Selam Peacer, bakalım iyi niyetle fikir belirttiğin bu konularda ben de aynı iyi niyette karşı fikir belirtmeyi becerebilecek miyim. Emin ol ki amacım yargılamak veya kalp kırmak değil.
"Oradan indirmek yerine satın almadığın için üreticiye zarar veriyorsun" demeyin çünkü ben bu indirdiğim programları, filmleri ya da mp3'leri zaten para verip almayacaktım. İlle para istiyorsa ücretsiz olanını bulurum.
Öncelikle bence film, yazılım ve müzik bu konuda farklı değerlendirilmeli. Malesef telif yasaları ve lisanslar genelde bunlara aynı şekilde yaklaşıyor ve ben bunun yanlış olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu üç ürün tipinin kullanımı farklı.
bir şarkıyı (mp3 dediğin için albüm yerine şarkıyı birim aldım) genelde birden fazla kereler dinlersin. Bu yüzden beğenmediğin bir mp3'ü sırf denemek için satın almak zorunda kalmak bence de çok saçma. Bu yüzden radyo senaryosu mantıklıydı, ya da arkadaştan kaset/CD ödünç alma. Bu yüzden mp3'ler konusunda sana katılıyorum. Ben mp3'ler için genelde youtube'de veya zune gibi yerlerde deneyip beğenirsem satın alırım.
Film daha abuk bir mecra, filmleri pekçok insan bir kere seyreder. Yani beğendiyse almak için çok sebebi yoktur. Bazı insanlar bu hassasiyeti gösterip kopyasını izleyip beğendiği filmi sonra alıyor olsa bile bence çoğunluk bunu yapmıyor. O yüzden bir kişi bir filmi korsan indirip izlediğinde büyük yüzde ile üreticiye zarar vermiş oluyor aslında.
Ancak haklı olduğun bir nokta var. O da zaten film satın alış şeklimizin abuk oluşu. Yani beğenip beğenmeyeceğini bilmediğin bir filmi görmek için sinema bileti veya dvd ücreti ödemek zorunda kalman sorgulanabilir.
Ancak bu noktada da film'lerin "gösteri sanatı" olduğunu hatırlamak lazım. Bunlar eğlenmek için izlediğin performanslardır. Ve o performansın seni eğlendirip eğlendirmeyeceğini bilmeden gidip parayı harcar ve izlersin. Yoksa aynı argüman tiyatro için veya tanımadığın bir grubun çaldığı, girişi paralı olan bir bara gitmek için de yapılabilir. Bunlar eğlence bütçendir. Seni eğlendirmek insanların parayla sattığı bir servistir. Bu serviste bazen insanların başarısız olması, o servisten çaktırmadan ücretsiz faydalanmayı bana göre doğru kılmıyor. Evde indirip film seyretmek bana göre sinemaya bilet almadan arka kapıdan sızıp film izlemek ile aynı şeydir. Zaten ben o filme bilet almayacaktım diye bir savunma olamaz.
Yazılımda ise oyunlar ve araçları (işletim sistemlerini de araç sayabiliriz) ayrı değerlendirmek lazım. Oyunlar filmlere benzer ancak "denenmeleri" filmlerden daha mantıklıdır. Yani bir adventure oyununu korsan indirip bitirmek film izlemeye benzer. Ama bir oyunun ilk bölümüne bakıp satın alma kararı vermek istemek bence de çok haklı. Fakat bu sebepten dünyada çıkan her oyunun demosu deneme sürümü falan olur. Bunlar varken korsan indirmek genelde sonra da oyunu almamakla sonuçlanıyor. Oyuncu oyunu sevse bile. Bir oyuncunun sevdiği bir oyunu bedava oynaması da çoğu zaman üretici için kayıp demek. Elbette film örneğindeki gibi burada da bilinçli oyuncular var. Ama bu yüzdenin çok az olduğu da bir gerçek.
Yazılım araç ve OS kategorisinde ise durum daha farklı. Yine bunlar denenmesi çok haklı olan ürünler. Mesela photoshop ile 1500 resim işleseniz 1501'inci kullanımda bu yazılım size hala servis veriyor. Böyle yazılımların da deneme sürümleri her zaman var. Bunları kullanmayıp korsanını kullanan insanlar nasıl kendilerini haklı çıkarabiliyorlar. Hadi Windows için "Bill Gates çok zengin, zaten adamın X, y, z yönünü de hiç sevmem kahrolsun Bill Gates" gibi bir söylemle hareket ettin diyelim. Ya başka yazılımlar
Ayrıca Bill Gates dünyanın en sefil en berbat adamı olsa ne farkeder. Windows'un fiyatı süper haksız şekilde 500 dolar olsa ne farkeder. Sen hala ücretsiz alternatifleri kullanmak istemiyorsun. Bir şekilde ya kullanım kolaylığı, ya donanım desteği, ya uygulama ekosistemi yüzünden (ki bu saydığım üç şeyde gerçekleştirilmesi büyük efor isteyen şeyler o yüzden 2014'te hala Ubuntu da bile yeterince yoklar) windows'tan ayrılmak istemiyorsun. O zaman bir karar vermek gerekiyor. o ayrılmak istemediğin "değer" her ne ise o window lisans fiyatına değer mi senin için.
Her alış verişte bu soru geçerli değil mi. Bu soruyu başka hangi alışverişte "hem ürünü/servisi alayım hem parasını vermeyeyim" diye yanıtlamak kabul edilebilir ki
Hatta bilakis, bazen bazı filmleri netten indirip biraz baktıktan sonra "bu film bilgisayardan izlenmez" deyip sinemaya gider izlerim. Oysa indirip fikir almasaydım hayatta sinemaya gitmeyecektim. Ne oldu? Download sayesinde o filmden haberim oldu ---> Pozitif katkı.
Sence kaç kişi senin yaptığın gibi filmin 10. dakikasında durup sinemaya gidiyor. Ya da film "bilgisayar da izlenebilir" olduğunda ne yapıyorsun. Görsel olarak zengin CG'li falan filmleri bu hassasiyete layık görüyorsun ama atıyorum komedi filmi ya da bir kaç karakter bir kaç mekan içinde geçen bol diyaloglu bir film olursa bu hassasiyete layık değil mi.
İndirdiğim filmler sayesinde belki 15 yıllık bir süreç içinde binlerce filmlik bir arşivim oldu. O arşiv sayesinde yönetmenleri, farklı ülke sinemalarını, yönetmen ve yapımcıları tanıdım. Guillermo del toro filmi çıktı deseler gözüm kapalı koşa koşa izlemeye giderim. Benim kadar sinemaya ilgisi olmayan arkadaşlarıma bazen döve döve zorla eve getirip bu filmleri izlettirir onların da öğrenmesini ve tanımasını sağlarım ki onlar da sinema izlesinler, beğendikleri filmlerin DVD lerini alsınlar ... al sana yine -----> pozitif katkı.
Bu çok önemli bir nokta, sana marketing insanları "savant" diyor. Sen bu durumda gerçekten kazanılması gereken süper adamsın onlar için. Çünkü yalnız kendini değil daha geniş bir grubu etkiliyorsun. Daha önce belirttiğin gibi zaten yazdıklarından bu konuda hassasiyetlerin olduğu ve doğru şeyi yapmaya çalıştığını görmek mümkün. Keşke herkes senin kadar hassas olsa.
Bir diğer nokta bazen bazı ürünlere legal olarak ulaşmak mümkün olmuyor. Ben Türkiye'deyken bazı ülke sinemalarının ürünlerini bir tarafımı yırtsam yine bulamazdım (legal kopyasını yani) aynı şekilde soundtrack albümleri (benim en azılı medya tüketimimi oluşturur) en popüler 5 film dışında bulunmazdı. Bunları alıp tüketmek isteyen bir insan, elindeki tek kaynak korsan olabildiğinde elbette suçlanamaz. Bu günümüzde yavaş yavaş geçerliliğini kaybeden bir argüman olsa da gerçekliğine inandığım bir argüman.
Benzer bir durum, artık yayından kalkmış bulunamayan şeyler için de geçerli. Örneğin Commodore dergilerini tarayıp kurtarmak veya eski retro oyunları kurtarmak vs büyük hizmetler.
İlk okulda, orta okulda öğrenci iken sevdiğim şarkılar radyoda çaldığında kayıt etmek için teypte kaset bekletirdim. Bir kasette başından başlamış ortası eksik, ortadan başlamış sonu eksik bir sürü the final countdown kayıtları olurdu mesela. Europe'un bugün benden bu kasetler için hak talep etmesi ne kadar abes ise, bugün albümünü zaten almayacağım adamın mp3'Ünü indirip dinlemem de aynı şekilde "hırsızlık ve suç" teşkil etmez, o kadar abestir.
Bence o mp3 ile ne yaptığına bağlı, eğer sadece bir kere dinleyip beğenip beğenmediğine karar veriyorsan, o zaman yaptığın tek şey radyonun "yayını" yerine mp3 kullanmak. yani o kullanımda kasete kayıt senaryosunu gerçekleştirmiş sayılmazsın. Eğer tekrar tekrar dinlersen o zaman kaset kaydı ile aynı şey oluyor. ve bence radyodan teybe kayıt ile mp3 download edip tekrar tekrar dinlemek teknik olarak aynı şey: Bence etik dışı.
Ancak aralarında bazı konjektürel farklar var. Biz ilkokuldayken, Türkiyede telif hakları (özellikle yurtdışı kaynaklı ürünler için) yoktu. Biz onun var olmadığı bir ortamda büyüdük ve anlayışımızı şekillendirdik. O yüzden bence ilkokulda yaptığın yanlış değildi çünkü zaten bilmiyordun. Ama 2014 yılında artık hergün app store'dan cep telefonuna oyun satın alan ülkede mp3 indirmek bence biraz farklı.
İşletim sistemi desen, bill gates neredeyse mahsus bedava verecek windowsu ki herkes kendi işletim sistemini kullansın da oyun, antivirus şu bu satsın, yaptığı işletim sistemine verdiği teknik destekten para götürsün diye.. onu da geçtik
bill gates zaten bedava windows veriyor legal olarak. Örneğin pekçok okulda CS bölümü öğrencilerine pekçok MS yazılımı ücretsizdir. Bahsettiğin tarz "işinin iyiliği için hesap yapmak" davranışı (bu kotü birşey mi bilmiyorum) o şekilde tezahür ediyor. Türkiye'de sokakta CD alıp kuran, hatta kopya yazılım ile işyeri çalıştıran (yani adam bunu kullanarak bir de para kazanıyor) insanlar için bedava windows yok. Windows dünyadaki hakimiyetini sağladığında da 90 başlarıydı ve bu hakimiyetin sağlandığı pazarlar kopyanın hayli az olduğu yerlerdi. dolayısıyla burada bir network etkisi söz konusu. Bu etki her pazarda ve her üründe geçerli. Aynı sebepten bugün cep telefonlarında android ve ios network etkisinden faydalanıyor. Bu olayın doğası. Ne kadar oyun veya anti virüs satıldığı Microsoftun neden umrunda olsun. Teknik destek neden umrunda olsun. Teknik destek sağlayan firmalar eğer bu dediğin gerekçeyi geçerli bulsalar hepsi linux'u desteklerdi. Çünkü linux tamamen teknik destek üzerinden para yapılan bir pazar.
Başka bir deyişle şu yazdığın cümleyi tekrar tekrar okuyup bir düşünüyorum ve içinde elle tutulur hiç bir sav göremiyorum.
Kısacası, üreticinin emeğini alıp birşey katmadan satmanın adı hırsızlıktır. Download edip kullanmak ise yukarıda saydığım sebeğlerden ötürü değil
Hayır. Parayla satılan bir ürünü veya hizmeti parasını ödemeden almak hırsızlıktır.
Senin hırsızlık kabul ettiğin şeyi irdeleyelim. mesela korsan cd satanları hırsız olarak görüyorsun. Bu insanlar sence neden hırsız. Kendinden katmadıklarını söylüyorsun. Aslında katkıları sıfır değil. Senin yerine dosyayı buluyor, download'u o yapıyor. belki yanlış bir kaç dosya yerine doğrusunu buluyor. CD'ye yazıyor. Ve senin yolunun üzerindeki bir yere getirip senin kolayca almanı sağlıyor. Yani bir yerlerde internette duran korsan dosyanın sana ulaşmasındaki bazı basamakları hallediyor. Bunun için de 3-5 lira bir "servis ücreti" alıyor. neden onu yanlış görüp de dosyayı kendin indirdiğinde yanlış görmüyorsun.
Başka bir deyişle, eğer dünya da hiç sokakta CD satanlar olmasaydı. Bütün korsan tüketimi kişisel kullanıcıların bizzat download etmesi üzerinden olsaydı, sence hiç suç da kalmayacak mıydı.
Bu sorulara kendi cevabım şöyle: korsan dosyaların ortaya çıkmasında veya yayılmasında aracı olan insanların ne kadar suçlu olduğu bence tamamen konu dışı. Asıl konu ürün veya servisi tüketen son kullanıcının bunun karşılığı talep edilen ücreti vermemesi. Ve bu davranışın ürün veya servisi sağlayana zararı olup olmadığı. Ben 14 yıldır profesyönel olarak değişik boylarda şirketlerde yazılım geliştirdim. Gördüğüm yazılım satan her boy şirket korsandan zarar gördü.
Suçu korsan dosyaların yayılımına aracılık edenlere atmak işin kolay yolu. "Ben zaten almayacaktım" demek kolay yolu. ya herkesin senin filmlerde yaptığın gibi ultra dikkatli bir şekilde her ürün ve servis için tek tek karar verip adilane davranmasını umacağız, ya da çoğunluğun böyle davranmadığını kabul edip eğriye eğri doğruya doğru diyeceğiz.
Umarım düşüncelerim ve sorularımı kırıcı olmadan ifade edebilmişimdir