Bu durumda ürünü alıp ücretini vermemek konusundaki "kendinde hak görüş" nereden geliyor anlamıyorum.
yanlış anlaşılma olmasın, ben korsanı destekleyen biri değilim, fakat arkasında yatan motivasyonu gören ve kabul eden biriyim.
Bu "elzem ihtiyaç" karşılanmadan o çocuk için hayat zor olacak biliyorum.
evet, bu da tüketim kültürü haline getirdiğiniz toplumlar için tüketilmesi gereken herşey elzem ihtiyaçtır. Hergün ve her kanaldan "sen bunu tüketmek zorundasın, bak ne şahane" diye direttiğin ürünü o kişinin alamayacağı hale getirdiğinizde başınıza bela alırsınız. Aslında bu ABD için de geçerli.
Abd'de korsan yazılım kullanım oranı %20. Bu %20'nin gelir seviyesinin düşük kesiminde olduğunu tahmin ediyorum. Yani amerikada yaklaşık 65 milyon kişi korsan yazılım kullanıyor. Durum bahsettiğin gibi değil.
Bu yaptığım şeyin hiçbir bilimselliği yok ama yine de yapacağım:
Süpriz, ABD'de geliri 10000$'ın altında kalan %30'luk bir kesim var. Dediğim gibi, bu birşey anlatmıyor olabilir ama rakamda bir örtüşme var.
Geçen mesajımda yazmıştım, donanım fiyatları düşerken insanlar donanım alabilir hale geldi. Bu arada iphone konusuna fazla takılma bence, türkiyede
apple kullanımı %3. insanlar gidip ucuza pc ya da android alıyorlar hatta birçoğu halen eski nokia'sını kullanıyorlar. Yani gidip mac alabilen kesim türkiyenin sadece %3'ü. Diğer taraftan PC satışları zirve yapıyor. yine bsa.org'dan bir alıntı:
"The commercial value of this shadow market of pirated software climbed from $58.8 billion in 2010 to $63 billion in 2011, a new record, propelled by PC shipments to emerging economies"
Bunu bsa bile kabul ediyor, ferrariyi ucuza satıyoruz, ama sonra tüp taktırıyorlar bunlar!
Bu arada bu örnekte bence hala bilim adamı aydından daha haklı Çünkü genelde o rahip ve o aydın beraber o köylülere inşaat malzemesi satıyor gerçek hayatta
Aslında bu hikayeden çıkarılacak kıssadan hisse bu değildi ama
Türkiye'de olsa durum böyle olurdu da özellikle ingiltere yazdım. Eheh.
Ben bu mücadelenin yine legal yollardan yapılabileceğine inananlardanım.
...
Tabi Türkiye'de bir vatandaş MS tekeli ile bu kadar bilinçli bir mücadeleye girene kadar keşke devlet eliyle inşa edilmiş olan temel ihtiyaç hizmetleri (TEK ve PTT) özelleştirilip tekel haline getirilirken sesini çıkarsa.
Tabii ki bu bir yöntemdir. Fakat hele ki AKP gibi toplumu değil, kapitali koruyan bir yapıda sonuç alamayacaksınız. Türkiyedeki adalet/yargı sistemlerinin çöküşünü görmüşken bu cümleleri kurmak biraz zor. Kaldı ki 5-6 yıl önce BSA dernekler kanununa aykırı hareket ettiği için mahkeme kararıyla kapatılmıştı. Bunun üzerine bsa'nın arkasındaki şirketler tarafından fikir ve sanat eserleri kanununa bir ince ayar daha çekildi. Sonra bsa çok güçlü bir yapılanma ile geri döndü. Hatta üşenmedim, ilgili konu hakkında bir
haber de buldum.
Ama yabancı sinemacıya vermekte sakınca görmüyor musun?
Hayır hayır, yanlış anladın. Burada karşı çıktığım şey yabancı olması değil, tekel olması. Aynı tekel tüm dünya ülkelerinin sinemacılarına baskı yapıyor. Ama benim Amerikalı bağımsız filmcinin filmlerine ulaşma şansım zaten yok (warner dağıtmazsa buraya gelemez), onu amerikalı düşünecek. Türkiye'de örneğin, Mars Grup sinemalarında (bahsettiğim gibi, türk salonlarının %90'ına hakimdir)
warner'dan izin almadan gösterim yapamazsınız. X-men ya da örümcek adamın box office yapabileceği tarihlerde filminizi gösterime sokmayı bile düşünmeyin. 8-10 salonlu 5-6 sinema dışında ülke çapında bir gösterim söz konusu olamaz. Diğer taraftan Kars'ın her iki sinemasında da örümcek adam gösterime girer.
Zaten gösterim sorunları çeken bağımsız Türk filmlerini gidip korsan dvd'den izlemenin ekonomik olarak da hiçbir dayanağı yok.
Yani sevgili nightlord, evet, işin ahlaki tarafında duruyorsun, evet bir erkek mert olmalıdır, yalan söylememelidir ama karşı taraf hiç durmadan taşaklarına vuruyorsa sonunda gidip adamın kulağını ısırırsın. Söylemeye çalıştığım şey, korsan kullanım sadece ahlaki ya da kültürel özelliklerle açıklanmamalıdır, açıklanamaz. Bu durum karmaşık ekonomik süreçlerle daha çok ilgilidir. Yanlış düşünüyorsun demiyorum (çünkü sana tamamen katılıyorum) ama bakış açını birazcık esnetmen gerektiğini düşünüyorum.
Bu arada bu çok uluslu sermayenin en büyük mağdurlarından biri sensin aslında, ama tabii bunların hepsi akademik. Muhtemelen farkındasın da. Ama neydi birinci basamak?
Denial.