Panasonic TV(TX-29AS10C) CRT TV isteyen var mı?

[Alco]

Adı: Panasonic TV(TX-29AS10C)

İkametgah: İstanbul/Kadıköy/Koşuyolu

Tevellüt: 2003 olması lazım

Kilo: Gavur ölüsü deyimini sonuna kadar hakeder

Nakliye: Taşımaya iki kişi ve bir araba lazım

Durum: Boynunu bükmüş yeni evini bekliyor. Son 3 bilemedin 4 gün. Hatta artık çok geç kalmış bile olabiliriz

Ücret/Fiyat/Bedel: BİLÂ-BEDEL

Kumanda: Mevcut

Müracaat: Bizzat bana

Diğer:

http://www.manualslib.com/manual/650536/Panasonic-Tx-29as10f.html#product-TX-29AS10C

http://www.manualslib.com/manual/699886/Panasonic-Tx-29as10c.html

[witchdoktor]

Ücret/Fiyat/Bedel: BİLÂ-BEDEL

Bence zahmet edip de gelen adama bir şeyler ikram etmen lazım

Benim elimden çıkarınca ferahladığım Sony KV-29FX20, 50kg civarında idi.

[Alco]

Bence zahmet edip de gelen adama bir şeyler ikram etmen lazım

Benim elimden çıkarınca ferahladığım Sony KV-29FX20, 50kg civarında idi.

Hışşşşttttt.... Çaktırma! Bu da 46kilo imiş...

Bunlar CRT döneminin baba cihazları. Envai çeşit giriş de var üzerinde. Arasan bulmak zor. İşine yarayacak birine gitsin diyorum. Yoksa kapıdan hergün eskici geçiyor

Hatta sabah valide aradı ve "arkadaşlarına söyledin mi alıyorlar mı TV'yi yoksa ben icabına bakayım mı" diye sordu. Haftasonuna kadar müsade istedim ama yine de güven olmaz. Her an CRT cennetine bileti kesilebilir.

Aslında üşenmesem Karaköy'e götüreceğim, ama hem arabayla geçmek hem de onu "yükle/boşalt" büyüyor gözümde. Ne bileyim, Yavuz belki bir sonraki RAAT esnasında arcade kabine çevirir onu, içine de 160 in 1 kartuş atarız. Güzel olurdu ama taşıyamam valla

[witchdoktor]

Hatta sabah valide aradı ve "arkadaşlarına söyledin mi alıyorlar mı TV'yi yoksa ben icabına bakayım mı" diye sordu. Haftasonuna kadar müsade istedim ama yine de güven olmaz. Her an CRT cennetine bileti kesilebilir.

Aslında üşenmesem Karaköy'e götüreceğim, ama hem arabayla geçmek hem de onu "yükle/boşalt" büyüyor gözümde. Ne bileyim, Yavuz belki bir sonraki RAAT esnasında arcade kabine çevirir onu, içine de 160 in 1 kartuş atarız. Güzel olurdu ama taşıyamam valla

Karaköy için harika olurdu. Bence oraya vakfet derim (ya da 'layloncu'ya verip leğen falan al karşılığında ).

[Alco]

(ya da 'layloncu'ya verip leğen falan al karşılığında ).

Bak şimdi 'layloncu' dedin ve beni anılara yolladın... Laylonnnciiiiyyyyaaaaaa... Barter'ın atası yahu!

Dondurmacı Recep Amca geldi aklıma... İkindi ezanı vaktı caminin önüne gelir parkeder, yarı bisiklet yarı dondurmacı tenteli arabasını... O namazdayken kimse arabaya dokunmaz... Çocuklar bisiklet üstünde döner dururlar arabanın etrafında... Benim de altımda Pinokyo... Sonra namaz çıkışı hep beraber siparişler verilir...

Sonra mısırcı vardı... Birkaç tane vardı ama bir tanesi çok değişik bir melodi ile söylerdi... Kaynıyoooo çocuklaaaarrr... Kaynıyoooo... Akşam oldu kaynıyoooooo... Kaynıyoo çocuklar kaynıyyoooooo....

Ha bir de enteresan bir simitçimiz vardı... Yıllarca adamın "fasülyeeeeeeaaaahcccciiiiyyyaaaa" dediğini sandık ama meğerse adam "tazeeeeaaahhhh siiiimmmmmiiiiiittttttt" diyormuş... Hala da; o tonlama, vurgu ve şiveyi çözebilmiş değilim.

[witchdoktor]

Hayat tekdüze hale geliyor, bahsettiklerin bu şehrin renkleri idi...

Macuncular, muhallebiciler, şambaba tatlıcılar, hıyarcılar, kavun-karpuzcular, turşucular, elma tatlıcılar, bozacılar, sahlepçiler, pamuk şekerciler, poğaçacılar, mısırcılar... Hepsi modifiye edilmiş nağmelerle çığırtırlardı sattıkları ürünü, birçoğunu ilk defa duyan ne dediğini anlayamazdı...

Geçenlerde hayvanat bahçesinde bizim oğlanın en sevdiği hayvanlardan birinin ayı olduğunu öğrendiğimde, çocukluğumda mahalleye neredeyse her hafta ayı oynatıcıların geldiğini anlattım, oha felan oldu çocuk...

[Alco]

Geçenlerde hayvanat bahçesinde bizim oğlanın en sevdiği hayvanlardan birinin ayı olduğunu öğrendiğimde, çocukluğumda mahalleye neredeyse her hafta ayı oynatıcıların geldiğini anlattım, oha felan oldu çocuk...

Ayı oynatıcı başlıbaşına travmatik bir durum zaten... Bir de seyyar salıncakçılar vardır...

Fakat burada daha büyük bir sorun var: Mahalle mi kaldı birader??? derler adama Belki de en acısı bu.

[AmonR]

Aslında üşenmesem Karaköy'e götüreceğim, ama hem arabayla geçmek hem de onu "yükle/boşalt" büyüyor gözümde.

Umarım "üşenmekten" vazgeçip TV'yi Karaköy'e götürürsün. Yoksa gerçekten yazık olacak güzelim CRT'ye.

Bende olmasa, ne yapıp edip alırdım doğrusu.
Bizdeki emektar Sony Trinitron CRT TV (witchdoktor'un bahsettiği model veya benzeri) arızalandığında, bunu bahane edip bir LCD TV aldık.
Ama (witchdoktor'un aksine)  arızalı CRT'yi elden çıkartmak yerine tamir ettirip arka odaya koydum.  Pişman değilim.

[Alco]

Umarım "üşenmekten" vazgeçip TV'yi Karaköy'e götürürsün. Yoksa gerçekten yazık olacak güzelim CRT'ye.

Aslında bu TV'den benim evimde de var bir tane. Konuda bahsettiğim validelerin evinde. Aynı evde, bir tane de kallavi bir Sony CRT var. Babaannemde ve ninemde de 3'er tane Vestel mevcut farklı boylarda. Eh onlar da stokda beklediği için biraz rahat davranıyorum. Aslında Vestellere göre bu kadar ağır olmasa bunu Vestellerden biri ile değiştirmek de geldi aklıma Ama çok ağır be kardeşim...

Bende olmasa, ne yapıp edip alırdım doğrusu.
Bizdeki emektar Sony Trinitron CRT TV (witchdoktor'un bahsettiği model veya benzeri) arızalandığında, bunu bahane edip bir LCD TV aldık.

Valla bizde LCD TV yok. Hanıma diyorum "bu fiyatlara almayanı dövüyorlar alalım bir tane" diye. Bana "yok ne gerek var TVmi seyrediyoruz, hem sen bu Panasonic'i atmazsın şimdi, üstüste mi koyacağız" diyor. Hakikaten haberler dahil TV seyreden de yok. Ancak seçim gecesi falan olursa ya da ne biliim can sıkıntısı ile keyfe keder zaplamaca ya da birara Discovery sülasine dadanmıştık. Normalde sadece dizi ve film seyrediyoruz ve o iş için de çoğunlukla Dell XPS L502X yetiyor. Sonuçta o da Full HD

Bir tek, Kerem çizgi film seyrediyor. Onun kullandığı ekranlarda da bu ara Rafadan Tayfa burn-in sorunu var. Kapatsan da Hayri'yi görebiliyorsun mesela... Kulaklarında da uyurken bile melodisi... Fakat güzel bir çizgifilm. Hatta yerlilerin içinde en güzeli diyebilirim. Herkesin bayıldığı Pepe'yi Kerem de ben de hiç sevmeyiz. Ama esinlenildiği iddia edilen ve sanırım davalık oldukları İspanyol Pocoyo güzeldir mesela. Neyse RT'nin içindeki olaylar biraz da bizim çocukluğumuzdaki mahalle kültüründe geçiyor. Çaktırmadan ben de bakıyorum bazen

http://www.youtube.com/channel/UCNejE03PzpBBfX9NNEVRLCQ

http://www.youtube.com/watch?v=Iuvi8eTZw24

[AmonR]

"... hem sen bu Panasonic'i atmazsın şimdi, üstüste mi koyacağız" diyor.

İnsanın "malının huyunu" bilmesi gibisi yok di mi ... 

Bir tek, Kerem çizgi film seyrediyor.

Evde iki adet "büyük" TV olmasının bir faydası da bu işte. Daha önce bizimkiler de hep salonda oturup kendi kanallarını izliyorlardı, biz hiçbirşey izleyemiyorduk. Şimdi "gidin arka odada izleyin" diyebiliyoruz. 

[witchdoktor]

Evde 2+1 TV olsa da ben yine hiçbir şey izleyemiyorum. TV'lerden birinde çocukların sevdiği filmler, diğerinde de annemin takip ettiği yerli diziler seyrediliyor. Bir yanda, O Hayat, Benim, Paramparça, Kaderimin Yazıldığı Gün, Yılanların Öcü vb, diğer tarafta da Transformers, Karayip Korsanları, bilumum Pixar&Disney filmleri, Regular Show, Adventure Time vb seyretmekten içim dışıma çıktı. Neyse çocuklar en azından Fast & Furious, Star Wars vb seyreder hale geldiler de 'loop' biraz daha kabul edilebilir bir hale geldi. Bu arada yerli diziler de fena değilmiş yaw

[Alco]

"... hem sen bu Panasonic'i atmazsın şimdi, üstüste mi koyacağız" diyor.

İnsanın "malının huyunu" bilmesi gibisi yok di mi ... 

Bu kadar seneden sonra öyle oluyor vallahi...

Evde 2+1 TV olsa da ben yine hiçbir şey izleyemiyorum. TV'lerden birinde çocukların sevdiği filmler, diğerinde de annemin takip ettiği yerli diziler seyrediliyor. Bir yanda, O Hayat, Benim, Paramparça, Kaderimin Yazıldığı Gün, Yılanların Öcü vb, diğer tarafta da Transformers, Karayip Korsanları, bilumum Pixar&Disney filmleri, Regular Show, Adventure Time vb seyretmekten içim dışıma çıktı. Neyse çocuklar en azından Fast & Furious, Star Wars vb seyreder hale geldiler de 'loop' biraz daha kabul edilebilir bir hale geldi.

Anlaşılan o ki; sen pasif seyirciliğe maruz kalıyorsun. İsviçreli bilimadamlarının araştırmalarına göre; bu da en az 'doğrudan seyirci olmak' kadar tehlikeli bir durum.

Bu arada yerli diziler de fena değilmiş yaw

Bak bu da Stockholm sendromu emaresi

[witchdoktor]

Anlaşılan o ki; sen pasif seyirciliğe maruz kalıyorsun. İsviçreli bilimadamlarının araştırmalarına göre; bu da en az 'doğrudan seyirci olmak' kadar tehlikeli bir durum.

Sokakta yürümenin bile mortalitesinin olduğu bir ülkede varsın beynim biraz süngerleşsin, fazla şikayetçi değilim yani

Yerli dizilerin bir başka olumlu yönü de, seyrederken internet ile ilgili her türlü aktiviteyi gerçekleştirebilmeniz için bir fırsat sunması

[Alco]

Sokakta yürümenin bile mortalitesinin olduğu bir ülkede varsın beynim biraz süngerleşsin, fazla şikayetçi değilim yani

5-6 sene kadar önce Harbiye'de çok ünlü bir doktora gitmiştik. Biz otururken gençten temiz pak giyimli bir çocuk elinde barokvari tarzda bir taş parçasıyla içeri girdi ve sekretere "bu binanın sahibi kim" gibisinden birşeyler sordu. Biz de mimar falan sandık çocuğu. Meğer çocuk yolda yürürken binadan kopan tuğla gibi bir parça hemen yanına düşmüş. O da binaya girip "böyle böyle oldu tedbirini alın" demek için birilerini arıyormuş. Kapı sürekli açık olduğu için de buraya dalmış Hatırlarsan Taksim'de de bir kızın başına cam inmişti. Yani dediğin gibi mortalitesiz geçen günü kar sayıyoruz bu memlekette.

Yerli dizilerin bir başka olumlu yönü de, seyrederken internet ile ilgili her türlü aktiviteyi gerçekleştirebilmeniz için bir fırsat sunması

Bizim için değilse bile, genel olarak ilgi çekmesinin bir sebebi de, olaylar o kadar aheste ilerliyor ki "bölüm kaçırmak" gibi bir sorun yok. Zaten flashback'in de dibine vuruyorlar. Aslında dizinin ilk bölümü ile son bölümünü seyretmek "ben bu diziyi takip ediyorum, biliyorum" demek için yeterli olabilir

[memrah]

Sonra mısırcı vardı... Birkaç tane vardı ama bir tanesi çok değişik bir melodi ile söylerdi... Kaynıyoooo çocuklaaaarrr... Kaynıyoooo... Akşam oldu kaynıyoooooo... Kaynıyoo çocuklar kaynıyyoooooo....

Ha bir de enteresan bir simitçimiz vardı... Yıllarca adamın "fasülyeeeeeeaaaahcccciiiiyyyaaaa" dediğini sandık ama meğerse adam "tazeeeeaaahhhh siiiimmmmmiiiiiittttttt" diyormuş... Hala da; o tonlama, vurgu ve şiveyi çözebilmiş değilim.

Burasi retro bilgisayar forumudur, bu baslik da CRT TV basligidir diye kendimi zor tutuyorum, cok uzun yillar boyunca sokagimizdan gecen yogurtcumuzun son gecislerinden birinde kaydettigim "ııyouutttççuuiiiiiiiiiiiiiiiii" diye bagirmasinin MP3'unu paylasmamak icin


29" CRT TV degil de, 21" Trinitron CRT VGA monitor deseydin, ne yapar eder bir yolunu bulur alirdim senden