Bu slideshow vesilesi ile beraberinde andığın Blade Runner ve Electric Dreams'i de görünce, bende hemen Max Headroom tetiklendi.
Biliyorsun Max Headroom’u çok sevdiğimi, hemen açtın kartları masaya!
Bu oyunun Spectrum versiyonuna bayılırım. Amstrad ve C64 portunun aksine iç mekanlarda hiç renk yoktur ve oyun oynanırken müzik çalmaz. İlk başta "eksiklik" gibi dursa da, aslında bu "sadelik" zamana karşı oynanan oyuna daha iyi odaklanmanı sağlar. Başarıyla bitirmen durumunda kasetin arka yüzünden yüklenen Max animasyonu ve efsane speech de gerçek bir bonustur.
bkz:
https://youtu.be/Ga7abSD7XxQ?t=1474Sanki bir bütünün parçaları gibi.
Harika tespit! Zaten bütün olay, "insan-makine iletişimi" ve beraberinde gelen sorunlar…
18. yüzyılda başlayan Endüstri Devrimi ile mavi yaka iş gücünü ele geçiren makineleşme, nasıl Lang’in
Metropolis’inden Chaplin’in
Modern Zamanlar’ına uzanan bir çizgide ele alındıysa, bir sonraki aşama olan yapay zekanın beyaz yaka iş gücünü ve sosyal hayatımızı ele geçirmesi de haliyle edebiyat ve sinemaya esin kaynağı olmuş. 80’lerde ortaya çıkan "ev bilgisayarı" kavramı sebebiyle gittikçe sanallaşan sosyal hayat, bilgisayar ile arkadaş olma, konuşma, dertleşme ve hatta aşık olma isteği gibi temalar, Sir Ridley Scott’un
Blade Runner’ında ve onun eski kameramanı Steve Barron’un
Electric Dreams’inde çok net görülür. Bu filmlerdeki insan-makine ilişkisi tek taraflıdır. İlk insan için ateş, balta, sopa ne ise, 80'li yıllardaki bilgisayar da öyle bir "araç"tır. Sorgulamadan hizmet etmesi beklenir.
Madalyonun bir de öteki yüzü vardır elbet. İnsanoğlunun "makine ile iletişim kurma" sevdası, büyük bir gerçeği günışığına çıkarır. Bilgisayarın kontrolden çıkıp şeytani yönünü gösterdiği Kubrick’in
2001: A Space Odyssey’sindeki kraldan fazla kralcı HAL, Crichton'ın
Westworld’ündeki hayatta kalmak için amacından sapan eğlence robotları, John Badham’ın
WarGames’indeki kontrol manyağı savaş savunma sistemi,
Tron’daki aç gözlü Master Control Program (MCP), James Cameron’ın
The Terminator’ındaki sibernetik tetikçi T-800 ve nihayet günümüzde Sir Ridley'nin
Alien: Covenant’ındaki bilim-akıl-bilgelik dengesini kurmakta bocalayan insansı David örneklerinde beyaz perdeye yansıtıldığı üzere, aslında yapay zeka -tıpkı yaratıcısı gibi- 7 ölümcül günaha sahiptir. Onu bu hale getiren, tasarımını yapan kapitalizm abidesi süper güçlü şirketlerdir. Tron’daki
ENCOM, The Terminator’daki
Skynet ve Blade Runner’daki
Tyrell Corporation, bu şirketlerin asıl niyetlerini perdelemek amacıyla teknolojiyi nasıl paravan olarak kullandıklarına güzel örneklerdir... Bu satırları kaleme almamdan 12 saat önce Apple’ın 114 milyar transistörlü süper işlemci M1 Ultra’yı duyurmuş olması da ayrı bir ironi!
Velhasıl, "Kümülatif Haberler" başlığı için fazlasıyla derin bir konu bu. En iyisi, uzmanlık alanı sinema olan
@Ref hocamızı kızdırmadan konuyu kapatayım. Bütün bu anlattıklarımı sadece 5 kelime kullanarak bilgece özetlediğin
"sanki bir bütünün parçaları gibi" tespitin için tekrar teşekkür ederim, Alcofribas. Derin adamsınız, vesselam.