Ahaha, Surekli "Nane"'nin (SUN Workstation) basinda oturan at kuyruklu adam bendim iste 94 senesinde :D
Daha undergrad'lerin domaini (ug.bcc.bilkent.edu.tr) bile ana domainden ayrilmamisti, ve guvenlik hak getire. Hocalarimizin home (~) directory'lerine cd komutu ile zirt diye giriverirdik. Ne masum zamanlarmis.
tabi ya, elm ile mail atarken from: kısmını da dolduruyorduk :) yani istediğin kişiden istediğin kişiye at maili :) Çok saçmaydı herşey :) Ama kimse o kısmı değiştirmezdi, o zaman cevap başkasına giderdi di mi?
IRC'de #turks kanalı idi galiba (yurt dışındaki türkler bulunurdu), sürekli #hellas ile bir savaş olurdu. ("Lumina" #turks'deki savaş botlarından biridir) Türlü zırvalıkla kanallar sonunda takeover edilirdi. ilk IRC deneyimimde #turks yunan kullanıcılar tarafından takeover edilmiş, kanala gireni "kick"liyorlar. ben de girdim internet yavaş tabi, 20-30 saniye lagden sonra kanaldan kicklendim. "Ulan, kötü bişey yaptım" diye 15 gün IRC'yi açmaya korkmuştum :) Sonra sonra olayın farklı olduğunu, internetin lavuk dolu olduğunu öğrendim. Ben sanıyorum ki her bbs'in bir sahibi olduğu gibi, IRC'nin de bir sahibi var ve bana kızdı :D Herkesin benim gibi saftirik olduğu böyle bir ortamda güvenliğe ne gerek var :)
Bunu takip eden birkaç ay sonra ilk net-love'ıma kendi fotografımı istanbulda amigada digiview ile tarayarak, bilkentten göndermiştim. Resmi PC'ye taşıdığım disket hala arşivimdedir, içinde Linh ile yaptığımız intimate sohbet logları hala durmaktadır :P Girişken bir Türk genci olarak, saftiriklikten, "I pwned the net" moduna geçişim çok uzun sürmemiştir.
Bizim SUN makinelerimizin isimleri irmak/nehir isimleri, sehir isimleri ve baharat isimleriydi. Ankara, Istanbul, Gediz, Dicle, Firat, Nane, Safran, Kekik gibi. ODTU ise o zamanlar balina isimleri kullaniyordu!! Narwhal, Rorqual filan vardi. Bilkent'in disaridan baglanti icin bes on tane dialup modem hatti vardi.
Heheh, ben yatılı olduğum için (72) dialup derdim yoktu. Kütüphane kapanana kadar kitap dergi okur, ordan lab'e geçerdim, en iyi ihtimalle sabaha karşı 5 gibi çıkardım labdan, çoğu zaman lab'den direk derse giderdim. Yatağımın hiç bozulmadığı üst üste 2-3 gün olduğu olmuştur. Sonunda vücut iflas eder, kusmalar başlar, geçince tekrar bu döngü başlardı.
Metu'daki rorqual sunucusundaki bizimmud'du işte en kralı! Bir süre sonra kapatılınca labdeki mud camiası olarak itü'nün istakoz sunucusundaki circlemud'a takılmaya başlamıştık. bu 94-95'i bulmuş olabilir. bizimMUD'ın en güzel tarafı mud saati gelince GM'in oyuna katılmasıydı. Canavarların kontrolünü alıp bize görevler verirdi, ölmeden önce son sözlerini modifiye eder, hikaye anlatırdı :) Gün içinde çalışıp akşamki oyunun hikayesini hazırlar, configleri yapardı. Sihirli silahlar yaratıp (normalde oyunda olmayan), bunlar için aramızda yarışlar yaptırırdı. Bayağı manuel olarak oynatırdı bizi :) Hayatımda o kadar eğlenmemiştim :) Belki sen hatırlarsın, labdeki güzel kız, bizim mud ekibindendi, her akşam beraber mud oynardık, diğer herkesle beraber onun da adını unutmuşum :)
Henuz evde modemim yokken, ben de SUN makinelerde FTP ile ftp.nvg.unit.bilmemne gibi bir adresten ZX Spectrum SNA dosyalari ve wuarchive.wustl.edu'dan da FTP ile Amiga dosyalari indirirdim. FTP transferleri arka plana atar (^Z, bg, :D), ertesi gune kadar hic bir adminin benim process'lerimi oldurmemesini dileyerek eve donerdim. Cogu zaman da ertesi gunu indirdigim dosyalar UNIX account'umda olurdu. Gerisi malum, dosyayi 720K diskete, oradan da Amiga'ya (DOS2DOS ile) :D
ftp.nvg.unit.no -> pub/sinclair/snaps/games
hala çalışıyor :) aynen aminet'in doğru düzgün çalıştığı tek mirror washington uni'ninkiydi. Aynı arşivde benim favori anime'min kısa video klipleri de bulunuyordu, o sebepten severim. Bir de ftp.cdrom.com vardı, orda da son çıkan pc oyunlarının demoları vardı. Oyunlar Türkiyeye gelmeden indirip yardırırdık. Dark Forces demosunu piyasaya çıktığı gün indirip oynamıştım, kendimi çok özel hissetmiştim :)
Tabii cdrom.com zamanı artık istanbulda prizmanet vardı, evde amiga 500 ve 14400 modem ile grapefruit kullanarak irc, lynx ve aWeb ile web (ibrowse 020 ister), amftp ile ftp kullanıyordum, işte o seneler spectrum adventure'ları üzerine Mac ile birkaç ay mail alışverişi yapmıştık. Ama tie fighter'ı bir kere bünyeye aldınız mı yavaştan pc'ye seğirtmeye başlıyordu insan. 95 yılında windows95 cdsini (disketlerini?) bulabiliriz belki diye ankara sokaklarında birkaç arkadaşla bilgisayarcıdan bilgisayarcıya sürttüğümü hatırlıyorum. Sonrası zaten hep bayır aşağı. Win98'ten sonra spectrum'a 2006'ya kadar ara verdim (konuyu spectrum'a bağladım sonunda).
Neyse kendimi hasenatbot gibi hissettim. Derslerimi çalışmak yerine sonsuz mud oynadığım için hiç pişman değilim :) Hatta ne akıllıymışım ulan!
-"Ne güzel günlerdi onlar, ah"
@wizofwor
memrah ile benim yumuşak noktamızın cücüğüne basmışsın dostum :)