Ref'in dediği gibi, Sevan Nişanyan'ın aldığı son cezanın (ve onu cezalandıranların) savunulacak hiçbir tarafı yok. Akla ziyan yönetimler zaman zaman idealist fikir insanlarının kahramanlaşmasına sebebiyet verebilirler. Ancak bu her idealisti beğenmemiz gerektiği anlamına gelmez. Bunun için "yüzeysel, palavra ve önyargılı" bilgi sahibi olmaya gerek de yok. Böyle bir insan olmadığımı savunmak zorunda da değilim.
Asıl mesele şu ki, bir röportaj yapmak (en azından benim için) ciddi bir ön araştırma yapmayı gerektiriyor. Dergileri, kitapları, interneti tarıyorum, röportaj yapacağım kişiyle ilgili ayrıntılı bilgi toparlamaya çalışıyorum. Bu kişi bir süreliğine hayatımı ve aklımı işgal ediyor. İşyerinde, otobüste, kursta yapacağım işi tasarlıyorum, aklıma gelenleri (olur olmaz yerlerde) not ediyorum, bunları sıraya diziyorum, röportajı renklendirmek için sayfaya ekleyeceğim görsellerin veya diğer şeylerin ne olacağına kafa yoruyorum. Yaptığım işin son haline bu çabamı ne derecede yansıtabiliyorum bilemiyorum ama bir süre boyunca "röportajımla yaşıyorum." İşte Sevan Nişanyan konusunda bu yüzden çok istekli değilim. Çünkü Nişanyan kafamda haftalarca yer etmesi için can attığım biri değil. Ondan edineceğim bilgilerin değersiz olduğunu asla savunmuyorum, ama ona harcayacağım zamanı pekâlâ daha çok keyif alacağım başkalarına harcayabilirim diye düşünüyorum. Öte yandan sabit fikirli biri de değilim. Yani eğer Alco yeterince baskı yaparsa günün birinde bir bakmışsınız ki...