Gönderen Konu: Cracker Arayışı  (Okunma sayısı 63630 defa)

0 Üye ve 14 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı witchdoktor

  • RAAT
  • Normalleşmiş Retroman
  • *
  • İleti: 757
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #60 : 04 Temmuz 2014, 14:10:23 »
@Ref

Peki ya geçmişte yaşananlar ne olacak? 18 yaşını dolduran herkes bu süreden itibaren kendisi, daha küçükler için de korsan oyun oynadıkları dönemler için ebeveynleri mi sorumlu olacak? Bu korsan kullanım hukuksuzluğu ömür boyu devam mı ediyor yoksa 10 yıllık bir zaman aşımı mı var? 'Korsana tövbe diyorum ve bugün benim için bir milat' demek temizlenmek için yetiyor mu? %95 legal, %5 illegal yazılım kullanan biri de böyle bir toplumda kendini 'hırsız' olarak görüp de sürekli bir içi huzursuzluğu yaşamalı mı? Ya da bu konuda 'nasyonal' takılıp yerli yazılım konusunda tam steril, yabancı yazılımda da 'olabildiğince' steril kalmak bir tür iç rahatlatıcı olabilir mi? :)

Ulan bu dünyada bilgisayar milgisayar işine hiç bulaşmayıp, yeyip içip arabayla gezip TV seyretmek varmış :)

Çevrimdışı Cengiz Demir

  • Retro Meraklısı
  • ***
  • İleti: 157
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #61 : 04 Temmuz 2014, 15:29:00 »
@entropi,

Bence korsan kullanım, sanki sigara, içki içmek gibi bir şey olmuş.
İkisinin de sağlığa zararlı olduğunu bile bile, kendine türlü türlü geçerli bahaneler üreterek içiyorsun.

İrademe sahip olup sigarayı bırakmıştım. Umarım yine irademe sahip olup, korsana da veda ederim.

Benim açımdan, umut edici bir gelişme mi bilmiyorum ama, telefonumda kullandığım, uygulamaları, oyunları eğer beğenirsem, ücretini ödeyip almaya başladım.. Darıcı pc için diyeyim  :)


@witchdoktor,   bu devirde ya topçu ya da popçu olacaksın derler ya zaten  ;D






Çevrimdışı nightlord

  • RAAT
  • Tedavideki Retromanik
  • *
  • İleti: 389
    • Night Network
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #62 : 06 Temmuz 2014, 07:41:53 »
Kusura bakmayın birkaç gün cevap yazma imkanım olmadı. Konu da bu arada almış yürümüş. Ama birkaç noktaya cevap vermem lazım.
z
Alıntı
Bu durumda ürünü alıp ücretini vermemek konusundaki "kendinde hak görüş" nereden geliyor anlamıyorum.
yanlış anlaşılma olmasın, ben korsanı destekleyen biri değilim, fakat arkasında yatan motivasyonu gören ve kabul eden biriyim.

Evet ben önceki mesajlarını biraz yanlış anlamışım. Ben "ekonomik şartlar bu iken fiyat da bu iken korsan yapmasın da ne yapsınlar" gibi bir "haklı gösteriş" olarak okumuştum yazdıklarını. Sen ise "korsan kullanmak yanlıştır. Ancak çok sayıdı insan bu yanlışı neden yapıyor? Bu yanlışın yapılmasını azaltacak sistemik değişiklikler olabilir mi" gibi bir tonda konuşuyorsun. Eyvallah. Bu bütün yazdıklarının tonunu değiştiriyor ve benim sandığımdan daha çok temelde aynı fikirdeyiz.

Alıntı
Alıntı
Bu "elzem ihtiyaç" karşılanmadan o çocuk için hayat zor olacak biliyorum.
evet, bu da tüketim kültürü haline getirdiğiniz toplumlar için tüketilmesi gereken herşey elzem ihtiyaçtır. Hergün ve her kanaldan "sen bunu tüketmek zorundasın, bak ne şahane" diye direttiğin ürünü o kişinin alamayacağı hale getirdiğinizde başınıza bela alırsınız.
Hatırlatayım ki benim bu konu başlığı altında en başından beri ana odağım "Türkiye'deki" korsan kullanımı. Bu bağlamda yaptığın bu argüman bence Türkiye için geçerli değil. Türkiyede TV'lerde ne kadar video oyunu reklamı çıkıyor (veya 2005'te ne kadar çıkıyordu). Her biri zorla 2000 tane satan 3 tane derginin reklamlarından bu kadar mı geniş kitleler etkileniyor. Witchdoctor'ın bahsettiği "birbirinden görme ve oyun tatminsizleşme" problemi olabilir. Bunun suçunu üreticilere mi atmalıyız, yoksa bu "değer algısındaki" erozyon ve korsan kullanım biribirini besleyip büyüten kara bir döngü mü

Alıntı
Aslında bu ABD için de geçerli. Abd'de korsan yazılım kullanım oranı %20. Bu %20'nin gelir seviyesinin düşük kesiminde olduğunu tahmin ediyorum. Yani amerikada yaklaşık 65 milyon kişi korsan yazılım kullanıyor. Durum bahsettiğin gibi değil.
Bu verdiğin data benim bahsettiğim noktaları yalanlayan bir data değil. Ben korsan kullanmayan (senin verdiğin rakamlara göre %80) olan bölümün yılda kaç AAA oyun aldığından bahsettim. Ki bu verileri biraz daha irdelersek şu gerçekleri de göz önüne almak lazım:
- Bu veri büyük olasılıkla PC yazılım kullanımı hakkında. AAA oyunlar ise son 8 yıldır (3. nesil konsol döneminde) konsollarda çıkıyor.
- Konsollarda korsan kullanımın çok daha düşük olmasını beklerim. Çünkü burada "Play station'a çip takılır" diye bir dükkan bulmak çok daha zor. Artı korsan konsollar XBox Live gibi ana network'lere kolay kolay bağlanamaz. Bağlanamayan konsol sahibi PvP oynayamaz falan.
- Bu durumda benim bildiğim birkaç anektodal oyun satış rakamları (genelde tek basamaklı milyonlar) ve kaç oyunun o rakama ulaşabildiğini düşündüğümde verdiğim sayılarla aşağı yukarı tutuyor.

Alıntı
Bu yaptığım şeyin hiçbir bilimselliği yok ama yine de yapacağım:

Süpriz, ABD'de geliri 10000$'ın altında kalan %30'luk bir kesim var. Dediğim gibi, bu birşey anlatmıyor olabilir ama rakamda bir örtüşme var.
Bu konuda bilimsel bir korelasyon datası bende de yok. Haklı olabilirsin. Ama benim sana verebileceğim anektodal bir veri var. Benim burada tanıdığım korsan yazılım kullanan tek insanlar yurtdışından gelmiş kendi ülkesinde korsan kullanımı yaygın olan insanlar (benim çevremde en çok Türkler, birkaç Balkan, birkaç Çinli).

Bunu yazılım için söylüyorum. Video ve MP3 için durum farklı. MP3'ü neredeyse herkes korsan kullanıyor. Videoda ise genelde sadece HBO dizileri için (Game of Thrones) insanlar korsana baş vuruyor.

Zaten film ve oyun "denemek" isteyen için "kiralama" tabanlı legal yöntemler yaygın ve erişilebilir olduğu için de problem olmuyor. Aslında müzikte de giderek abonelik sistemlerine kayılıyor. Yani Yavuz'un bahsettiği "iş modeli" adaptasyonu işte böyle şeyler. Ve bu adaptasyonun oyun ve film tüketiminde iyi sonuç verdiğini düşünüyorum.

Lakin bu adaptasyon da müzik sektörünü kurtaramıyor. İnsanlık olarak "müzik yazmaktan para kazanma" olayını tamamen yok etmiş durumdayız. İcra'dan veya öğretmekten veya ekipmandan falan kazanılabiliyor.

Korsan'la ilgili tartışmalarda benim kafamdaki arka planda olan ana düşüncelerden biri bu. Şu anda müzik endüstrisini geri dönüşü olmaz bir şekilde değiştirdik ve bunda korsanın rolü var. Bazı negatif trendleri yazılım sektöründe de görüyorum. bununla ilgili ayrı bir konu açacağım bir ara orada da güzel tartışılacak çok konu var.
 
Alıntı
insanlar gidip ucuza pc ya da android alıyorlar hatta birçoğu halen eski nokia'sını kullanıyorlar. Yani gidip mac alabilen kesim türkiyenin sadece %3'ü. Diğer taraftan PC satışları zirve yapıyor. yine bsa.org'dan bir alıntı:
verdiğin data bilgisayarlarda mac oranı üzerine. Ben cep telefonlarındaki iphone oranından bahsediyorum. Türkiye'de "akıl fikir almaz" bir boyutta iphone kullanımı var. Türkiyede bir statü sembolü haline geldiği ve içmeye ayranı olmayanların aldığı bir telefona dönüştü.

http://www.insidemobileapps.com/2012/07/09/distimo-russia-brazil-mexico-and-turkey-some-of-the-most-lucrative-ios-app-markets-worldwide/

Bir de bu insanların bu telefonu ABD'deki gibi 200 dolara değil. Uzun süre on katı fiyatına aldıklarını göz önünde bulundurun. Bu yüzden Türkler parası olmadığı için korsana sapıyor açıklamasına ben hala katılamıyorum.

Alıntı
Alıntı
Ben bu mücadelenin yine legal yollardan yapılabileceğine inananlardanım.
...
Tabi Türkiye'de bir vatandaş MS tekeli ile bu kadar bilinçli bir mücadeleye girene kadar keşke devlet eliyle inşa edilmiş olan temel ihtiyaç hizmetleri (TEK ve PTT) özelleştirilip tekel haline getirilirken sesini çıkarsa.
Tabii ki bu bir yöntemdir. Fakat hele ki AKP gibi toplumu değil, kapitali koruyan bir yapıda sonuç alamayacaksınız. Türkiyedeki adalet/yargı sistemlerinin çöküşünü görmüşken bu cümleleri kurmak biraz zor. Kaldı ki 5-6 yıl önce BSA dernekler kanununa aykırı hareket ettiği için mahkeme kararıyla kapatılmıştı. Bunun üzerine bsa'nın arkasındaki şirketler tarafından fikir ve sanat eserleri kanununa bir ince ayar daha çekildi. Sonra bsa çok güçlü bir yapılanma ile geri döndü. Hatta üşenmedim, ilgili konu hakkında bir haber de buldum.
Ben de BSA ile mücadeleden bahsetmemiştim aslında. O konuda sana katılıyorum. 2000'lerde polis gibi baskın yapabilmesi falan tamamen hukuksuz olan bir oluşumdu. Ama bu hukuksuzlukla Türkiye'de mücadele nasıl edilir ben de senin kadar umutsuzum.

Ben tekel olarak algılanan MS ile mücadele etmek isteyen birisinin gidip FSF projelerine yardım edebileceğine dair konuşuyordum. Sonuçta sen MS ile didişmek istiyorsan bunu yapacağın kanal zaten Türk yargısı değil. Amerika ve Avrupadaki mahkemelerdir.

Alıntı
Alıntı
Ama yabancı sinemacıya vermekte sakınca görmüyor musun?
Hayır hayır, yanlış anladın. Burada karşı çıktığım şey yabancı olması değil, tekel olması. Aynı tekel tüm dünya ülkelerinin sinemacılarına baskı yapıyor. Ama benim Amerikalı bağımsız filmcinin filmlerine ulaşma şansım zaten yok (warner dağıtmazsa buraya gelemez), onu amerikalı düşünecek. Türkiye'de örneğin, Mars Grup sinemalarında (bahsettiğim gibi, türk salonlarının %90'ına hakimdir) warner'dan izin almadan gösterim yapamazsınız. X-men ya da örümcek adamın box office yapabileceği tarihlerde filminizi gösterime sokmayı bile düşünmeyin. 8-10 salonlu 5-6 sinema dışında ülke çapında bir gösterim söz konusu olamaz. Diğer taraftan Kars'ın her iki sinemasında da örümcek adam gösterime girer.

Zaten gösterim sorunları çeken bağımsız Türk filmlerini gidip korsan dvd'den izlemenin ekonomik olarak da hiçbir dayanağı yok.

Eyvallah aynı fikirdeyiz.

Alıntı
Yani sevgili nightlord, evet, işin ahlaki tarafında duruyorsun, evet bir erkek mert olmalıdır, yalan söylememelidir ama karşı taraf hiç durmadan taşaklarına vuruyorsa sonunda gidip adamın kulağını ısırırsın.
Bu yorumu en son sinema dağıtımında tekelleşme örneğine dair yaptığını varsayıyorum. O sektörü ve içindeki durumu sen benden iyi bildiğin için susar ve dediğine saygı duyarım (kafamda hala örümcek adamı korsan izleyen miyonlarca Türk'ün bu bahsettiklerinden haberi olmadığı ve korsanı bilmemne dağıtım ile mücadele için izlemediğine dair sorular kalır). Ama kısaca bu argümana eyvallah derim.

Ancak yazılım konusunda üreticinin kimsenin bel altına vurduğunu düşünmüyorum. Yani bir tarafta EA Sports bir tarafta bizim mahalledeki korsan Fifa14 oynayan Hilmi var. Hilmi hep mert, Hilmi hep doğru söylüyor ama EA Sports sürekli Hilmi'nin taşaklarına vuruyor da o yüzden Hilmi gidip korsan oynuyor gibi bir izlenim de yaratmayalım. Zaten sen de sanırım bu yorumu sinema olayına yönelik yaptın.

Alıntı
Söylemeye çalıştığım şey, korsan kullanım sadece ahlaki ya da kültürel özelliklerle açıklanmamalıdır, açıklanamaz. Bu durum karmaşık ekonomik süreçlerle daha çok ilgilidir. Yanlış düşünüyorsun demiyorum (çünkü sana tamamen katılıyorum) ama bakış açını birazcık esnetmen gerektiğini düşünüyorum.
Bu posta kadar ben entropi'nin belirttiği gibi "korsanın neden yanlış olduğu" ile ilgili konuşageldim. Onun neden yanlış olduğu ahlaki, teknik ve hukuksal tartışmalarla açıklanabilir. "Yanlışın neden yapıldığı" ile ilgili tartışma bunun yanında seninde belirttiğin gibi sosyal, ekonomik analizleri de barındırır herhalde.

Alıntı
Bu arada bu çok uluslu sermayenin en büyük mağdurlarından biri sensin aslında, ama tabii bunların hepsi akademik. Muhtemelen farkındasın da. Ama neydi birinci basamak?

Denial. :)

Bu bölümü anlamadım. Neden mağdurum ve neyi inkar ediyorum

Çevrimdışı nightlord

  • RAAT
  • Tedavideki Retromanik
  • *
  • İleti: 389
    • Night Network
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #63 : 06 Temmuz 2014, 07:50:38 »
Bunun dışında "korsan yazılım/eser" kavramının tanımlanması da çok zor. Bence bu işin bir de "bağımlılık / addiction" yönünden ele alınması gerek. Örneğin bir şu anda elimdeki MP3 arşivinin belki de %5'lik kısmını dinliyorum ama kalanını da ihtimaller doğrultusunda istiflemişim ve belki de hiç dinlemeyeceğim. Bir zamanlar yeni çıkan bir sürü oyun ve çeşitli yazılımı da elimin altında bulunsun diye istifliyordum. Yani elinde bulundurmak mı yoksa 'hakkını vererek kullanmak' mı sorun teşkil ediyor sizce? Örneğin, "Luxology Modo" korsan sürümünü indirip birkaç saat çiziktirip stres atmak sonra da silmeden elinde bulundurmaya devam etmek sorun mudur, yoksa bu yazılımdan para kazanıyor olmak mı kıstastır? Ticari bir yazılımı eğlence amaçlı kısa süreli kullanıp da keyif almak da bir tür kazanım sağladığı için korsana örnek midir?

Bu konuda hukuki analiz yapacak ehliyette değilim elbette, sadece kişisel yorumum olabilir. O da şu: Bir yazılımın demo sürümünün sağladığı yetki ve sınırlar dahilinde kullanan birisinin yazılımı korsan bir dosyadan kurması beni şahsen germez. Ben kişisel olarak yapmam böyle birşey gider demoyu kurarım. Ama 30 günlük sonucu kayıt edemeyen bir sürüm yerine ful sürüm korsan kurup 30 gün bakınan ve sonucu kayıt edip dağıtmayan birini ben şahsen etik olarak yanlış yağmış görmem. Üreticinin kullanıcıya ücretsiz olarak hak gördüğü birşeyi yaptığı için.

Bu noktada Ref'in Nintendo'dan alıntıladığı "rom yedeği" konusundaki Nintendo legalese de bir mahkemede ne kadar savunulabilir şu an bilmiyorum. Bana öyle geliyor ki gerçekten ben orjinali elimde olan oyunun romunu kendim yedeklemesem de internetten indirsem ve Nintendo beni dava etse, ben o davayı kazanmakla kalmam, o yedekleme paragrafını komple değiştirtirim. Bu yüzden bu oraya "korkutucu" olarak konmuş bir cümle bence.

Çevrimdışı nightlord

  • RAAT
  • Tedavideki Retromanik
  • *
  • İleti: 389
    • Night Network
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #64 : 06 Temmuz 2014, 08:14:14 »
Ben bu başlığı epey sevdim aslında. İlk gördüğümde "umarım tahmin ettiğim gibi çıkmaz" demiştim. Lakin; devamında, konuyu açan arkadaşın, hayallerinin ötesinde güzel bir başlık haline dönüştü. Kısacası; her şerde bir hayır vardır minvalinde bir başlık oldu. Bu vesile ile Ramazan ambiyansına uygun mesajımızı da vermiş olalım :))
Hakkaten iyi başlık oldu :)

Alıntı
Ama ufak bir hata olmuş sanırım, o yıllarda adı ATLANTİS(Tay Yayınları) idi. Sonraki yıllarda Martin Mystere oldu. Yoksa sana da tipi Uğur DÜNDAR'ı mı hatırlatıyordu?
Ben bunun bir sayısını aldım. Okuyorum okuyorum konu ne zaman Atlantis'e bağlanacak diye. Bende o zamanlar Atlantis ve Bermuda şeytan üçgeni büyük saplantıydı. Konu hiç bağlanmadı ben de "yanlış yönlendiren başlık" sınıfına sokup sildim bu çizgi romanı hayatımdan.

Alıntı
Fiyatı dibe vursun, herkes lisanslı alır ve riske girmez. Aynı şeyi vergiler için de düşünüyorum. Dibe vur ama herkes'den al. İşte bunu bile yapan Apple oldu be kardeşim :) Adamlar zaten 19$ a OS veriyorlardı ve son olarak bedava dağıttılar.

İyi de Apple böyle yapmadı ki. Apple hala kullanıcıya tablet hariç her ürününü maliyetinin 3 katına sokmaya devam ediyor (bazen bir kısmını cep telefonu kontratı üzerinden). Sadece hw fiyatına yedirilmiş durumda. Hala 1000 doların altında laptop yok. Benim son iki laptop'ım 2009 ve 2013 yıllarında 300'er dolara alındı (içlerinde windows tax dediğiniz 35 dolar da dahil) o 35 dolara "ama ben linux kuracaktım" diye hayıflanana kadar elma logosunun 700 dolarlık vergisine ağlayın.

Alıntı
Ama unutmayalım ki; Apple ürünleri de tıpkı RRJ gibi "for the classes, not for the masses" :))
Bence post-Jobs Apple bu konuda daha ayakları yere sağlam basan bir hale geldi. Ben bu Tim Cook adamını beğendim şahsen.


Çevrimdışı nightlord

  • RAAT
  • Tedavideki Retromanik
  • *
  • İleti: 389
    • Night Network
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #65 : 06 Temmuz 2014, 08:23:29 »
Eve tivibu varken de reklama denk gelince ileri sarıyordum.

Hahah bu da beni genç ve yakışıklı bir mühendis olduğum yıllara götürdü :) İrlanda da DVB (dijital yayın) kongresindeydik. Avrupa dijital yayınlara yeni geçiyor. Uydular karasal yayınlar falan. Bu recorderlı dijital alıcılar çıkalı birkaç yıl olmuş. yapılan konuşmaların bazıları bu cihazların kullanımı değiştirdiği hakkında. Millet bütün gün işteyken yayını kaydediyor evde. Akşam gelince istedikleri programları izliyor. Bir de reklamları atlıyor. Bu gidişle ne prime time'ın önemi kalacak ne reklam slotlarının değeri kalacak. Vah halimize falan.

Hatta yayına standart eklemeye çalışanlar. Öyle olacak ki reklam gelince yayının içine işaretçiler gömücez. Cihazlar da o işaretçiyi görünce ileri sarmana izin vermeyecek. Benzer bir sistem DVD'lerde vardır hani. FBI uyarısını ileri alamazsın ya.

Sonuçta DVR'lar hiç bir zaman hakim cihaz haline gelmedi. Ondan önce on-demand streaming servisler yaygınlaştı. Bu kaygılara gerek kalmadı :)


Çevrimdışı nightlord

  • RAAT
  • Tedavideki Retromanik
  • *
  • İleti: 389
    • Night Network
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #66 : 06 Temmuz 2014, 08:24:54 »
...
Ben bu ay sonunu zor getiren aileye bir öneride bulunabilir miyim: almasın oyunu!!! Hakkaten abi! o ailenin çocuğu Call of Duty oynamasın.


...
Bizim ay sonunu zor getiren aile de Call of Duty almasın.
...

29 Haziran'da çektiğim aşağıdaki fotoğrafı, Nightlord'un yukarıdaki mesajını tamamlaması açısından paylaşıyorum.
C64'te SD karttan oyun yükleyip oynayan çocuklarım.

http://www.mediafire.com/view/7i0su59ebcuq3kb/IMG_20140629_130022_900x1200.jpg

Hahahahah işte yazılımın donanımın değerini bilen örnek aile. Helal olsun diyorum.

Çevrimdışı nightlord

  • RAAT
  • Tedavideki Retromanik
  • *
  • İleti: 389
    • Night Network
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #67 : 06 Temmuz 2014, 10:19:45 »
@Nightlord
Bu arada yaz tatilinde boş vakitlerde çocuklar çıldırmaya başladı. Sitede evden eve gezerken yok GTA, yok NFS, COD vb derken her gün bir başka oyun için başımın etini yiyorlar. Dün NFSU2 diye kafamı bellediler ve iki makineye kurdum (önceki gün de Prototype diye sapıtmışlardı). Apartman görevlisinin çocuğu da hep beraber oynuyorlar ve o da özeniyor. Bu çocuğun günahı ne sence? Diğer çocuklarla takılmamalı mı? :) Böyle bir oyun, enformasyon bombardımanında çocukların ayda 1 oyunla yetinebilmeleri için nasıl bir eğitim verilmelidir, modern kapitalist sistem bu konuda ne öneriyor? Şahsen ben çocuklarımın bu şekilde sapıtmamaları için nasıl bir eğitim vermem gerektiğini çözemedim. Ref dahil 'aşırı' çocuk deneyimi olanlardan öneri bekliyorum :)

Abi öncelikle sen zaten bu konuda benden daha deneyimlisin. Benim çocuk yetiştirme tecrübem henüz bezden lazımlığa geçirme evresinde. O yüzden benim veya "modern kapitalist sistemin" (bu arada beni kapitalizmin elçisi gibi adletmen de yüreğimde yaradır. Nitekim ben kapitalizmin tam zıttına daha yakınım ekonomik anlayış olarak :) ) sana çocuklarını nasıl eğiteceğine dair birşey söylemek ne haddine.

Ortada daha öncede belirttiğim gibi değer erozyonu var. O saydığın her oyun AAA oyun ve dediğim gibi ABD'de bir çocuk onlardan yılda 2 tane'ye yeni çıktığında satın olarak sahip olur. 3-4 tanesini 4-5 ay gecikmeyle ikinci el alır belki. bunların dışında senede bir 10 oyun da belki birer hafta kiralar. Bu baya "hardcore gamer" tabir ettiğimiz en çok oyun oynayan oyuncunun profili.

Bu oyunların çoğunda da online PvP oynamak en büyük değer kaynağıdır. Bu oyuncular, bir oyunun online aleminde ustalaşmak için haftalar harcayabilir, forumlarda araştırma yapar, ayrıca parayla satılan strategy guide tarzı kitaplar alırlar falan. Yani birim oyun başına yaptıkları zaman ve emek yatırımı çok daha yüksektir. Kimi rekabetçi oyunlarda (mesela yıldan yıla devam eden spor oyunları Madden (Amerikan futbolu) serisi gibi), usta bir oyuncunun "kariyeri" vardır. Uzun yıllar içinde oluşur. (Öğünmek gibi olmasın ben de çok pis Madden oynarım. Şu an XBox Live'da ilk 5bin oyuncu içindeyim) Ben Madden'i 94 sürümünden beri oynuyorum mesela. Malesef korsan kullanımda bu PvP durumlarına erişim her zaman olamıyor.

Dolayısıyla ben senin durumunda olsam, belki çocukların bir oyuna daha derin dalmalarını sağlamaya çalışırdım. Hani atıyorum zaten ilgi alanı olan bir konuda belki. Atıyorum zaten futbolu seviyorsa, girerim Fifa da management menülerinde taktiklerle kurcalayıp optimize etmeye çalışmak (Bu arada PES'te de affetmem aklınızı alırım hem de Türk milli takımı ile  :) )
ya da custom player oluşturmak vs.

Apartman görevlisinin çocuğu ne yapmalı. Bilgisayarı yoksa zaten ne yapsın. Varsa da korsan oyunları almaya veya indirmeye yetecek durumu olacaktır. Temelde problemi senin çocuklarınkinden farklı değil. Bir oyuna dalıp içinden değer çıkarmayı bilmiyor.

Bu tabi aynı zamanda "casual games" devriminin de bir yan etkisi. Böyle derin dalınan oyunlar zaten genelde birkaç buna meydan veren AAA ve bir iki tane Minecraft gibi ince düşünülmüş indie. Bu çocuklar oyun deyince "Angry Birds" anladıkları için daha derin dalmak akıllarına gelmiyor. Yine geliyoruz yazılım endüstrisindeki negatif trendler konusuna

Benim naçizane önerilerim bunlardır. Ama ben de başka daha tecrübeli ana babaların önerilerini duymak isterim

Çevrimdışı nightlord

  • RAAT
  • Tedavideki Retromanik
  • *
  • İleti: 389
    • Night Network
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #68 : 06 Temmuz 2014, 10:27:34 »
Mantığımla düşünüyorum. Ve bana göre de, ücret belirlenmiş bir malı, ücretsiz almak, kullanmak hırsızlıktır.

Şöyle düşünüyorum.  Marketten bir tane sakızı bile, ücretini ödemeden alıp cebime koymam.

Yolda gördüğüm parayı, miktarı ne olursa olsun, kesinlik alıp cebime atmam.

Ama söz konusu yazlım, medya vb. olunca 10 000 $ lık programı bile hiç düşünmeden, sorgulamadan, kullanıyorum.

Bu durum neden böyle ?

O paralı içeriği,  marketteki bir sakızdan bile çok çok değersiz görüp, neden çalmaya tenezzül ediyorum, bilmiyorum.   :(
Bravo, bu farkındalık böyle başlıyor. Bana göre tam olarak doğru analiz ve mantık çizgisi işte bu.

Entropi'nin buna cevaben yazdığı girişe aynen katılıyorum. Bu durumu görüp "bi dakika ben ne yapıyorum" demek ve bunu dediğin zaman bahane uydurmak yerine yanlışı tanıyıp kendi içinde o çelişkiyle yüzleşmeye başlamak önemli. Bu yıllar alabilir (Ben'de yaklaşık olarak 3 yıl aldı) ama o çelişkiyi görmek kendi iç tutarlılığını sağlamak için ön şart gibi birşey bence.

Çevrimdışı nightlord

  • RAAT
  • Tedavideki Retromanik
  • *
  • İleti: 389
    • Night Network
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #69 : 06 Temmuz 2014, 10:43:46 »
Çalmaya fırsatımız olduğu için, çalabildiğimiz için çalıyoruz, bu kadar basit.
Bizim "vicdan vicdan!" dediğimiz şey de, kimsenin görmediği karanlık köşelerde yaptığımız pis işleri kamufle etmek için uydurulmuş bir maskeden başka bir şey değil. 

Diğer yazdığın herşeye katılmakla birlikte sebebin "çünkü yakalanmadan çalabiliyoruz" olduğundan emin değilim. Bu "her insan yakalanmayacağını bildiğinde ve fırsatını bulduğunda hırsızlık yapar" gibi bir teze inanmak demek. Ben böyle olmayan çok insan tanıyorum. Kendim de öyle değilim. Zaten sen de belki bu tespiti "çoğunluğa" yönelik yapıyorsun.

Korsan kullanan değişik kullanıcı profilleri var ve bazılarının olaydan haberi bile yok. Tıpkı bizim 1980'lerde elde teyp bilgisayarcıdan oyun çektirirken bilmediğimiz gibi. Adı üstünde dükkanın adı "bilgisayarcı". Gidiyorsun bir para veriyorsun, oyun alıyorsun. Ben başka bir kavramdan haberdar değildim :)

Sonuçta bence Türkiye'deki azımsanamayacak bir orandaki korsan kullanıcıda eksik bilgiye veya eksik irdelemeye bağlı bir "etik açıdan yanlış olarak algılamama" problemi var. Bu insanların bir kısmı da bu algıyı değiştirse korsan kullanmayı ya bırakır ya çok azaltır diye düşünüyorum. Ki bu yerel yazılım eko sistemine zarar veren bir olay olduğu için "azaltmak" bile o zararı azaltacaktır. Bir kişi bile korsan Windows kullanacağına linux kullanıp iki kalem birşey öğrense ülke ekosistemi için iyidir.

Bunları böyle yazdım ama bir yandan bu postu komple boşa yazdığımı ve zaten senin de böyle düşündüğünü hissediyorum. Bir cümlene gereksiz takılıp laga luga yaptıysam affola

Çevrimdışı Ref

  • Yönetici
  • Özgür Retrocu
  • *
  • İleti: 2882
  • Advanced User Simulator
    • ae unutmadan
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #70 : 06 Temmuz 2014, 18:01:10 »
nightlord'un tüm metinleri okudum, bazı konuları biraz düşünmem gerek, birçok konuda haklı olduğu için söylenecek pek birşey yok zaten. Fakat bir konuya açıklık getirmek lazım, cdemir'i de kendini helak etmemesi için birşeyi düzeltmek şart.

Şöyle düşünüyorum.  Marketten bir tane sakızı bile, ücretini ödemeden alıp cebime koymam.

Çünkü, "yazılım korsanlığının hırsızlık olduğu" sav'ı, adı üzerinde, bir savdır.

Yazılım korsanlığı hırsızlık değildir, yayın hakkı ihlalidir. Sanıldığı üzere korsanlık yasak değildir, bir hak ihlalidir. Siz hakları korunan (copyrighted) bir fikir eserini izin almadan kopyalamışsınızdır. Hırsızlık yapmamışsınızdır. Bu sebepten sakız hırsızlığı ile yazılım korsanlığı elmalar-armutlar meselesidir. Eğer benzeteceksek şöyle söyleyebiliriz, elinizde parayla satın aldığınız "sakızatör" isminde sihirli bir alet var ve bakkala girip turbo sakıza tutuyorsunuz ve aynısından cebinize bir tane koyuyor. Elbette o yeni üretimin maliyetlerini siz ödüyorsunuz (sakızatör bedava çalışmıyor). Fakat o turbo sakızı tasarlayan, içindeki araba resmini çeken, şekerini içine katan adamın adına çalıştığı patronun parasını ödememiş oluyorsunuz. Yapıtığınız işlem ödemeniz gereken paranın o kişinin cebine ulaşmasını engelliyor. Fakat bu hala hırsızlık değil.  Tabii bu arada firma battığı için bakkala artık sakız gelmeyebiliyor. Bunun sonucuna katlanmayı göze alıyorsunuz. Bu arada firma sizi dava etmedikçe püri pak, suçsuz ve günahsızsınız. Çünkü hırsız falan değilsiniz.

Örnek, Zx spectrum ROM'ları amstrad'ın copyright'ında. Fakat amstrad yıllar önce, isteyen romları emülatörüne ekleyebilir ama yayın hakkımızı saklı tutuyoruz. ("Amstrad have kindly given their permission for the redistribution of their copyrighted material but retain that copyright") demişti. Bu da hırsızlık değil. Yapılan şey hala bir yayın hakkı ihlali, fakat hak sahibinin buna itirazı yok.

Diğer taraftan 1998'de ABD'de yayın hakları süresi 20 yıl uzatıldı. Bu yasaya "mickey mouse yasası" diyorlar çünkü yasayı çıkartmak için bütün gücünü seferber eden çok uluslu sermaye şirketi, "disney". 2003'de mickey mouse ve bununla birlikte 40 kadar çizgi kahraman kamuya düşüyordu (public domain).

tldr;

Internetten yazılım indirmek "hırsızlık" değildir. Bir yazılımı kopyalamak o yazılımın yayın hakkı sahibini onu satmaktan, kullanmaktan ya da fikir sanat eserleri yasasının ona verdiği haklardan yararlanmasını engellemez. "Oyun kopyalamak hırsızlıktır" tabiri mahalle ağzıdır, öcü hikayesidir. Gerçek isim hak ihlalidir. Bsa'nın kafası çalışsa "tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyorsunuz!" tarzı bir girişimde bulunurdu :) Türkiyede daha etkili bir yöntem. Burda hırsızlık en tepeden legalleştiriliyor.

Neyse, nükte bir tarafa, asıl soru şu olmalıdır, "insanlar yayın haklarını neden ciddiye almıyorlar?"


Çevrimdışı gibraltar

  • Retro Meraklısı
  • ***
  • İleti: 159
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #71 : 06 Temmuz 2014, 18:47:01 »
Diğer yazdığın herşeye katılmakla birlikte sebebin "çünkü yakalanmadan çalabiliyoruz" olduğundan emin değilim. Bu "her insan yakalanmayacağını bildiğinde ve fırsatını bulduğunda hırsızlık yapar" gibi bir teze inanmak demek. Ben böyle olmayan çok insan tanıyorum. Kendim de öyle değilim. Zaten sen de belki bu tespiti "çoğunluğa" yönelik yapıyorsun.

Korsan kullanan değişik kullanıcı profilleri var ve bazılarının olaydan haberi bile yok. Tıpkı bizim 1980'lerde elde teyp bilgisayarcıdan oyun çektirirken bilmediğimiz gibi. Adı üstünde dükkanın adı "bilgisayarcı". Gidiyorsun bir para veriyorsun, oyun alıyorsun. Ben başka bir kavramdan haberdar değildim :)

Sonuçta bence Türkiye'deki azımsanamayacak bir orandaki korsan kullanıcıda eksik bilgiye veya eksik irdelemeye bağlı bir "etik açıdan yanlış olarak algılamama" problemi var. Bu insanların bir kısmı da bu algıyı değiştirse korsan kullanmayı ya bırakır ya çok azaltır diye düşünüyorum. Ki bu yerel yazılım eko sistemine zarar veren bir olay olduğu için "azaltmak" bile o zararı azaltacaktır. Bir kişi bile korsan Windows kullanacağına linux kullanıp iki kalem birşey öğrense ülke ekosistemi için iyidir.

Bunları böyle yazdım ama bir yandan bu postu komple boşa yazdığımı ve zaten senin de böyle düşündüğünü hissediyorum. Bir cümlene gereksiz takılıp laga luga yaptıysam affola

Kavramları belli oranda karikatürize etmek, konuyu bulandırmak ve biraz keskinlik kazandırmak iyidir :)

Elbette çoğu insan bir önceki iletimde yazdığım gibi "safkan hırsız" değil. Somut ürünler söz konusu olduğunda hırsızlık yapmak bir tarafa, hırsızlık eylemini ayıplanası bir şey olarak gören insanların anonim bir havuzdan oyun, film, müzik indirmesi çoğu zaman normal dahi karşılanabilir. Benim temel kıstasım yapılan eylemin doğru olmadığının bilincine varılması. Yani "yahu bunu böyle indirip kullanıyoruz ama bu ürüne emek veren adamlar var, yaptığımız biraz ayıp kaçıyor" diyen biri büyük ihtimalle toplumun genelinden daha vicdanlı ve hakkaniyet sahibi biri olabilir. Zira internete, elektriğe ve elbette donanıma para verip diğer tüm dijital materyali beleş kullanmakla övünen insanlar da var. Muhtemelen bu tür insanların dahi bir çoğu "kötü insan" olarak tasvir edilemez.
Bilgehan Korkmaz

Çevrimdışı gibraltar

  • Retro Meraklısı
  • ***
  • İleti: 159
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #72 : 06 Temmuz 2014, 19:10:59 »
Çünkü, "yazılım korsanlığının hırsızlık olduğu" sav'ı, adı üzerinde, bir savdır.

Yazılım korsanlığı hırsızlık değildir, yayın hakkı ihlalidir. Sanıldığı üzere korsanlık yasak değildir, bir hak ihlalidir. Siz hakları korunan (copyrighted) bir fikir eserini izin almadan kopyalamışsınızdır. Hırsızlık yapmamışsınızdır. Bu sebepten sakız hırsızlığı ile yazılım korsanlığı elmalar-armutlar meselesidir. Eğer benzeteceksek şöyle söyleyebiliriz, elinizde parayla satın aldığınız "sakızatör" isminde sihirli bir alet var ve bakkala girip turbo sakıza tutuyorsunuz ve aynısından cebinize bir tane koyuyor. Pakedi falan olmuyor ama bedava. Bu durumda o turbo sakızı tasarlayan, içindeki araba resmini çeken, şekerini içine katan adamın adına çalıştığı patronun parasını ödememiş oluyorsunuz. Yapıtığınız işlem ödemeniz gereken paranın o kişinin cebine ulaşmasını engelliyor. Fakat bu hala hırsızlık değil.  Tabii bu arada firma battığı için bakkala artık sakız gelmeyebiliyor. Bunun sonucuna katlanmayı göze alıyorsunuz. Bu arada firma sizi dava etmedikçe püri pak, suçsuz ve günahsızsınız. Çünkü hırsız falan değilsiniz.

Bana kalırsa "hırsızlık" olarak adlandırılıp adlandırılmayacağı "duruma" göre değişkenlik gösterir.
İhlâlin derecesi, neyi ne kadar etkilediği ve motivasyonu çok önemli.

Mutlak bir kesinlikle her olgu için "hırsızlık" veya "basit bir telif ihlâli" demek mümkün değildir. Her şeyde olduğu gibi...
Bilgehan Korkmaz

Çevrimdışı wizofwor

  • RAAT
  • Tedavideki Retromanik
  • *
  • İleti: 398
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #73 : 07 Temmuz 2014, 09:11:34 »
@Ref:

Hak ihlali tanımlamasıyla çok güzel bir açıklama getirdin. Senin yazdıklarından sonra fark ettim. Adi hırsızlık ile yazılım korsanlığının farklı şeyler olduğunun farkındaymışım ama bunu tarif edemiyormuşum. Hak ihlali bizim kültrümüzde ayıp olan bir şey değil. Aksine uyanıklık olarak görülüyor. Böyle düşününce lisans ihlalinin de bu şekilde olması normal. Şöyle basitten, ağıra doğru bir sıralama yaptım:

- Trafikte şerit değiştirerek yavaş giren şeridin önüne girmek,
- Devlet dairesinde adamını bulup işini öne aldırmak,
- Ev sahibiysen depozitoyu, kiracıysan faturaları aidatları ödememek,
- Boşandıysan nafaka vermemek,
- Patronsan, SGK'yı eksik yatırmak, mesai ödememek, çıkışta tazminatı vermemek

Aslında birer hak ihlali olup, bizim gayet normal addettiğimiz hata eşe dosta anlatarak övündüğümüz davranışlar. Türkler şöyledir böyledir demeyi sevmiyorum ama maalesef bizim kültürümüzde hak ihlali bir haktır. Hatta yapamıyorsan enayisin.

Gosub ile gidilen yerden goto ile dönen adam

Çevrimdışı Ref

  • Yönetici
  • Özgür Retrocu
  • *
  • İleti: 2882
  • Advanced User Simulator
    • ae unutmadan
Ynt: Cracker Arayışı
« Yanıtla #74 : 18 Ağustos 2014, 04:56:53 »
Bu noktada Ref'in Nintendo'dan alıntıladığı "rom yedeği" konusundaki Nintendo legalese de bir mahkemede ne kadar savunulabilir şu an bilmiyorum. Bana öyle geliyor ki gerçekten ben orjinali elimde olan oyunun romunu kendim yedeklemesem de internetten indirsem ve Nintendo beni dava etse, ben o davayı kazanmakla kalmam, o yedekleme paragrafını komple değiştirtirim. Bu yüzden bu oraya "korkutucu" olarak konmuş bir cümle bence.

Malsesef durum düşündüğünden farklı. Olay 1983'te geçiyor:

"However, in the U.S. it has been illegal since 1983 for a user to create their own backups of video game ROMs onto other cartridges. This was decided in the court case of Atari v. JS&A. JS&A manufactured a "game backup" device that allowed users to dump their Atari ROMs onto a blank cartridge. JS&A argued that the archival rule allowed for this. The court disagreed, ROMs were not applicable under section 17 USC 117(a)(2)."

Özetle, 1983'de atari ile JSA adında kartuşları "yedekleyen" bir aygıt satmaya başlayan bir firma arasında geçiyor. Mahkeme sonucunda oyun kartuşlarının "yedek alma hakkı"nı içeren kanun maddesinden muaf tutuldukları kararına varılıyor. Yani aldığınız oyunların yedeğini almanız da legal değil.

Diğer taraftan modern windows oyunlarında, hatta OS'da da satın aldığınız şey bir hizmet. Size "kullanım hakkı" satıyorlar, aslında asla bir ürün satın almıyorsunuz. Dolayısı ile windows cd'lerinizin kopyasını çıkarmanız yine illegal. Buna karşı microsoft "destek süresi boyunca" windowsunuzu çalışır halde tutma sözü veriyor.

Tabii "haklar" kanunu, yazılıp çizilebilecek bir matematiksel denklem değil, daha çok içinde "insani" kararların hakim olduğu bir alan. Genellikle emsal kararlara baş vurulsa bile, herşey her zaman aynı sonuç vermeyebilir. Yani nightlord o davayı kazanabilir, hatta iyi bir hakime denk gelirse o paragrafı bile sildirebilir (ama sonra yakuza bacaklarına iki tane sıkar, nintendo'ya yan bakan olmadı şimdiye dek).

(tabii ki bunlar hep amerika yasaları, türkiyeye uygulanacak diye bir kural yok. Yine de fikir sanat eseri hakları konusunda birçok uluslar arası anlaşmaya imza atıyoruz, bu sebepten belki de geçiyordur bilemiyorum)