veya işçi olarak hepimiz maaşımızın içinde (vergi dilimine göre) %35'e kadar varan oranlarda vergiyi sorunsuz ödeyip net maaşımızı itiraz etmeden alıyoruz ama bir iş sahibi  olduğumuzda bu vergi oranını düşürebilmek için cümleten kırk takla atıyoruz.

Çevrimdışı Ref

  • Yönetici
  • Özgür Retrocu
  • *
  • İleti: 2882
  • Advanced User Simulator
    • ae unutmadan
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #32 : 01 Temmuz 2014, 14:04:11 »
Ben 2001 yılında bir bilgisayarcıda çalışıyordum. Windows 98 o zaman 90 dolar idi. Herkes kopya kullanıyordu. Fiyatta bahsettiğin gibi bir kırılma noktası var mı, varsa nerededir bilmiyorum. Fakat neredeyse satılan her laptop'ın fiyatının içinde OS lisansı alıyor aynı insanlar haberleri yok

2001 yılında aylık maaşım (doktorum) yaklaşık 1200 mark civarı idi ki bu da 850 dolar civarına denk geliyor. Yani maaşımın %10'u kadarmış Win98 lisansı (2000 yılında aylık maaşım 1000 mark'dı).


2001'de ben 550$ kazanıyordum (o zaman dolarla ödüyorlardı maaşı). Benim maaşımın %20'si imiş. Kaldıki o çıraklık maaşı, kira falan ödemezdi :D

Diğer taraftan o da bir başka monopoli. Linux kurucam belki laptopa, neden windows'a 170$ ekstra ödüyorum? Hemde içinden çakma sürümler çıkıyor, home edition falan. Zaten bu laptoptaki windows kurulumunun bir adı var:

"windows tax"

Çevrimdışı witchdoktor

  • RAAT
  • Normalleşmiş Retroman
  • *
  • İleti: 757
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #33 : 01 Temmuz 2014, 14:43:02 »
Tabii ki bu bir yöntemdir. Fakat hele ki AKP gibi toplumu değil, kapitali koruyan bir yapıda sonuç alamayacaksınız. Türkiyedeki adalet/yargı sistemlerinin çöküşünü görmüşken bu cümleleri kurmak biraz zor.

Bana ülkemizde adalet/yargı sisteminin düzgün çalıştığı bir zaman dilimi gösterebilir misin?

Bunun dışında "korsan yazılım/eser" kavramının tanımlanması da çok zor. Bence bu işin bir de "bağımlılık / addiction" yönünden ele alınması gerek. Örneğin bir şu anda elimdeki MP3 arşivinin belki de %5'lik kısmını dinliyorum ama kalanını da ihtimaller doğrultusunda istiflemişim ve belki de hiç dinlemeyeceğim. Bir zamanlar yeni çıkan bir sürü oyun ve çeşitli yazılımı da elimin altında bulunsun diye istifliyordum. Yani elinde bulundurmak mı yoksa 'hakkını vererek kullanmak' mı sorun teşkil ediyor sizce? Örneğin, "Luxology Modo" korsan sürümünü indirip birkaç saat çiziktirip stres atmak sonra da silmeden elinde bulundurmaya devam etmek sorun mudur, yoksa bu yazılımdan para kazanıyor olmak mı kıstastır? Ticari bir yazılımı eğlence amaçlı kısa süreli kullanıp da keyif almak da bir tür kazanım sağladığı için korsana örnek midir?

Çevrimdışı yavuzg

  • RAAT
  • Retro Meraklısı
  • *
  • İleti: 234
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #34 : 01 Temmuz 2014, 16:57:12 »
Olayın sosyal, ekonomik, etik v.s. boyutları hakkında ek bir şey söylemek istemiyorum zira bu konularda güzel yazılar yazılmış durumda.

Kendi içimde @nightlord, @ref ve @pe@cer'ın söylemleri arasında gider gelirim yıllarca. Örneğin eşimin ısrarı sonucu torrent'ten indirdiğim mide bulandırıcı "romantik komedi" filmelerini hayatta sinemada seyretmezdim veya hala winRar'ın o rahatsız edici uyarı ekranını tıklıyorum sıkıştırılmış dosyaları açarken veya Yüzüklerin Efendisi serisini sinemada bilet alarak belki 10 kere seyretmiş, her tür DVD setini, Playstation oyununu satın almışımdır v.s. v.s.

Öte yandan, çok eskiden cocukken kareli kağıtlara renkli kalemlerle sprite'lar çizer, bunların byte değerlerini not eder, Commodore 64'de kendimce oyun yapmaya çalışırdım. Konusu o sıra neye karşı ilgi duyduysam o olurdu (Martin Mystere'ye meraklıydım bi dönem bir level bir şey yapmıştım veya Rocky filmini izlemiştim tek roundluk boks maçı oyunu veya mathias rust denilen bi adam pır pır uçakla kremlin meydanına inmişti, olay olmuştu, bir pırpır uçak ve side-scrolling bişeyler yapmıştım v.s. v.s.) Neyse, o zamanki çok yakın arkadaşlarımdan birisi "niye uğraşıyorsun ki zaten matah bir oyun yapsan nasılsa kopyalanacak sen de beş kuruş kazanamayacaksın" gibi bir şeyler söylemişti. Bu kalbimi ve şevkimi kırmıştı...  :-\

Buna rağmen 100% "pirate free" diyebilirmiyim kendime? Hayır. Şimdi birisi gelip "benim" firmamın geliştirdiği bir yazılımı kopyalasa ve ücret ödemeden kullansa sinirlenirmiyim? Evet.

Evet, soruna pek bir cevap/çözüm gibi olmadı yazdıklarım, daha çok bu konudaki kendi çelişkilerimin kısa bir dışa vurumu diyebilirim.

Kişisel görüşüm, bu tartışmalar bir 10-15 yıl içinde tamamen bitecek gibi zira ortada "kopyalanacak" içerik olmayacak. Yani yazılımları "buluttan" kullanıyor film/müzik'leri de yine buluttaki DRM'lenmiş "stream" hizmetlerden izliyor olacağız. Kimse "tenezzül" edip de bu hizmet haline dönüşmüş içerikleri kopyalamayacak çünkü ya kopyalayacağı medya, filmi 10 kere izlemekten daha pahalı olacak ya çoğunluk artık evine "offline" medya oynatıcı cihazlar almayacak ya da zaten tüketim öyle bir aşamada olacakki kimse "online" tüketilen içeriğin bir daha dönüp suratına bakmayacak/bakmak istemeyecek... Kaldı ki, ürünü ürtenler de bu şekilde çok daha geniş kitlelere ulaştıklarından içeriğin ilk yayınlandığı (satıldığı) furyada elde ettikleri gelirden sonra içeriklerinin kopyalanması ile pek de ilgilenmeyecek... Oyun sektörü zaten o kutuları satmayacak. Offline "konsollar" tarih olacak v.s. v.s.

Kısaca bu, içerik sağlayıcılar için bir "hayatta kalma" ve adaptasyon sorunu. İş modellerini değiştiremeyen "korsanın" peşinden koşup sonunda pes edecek/batacaktır.

Çevrimdışı Ref

  • Yönetici
  • Özgür Retrocu
  • *
  • İleti: 2882
  • Advanced User Simulator
    • ae unutmadan
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #35 : 01 Temmuz 2014, 18:40:26 »
Bana ülkemizde adalet/yargı sisteminin düzgün çalıştığı bir zaman dilimi gösterebilir misin?

Kesinlikle haklısın, hatta bunu sadece Türkiye ile de sınırlamamak lazım. Fakat akp iktidarı sürecinde daha farkedilir hale geldiği için vurgulamak istemiştim.

Çevrimdışı Shax

  • Yönetici
  • Normalleşmiş Retroman
  • *
  • İleti: 1207
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #36 : 01 Temmuz 2014, 19:08:07 »
 akp gibi ozgurlukcu bir partiye camur atmak icin hic bir firsati kacirmiyorsun.
Sahip oldukların zamanla sana sahip olur.

Çevrimdışı witchdoktor

  • RAAT
  • Normalleşmiş Retroman
  • *
  • İleti: 757
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #37 : 01 Temmuz 2014, 21:46:20 »
Kısaca bu, içerik sağlayıcılar için bir "hayatta kalma" ve adaptasyon sorunu. İş modellerini değiştiremeyen "korsanın" peşinden koşup sonunda pes edecek/batacaktır.

Şaka maka, Tahtakale'de samimi olduğum ve adı 'Sami' olan bir korsanım vardı yahu :) DVD'lerin internetten kolayca indirilemediği dönemlerde (2000'lerin başı) bana en geniş yelpazede, harika ve 'orijinal kalite' DVD içeriği (CAM vb LQ rip'ler değil) sunan muhterem bir korsandı :)

O zamanlarımı düşündüğümde (%95 korsan), şu anki legallik düzeyimle (%5 korsan) çağ atlamışım doğrusu ;)

Şu sıralar canımı en çok sıkan konu, oyun vb yazılımsal içeriklerin 'family ownership' tarzı bir sahiplik düzeyini doğru dürüst sunamamaları. Ben evde kendim ve iki çocuğum için aynı oyunun 3 kopyasını almak istemiyorum. Örneğin bir Minecraft aldığımda ailecek multiplayer oynayabilmek istiyorum ve bu konuda doğru dürüst bir gelişme göremiyorum. Steam sanırım bu tarz bir şeyler sunuyor/sunacak ama pek de hakim değilim. Sony, başlarda 5 kişiye kadar oyun paylaşımı yapılabilme sayısını 2-3 yıl kadar önce 2'ye indirmişti.

Bir de alakasız olacak ama (pek aşina olmadığım) çocukların Ipad'lerinde sadece yerel olarak (3G'siz) kablosuz ağ (hotspot) kurulamadığını farkettim ve rahatsız oldum, bu gerçekten de mümkün değil mi? (Minecraft gibi bazı oyunların 2 cihaz arasında yerel olarak multiplayer oynanmasına olanak veren bir yöntem olup olmadığını merak ediyorum).

Çevrimdışı yavuzg

  • RAAT
  • Retro Meraklısı
  • *
  • İleti: 234
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #38 : 02 Temmuz 2014, 00:56:46 »
Bir de alakasız olacak ama (pek aşina olmadığım) çocukların Ipad'lerinde sadece yerel olarak (3G'siz) kablosuz ağ (hotspot) kurulamadığını farkettim ve rahatsız oldum, bu gerçekten de mümkün değil mi? (Minecraft gibi bazı oyunların 2 cihaz arasında yerel olarak multiplayer oynanmasına olanak veren bir yöntem olup olmadığını merak ediyorum).

hotspot wifi ile 3g modemleri arasında "router" görevi gören bir özellik. dolayısıyla 3G olmayan ipad'lerde de teknik olarak yok. evde wifi router varsa her ipad ev networkünden bir IP alacağından "teoride" birbirleriyle de haberleşebilmeleri gerek ama bunlar ipad tabii PC değil... steve amca zamanında böyle bir münasebeti zinhar günah kılmış olabilir :D

Çevrimdışı witchdoktor

  • RAAT
  • Normalleşmiş Retroman
  • *
  • İleti: 757
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #39 : 02 Temmuz 2014, 02:06:43 »
hotspot wifi ile 3g modemleri arasında "router" görevi gören bir özellik. dolayısıyla 3G olmayan ipad'lerde de teknik olarak yok. evde wifi router varsa her ipad ev networkünden bir IP alacağından "teoride" birbirleriyle de haberleşebilmeleri gerek ama bunlar ipad tabii PC değil... steve amca zamanında böyle bir münasebeti zinhar günah kılmış olabilir :D

Wlan router üzerinden multi zaten mümkün. Ama PC'de olduğu gibi 3G'si olmayan herhangi bir cihaza wifi router özelliği neden kazandırılamıyor onu garipsedim. Kimse de doğru dürüst çözüm üretmemiş. Router özelliğinin 3G-bağımlı olacağı aklıma pek yatmıyor.

Çevrimdışı wizofwor

  • RAAT
  • Tedavideki Retromanik
  • *
  • İleti: 398
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #40 : 02 Temmuz 2014, 12:11:12 »
Withcdoctor iDevice'lar tarif ettiğin şekilde ad-hoc bağlantı kuramıyorlar. Bunu yazarken birileri gelip misyonumu falan sorgulayacak diye korkuyorum ama eğer Jailbreak varsa MyWi ile bu kısıtlamayı aşabilirsin.

http://intelliborn.com/mywi.html
Gosub ile gidilen yerden goto ile dönen adam

Çevrimdışı witchdoktor

  • RAAT
  • Normalleşmiş Retroman
  • *
  • İleti: 757
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #41 : 02 Temmuz 2014, 13:51:03 »
Withcdoctor iDevice'lar tarif ettiğin şekilde ad-hoc bağlantı kuramıyorlar. Bunu yazarken birileri gelip misyonumu falan sorgulayacak diye korkuyorum ama eğer Jailbreak varsa MyWi ile bu kısıtlamayı aşabilirsin.

http://intelliborn.com/mywi.html

Ben PC'deki Connectify gibi herhangi bir WiFi cihazını kolaylıkla yayın yapıp kablosuz ağa dönüştürebilen kolay bir app bulurum diye düşünmüştüm, olmadığını görünce sistem ayarlarında vardır herhalde diye araştırdım ama nafile. Bence rezalet. Bahsettiğim ad-hoc bir bağlantı değil, cihazlardan birinin wifi hotspot'a dönüştürülebilmesi ile ilgili bir durum. Çocuklardan birine bir yakınım karne hediyesi olarak (ısrarla reddetmeme rağmen) iphone hediye etmiş. Herhangi bir müziği PC bağlantısı olmadan aktarıp da zil sesi yapmayı dahi başaramadım! Sağolasın Android!

Çevrimdışı Ref

  • Yönetici
  • Özgür Retrocu
  • *
  • İleti: 2882
  • Advanced User Simulator
    • ae unutmadan
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #42 : 02 Temmuz 2014, 14:13:04 »
Sağolasın Android!

bir android cihazı hotspot hale getirdikten sonra, iki iphone'u da ona bağlayıp...

eheh..

ben ceketimi alayım.

Çevrimdışı Alco

  • Yönetici
  • Özgür Retrocu
  • *
  • İleti: 2132
  • "Kahraman olmak, dürüst olmaktan kolaydır" Luigi P
    • Sizin Amstrad
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #43 : 03 Temmuz 2014, 14:20:17 »
Bu konuya istinaden fikirlerimi birkaç defa yazıp Drafts'a kaydettim. Ama sonrasında konu başka yerlere kaydığı için silmek zorunda kaldım. Artık daha fazla beklemeden birkaç satır karalıyorum.

Ben bu başlığı epey sevdim aslında. İlk gördüğümde "umarım tahmin ettiğim gibi çıkmaz" demiştim. Lakin; devamında, konuyu açan arkadaşın, hayallerinin ötesinde güzel bir başlık haline dönüştü. Kısacası; her şerde bir hayır vardır minvalinde bir başlık oldu. Bu vesile ile Ramazan ambiyansına uygun mesajımızı da vermiş olalım :))

Yazacak bir sürü şey var kafamda, ama çoğu zaten yazılmış. Tekrar etmenin çok da bir katma değeri olacağını düşünmüyorum. Shax'in Nightlord'dan alıntıladığı "Parayla satılan bir ürünü veya hizmeti parasını ödemeden almak hırsızlıktır." benim için de aynen geçerli. Bunu diyor ve bu konuya kendi açımdan etik olarak nokta koyuyorum. Bu demek değil ki ben kopya ürün kullanmıyorum. El mahkum kullanmak zorunda olduğumuz veya etik zaafiyet gösterdiğimiz durumlar illaki var. Bunların örnekleri de yukarıda verilmiş.

Bence, burada yazılanları kimse üstüne alınmasın veya ne kendi ne de başkası namına paye biçmesin. Sonuçta "kim sütten çıkmış ak kaşık" veya "kanatsız melek" imiş kime ne! Elbette bunu derken, RRJ bünyesinde crack-kopya işleri hoş görülür demiyorum. Bilakis; bu tür konular çok sert tepkiler alacaktır. Fakaaaaatttt...

Benim bakış açıma göre, burada yatan çok daha ulvi bir arayış var. Şöyle ki; bence buradaki esas mesele, internet ve yazılım-dijital ürün lisans modellerinin aslında çok yeni kavramlar olması ve bizim aslında bu kavramların geleceğinin şekillenmesine dair fikirler sunmamız. Hani 80lerde home computer kavramının doğumuna ve sonrasında da PC dönemine tanıklık etmiştik ya... İşte yine böyle bir dönemin başındayız. Haliyle tüm kavramlar ve iş modelleri, şiddetle sarsılıyor ve uygun yere oturmaya çalışıyor. Bu noktada Yavuz'un tesbitlerine katılmamak benim açımdan mümkün değil.

Kendi adıma; müşterilerin piyasaları ve piyasaların da müşterileri şekillendirdiğini düşünüyorum. Misal; iPad'i jailbreaksiz kullanıyorum ve hiç de rahatsız değilim. Android'de ise değişken bir kullanımım var. Appstrore'dan ürün alırken güvenlik endişesi duymuyorum ama GPlay'de azıcık da olsa beynime bir güvenlik pingi gidiyor. Aylık bazda da 30 lira civarı bu storelara veriyorum. Gerçi çoğu oğlanın oyunları, benim kendime aldığım pek birşey yok yani :)

Kahrolsun Freemium ya da nam-diğer bir parmak bal!

Commodore 64'de kendimce oyun yapmaya çalışırdım. Konusu o sıra neye karşı ilgi duyduysam o olurdu (Martin Mystere'ye meraklıydım bi dönem bir level bir şey yapmıştım veya Rocky filmini izlemiştim tek roundluk boks maçı oyunu veya mathias rust denilen bi adam pır pır uçakla kremlin meydanına inmişti, olay olmuştu, bir pırpır uçak ve side-scrolling bişeyler yapmıştım v.s. v.s.)
Martin Mystere mi??? Allahım bugünü de mi görecektim? Yeryüzünde, Martin Mystere okuyan tek kişi değilmişim... Ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda... :) Ama ufak bir hata olmuş sanırım, o yıllarda adı ATLANTİS(Tay Yayınları) idi. Sonraki yıllarda Martin Mystere oldu. Yoksa sana da tipi Uğur DÜNDAR'ı mı hatırlatıyordu?

Mathias RUST diyince yine anılara daldım. TV'de 32. gün açık, dışarıda lapa lapa kar var... Bak şimdi Witchdoktor gelir ve Hakan Keni'yi sorar :))

Alıntı
Kısaca bu, içerik sağlayıcılar için bir "hayatta kalma" ve adaptasyon sorunu. İş modellerini değiştiremeyen "korsanın" peşinden koşup sonunda pes edecek/batacaktır.
Sorgusuz sualsiz imzamı atarım. Tamamen aynı düşünüyorum.

Tahtakale'de samimi olduğum ve adı 'Sami' olan bir korsanım vardı yahu :) DVD'lerin internetten kolayca indirilemediği dönemlerde (2000'lerin başı) bana en geniş yelpazede, harika ve 'orijinal kalite' DVD içeriği (CAM vb LQ rip'ler değil) sunan muhterem bir korsandı :)
Bende de telefonda CDci ERKAN diye hala kayıt var :) En son ne zaman konuştum acaba?

2001 yılında aylık maaşım (doktorum) yaklaşık 1200 mark civarı idi ki bu da 850 dolar civarına denk geliyor. Yani maaşımın %10'u kadarmış Win98 lisansı (2000 yılında aylık maaşım 1000 mark'dı).

2001'de ben 550$ kazanıyordum (o zaman dolarla ödüyorlardı maaşı). Benim maaşımın %20'si imiş. Kaldıki o çıraklık maaşı, kira falan ödemezdi :D
Fakülteye başladığım 2002 yılında 450$ civarı bir maaş alıyormuşum. Ayrıldığım sene olan 2010'da ise 1150$ civarı. 2002'deki hali ile pek de lisanslı birşey kullanmayı düşünecek durumda değilmişim. Windows lisansı için hep dediğim birşey vardı: Fiyatı dibe vursun, herkes lisanslı alır ve riske girmez. Aynı şeyi vergiler için de düşünüyorum. Dibe vur ama herkes'den al. İşte bunu bile yapan Apple oldu be kardeşim :) Adamlar zaten 19$ a OS veriyorlardı ve son olarak bedava dağıttılar.

Ama unutmayalım ki; Apple ürünleri de tıpkı RRJ gibi "for the classes, not for the masses" :))

Çevrimdışı Shax

  • Yönetici
  • Normalleşmiş Retroman
  • *
  • İleti: 1207
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #44 : 03 Temmuz 2014, 15:33:10 »
Ama unutmayalım ki; Apple ürünleri de tıpkı RRJ gibi "for the classes, not for the masses" :))

 Hahah bayildim. Bunu keriz feneri reklaminin altina koyarak cok ironik bir durum yaratabiliriz. Celisik elitler.

 Not: O banner sadece uslu duran sirinlere gozukuyor. Ben daha goremedim mesela.
Sahip oldukların zamanla sana sahip olur.