Merhabalar. Bu siteyle (forumla) yolum; elimdeki Amstrad'daki teknik sorunları çözebilmek için internette kaynak ararken, amstrad'ın tarihinin anlatıldığı bir e-dergi'deki bir yazının sonundaki mail adresine mail atmam ve Alcofribas ile yazışmam akabinde kesişti. Kendisi sağolsun forumdan haberdar etti ve üye oldum.
Normalde kendimi anlatmayı pek sevmem. Zaten pek anlatılacak bir hayatım da yok. İstanbul'da yaşadığımı, 80'lerden bir çocuk olduğumu ve çocuk kaldığımı bilin yeter.
O yüzden kendimi anlatmak yerine burayı alakadar eden geçmişimden bahsedeceğim.
Ben şu anda retro sayılan teknoloji ile ilk teması (ilkokulda 1 kez gittiğim atari salonu deneyimini saymaz isek) orta okul yıllarımda; babamın dükkanında çalışan çırağın, yine babamın dükkanının sokağındaki tv tamircisinde çalışan abisinin, artık satmak istediği bilgisayarını birikmiş harçlıklarımı verip satın alarak kurmuştum. Ve o bilgisayar
Commodore 64'tür. Şimdilerde çoğu kişinin kötü bir anıymış gibi bahsettiği kafa-ayarı olayı benim için çok özeldir. Hiç bir zaman tiksinmedim o durumdan.
Bir kaç yıl sonra da
Amiga 500'e transfer olmuştum. Bende amiga olduğu dönemlerde ve bizim evde bol bol oyun oynadığımız bir arkadaş, bir şekilde
Amstrad CPC464 elde etmişti. Sadece 1 kez evine gidebilme şansım olmuştu o alet ile oynamaya. Bir süre sonra geçici olarak takas etmiştik bendeki Amiga ile onu. Bir süre de o şekilde deneyimlediğim Amstrad ile bir daha hiçbir şekilde yolum kesişmedi. Amiga'dan pc'ye geçilen dönemden bahsetmeme gerek yok diye düşünüyorum.
Yine böyle ortaokul lise dönemlerinde yazları, evlerinde köpeklerine baktığımız bir tanıdığın
nintendo gameboy'u,
nintendo snes'i ve
sega mega drive'i ile 1 ay kadar her gün düzenli olarak oyun oynamışlığım vardır. Ve yine bende commodore olan dönemde orta okul arkadaşımdan birisi de pazardan
atari klonu karakutu almıştı. onun evinde de onu deneyimlemiştik ara ara. Ayrıca orta 3 gibi,
atari salonu kültürü ile tanışmıştım.
Genel olarak böyle retro geçmişim. Şimdilerde (son bir kaç yıldır) ufak ufak o eski zamanları hortlatmaya başladım. Ve bir Amstrad CPC64 geçti geçenlerde elime. Her ne kadar benim için bir Commodore hisleri uyandıramayacak olsa da, farklı yapısı, renkli klavyesi, açılınca yemyeşil ekranında yeşil fontlarıyla
READY demesi bile ona karşı saygı duymama yetiyor. Masalardan birinde sonsuza kadar tahtını koruyacağına eminim.
(her ne kadar bazı teknik sorunları olsa da... ki onları da uygun kategori başlığında dile getireceğim)
-satır sonu-