Gönderen Konu: Nostaljik Mekanlar Dizisi - DAĞBİM  (Okunma sayısı 38062 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı unay

  • Retroman
  • ***
  • İleti: 47
  • CPC6128 / CPC464 / GTM640 / LP1
Ynt: Nostaljik Mekanlar Dizisi - DAĞBİM
« Yanıtla #30 : 13 Şubat 2025, 21:30:44 »
Liseye başlamıştım, 92 mart ya da sonrası olması lazım. Yeşil ceket, lacivert pantolon ve açık mavi gömlekle toplum içinde sırıtıyordum orası kesin :)

Kredili sisteme de değinip mağduriyet yaratmak istemiyorum. Ya da değineyim..

Tam biz liseye başlayacakken kredili sistem diye bir zıkkım çıkardılar. Sözelci arkadaşımla ben aynı sınıfta olalım diye TM bölümüne yazıldık (akıl yok, akıl veren de...). Netice itibarı ile tüm sayısal dersleri alıp Türkçe Matematik mezunu oldum ve Bilgisayar Mühendisliğini sırf bu yüzden kazanamadım. Şaka şaka, sayısal diplomam da olsa Bilgisayar Mühendisliği kazanamazdım. İstanbul dışı yazma özgürlüğümüz olsaydı belki. Gerçi ben çok sonra  okulu bırakıp, aileden izin ve destek istemeden tekrar sınava girip İstanbul dışında okudum ama neyse.
Amstrad CPC az anlar, çok sever.

Çevrimdışı unay

  • Retroman
  • ***
  • İleti: 47
  • CPC6128 / CPC464 / GTM640 / LP1
Ynt: Nostaljik Mekanlar Dizisi - DAĞBİM
« Yanıtla #31 : Dün, 16:17:25 »
Dağbim'e ilk gidişim, daha önce anlatmış olduğum yazıcıoğlunda kat kat gezerek Amstrad oyunu satan yer ararken olmuştu. O gün, içeride ben yaşlarda bir çocuktan başka kimse yoktu (Ali Rıza abi genelde iş peşinde koştururdu). "Amstrad oyunu var mı?" soruma "var." cevabını alıp gözlerimin parladığı gün.
O arkadaş Dağbim'in emektarı daha önce bahsettiğim Salim idi. Salim'le aramızda geçen diyalogda sonradan ortaya çıkan bir yanlış anlaşılma durumu benim Ali Rıza abi ile ilk tanışmama ve devamında orada çalışmaya başlama sürecime uzanmıştı. Ben bir taraftan oyun listesine bakarken bir taraftan da oyunlar ne kadar diye soruyordum, aklımda kalan disketin boşunun 65.000-tl dolusunun ise 60.000-tl olduğu idi. Yani toplam 125.000-tl. Ama ben eve dönüş yolunda kendimi "demek ki boş disket daha değerli, programcılar falan kullanıyor." diye ikna etmiştim. Aklım oyun için diskete 125.000-tl vermeyi kabul edilebilir görmüyordu. Nasıl görsün zaten, o gün sadece 15.000-tl kaparo verebildim, haftaya gelip disketi alacağım. Yani oyunsuz geçen ve bilgisayarı açıp "hello" ve türevleri +enter = "syntax error" ile takılacağım uzun bir hafta daha. Disketin kalan 45.000-tl sini nasıl bulurum diye düşünüyorum bu arada. (uzatmayın oyun alana disket hediye işte, anlaşılmayacak ne var?)

Velhasıl sonraki hafta annem ve abimin desteği ile cebime 50.000-tl koyup bir arkadaşımla kadıköye indim. Atari salonlarında paraları bitirdikten sonra, 45.000-tl disket param ve dönüş biletimle Dağbim'e gittik.
Ben 45.000-tl verip disketi almayı düşünürken Salim 110.000-tl vereceksin dedi. Öyle dedin böyle dedin, 60 tı 65 ti derken Ali Rıza abi geldi. Sakince içeri girdi, selam verdi. Bir problem olduğunu anlamıştı. Salimi çağırdı, durumu anlayınca beni çağırdı ismimi sordu, söyledim. Kendini takdim etti (kibar adamdı, tanıyanlar doğrulayacaktır). Bir yanlış anlaşılma olduğunu farkettiğini, bu yüzden disket çekme parasının yarısını almayacağını söyledi. Ben de üzerimde o kadar para olmadığını söyledim. Olsun dedi, kalanını sonra ödersin. Ajandasını açtı, ismimi yazdı yanına kalan tutarı (35.000-tl) yazdı ve ne zaman ödeyebileceğimi sordu. Ancak 1 ay sonra ödeyebilirim dedim ve ona göre not aldı.

Yaklaşık 1 ay sonra söz verdiğim üzere 35.000-tl ile Dağbim'e gittim. O günkü kibar adam içeride oturuyordu. Yanına gidip paranın kalanını getirdiğimi söyledim, birşey anlamadığını belirten gözlerle bana bakarak "ne parası?" dedi. Beni hatırlamamıştı, bu aslında o gün beni biraz mutsuz etmişti. Sonrasında abi gelmiştimler, disket almıştımlar, başka bir arkadaş da vardılar (o sırada Salim yoktu) işe yaramayınca ajandasına not aldığını hatırlayıp söyledim. Ajandasını açtı, sayfaları teker teker kontrol ederek (düzenli adamdı, yapılan işlerin üzeri çizili idi) 15-20 sayfa geri gittikten sonra benimle ilgili notu buldu. Parayı ödedim, başımı okşayarak "Aferin! hep böyle ol." dedi ve gururla çıkıp evin yolunu tuttum.

Evdekilere de bu durumu anlattım. Ondan sonrasında da yaza kadar hep Ali Rıza abi anlatacaktım zaten.

Ali Rıza abi ve Salim'le tanışıklığım bu şekilde olmuştu.
Amstrad CPC az anlar, çok sever.