archive.org'a girersen çıkamazsın. Rüya gibi bir yer. Fakat bu arşiv olayı kültürle doğrudan alakalı bir olay. Geçmişten gelen bir altyapı ve vizyon istiyor sonuçta. Misal; soysop merak edenler için genealogy yazmak yeterli. Bu konuda sitelerden kitaplara hatta düzenli yayınlanan dergilere kadar pek çok kaynak mevcut. Maalesef ingilizce ve bir miktar da fransızca. Eminim başka dillerde de vardır. Türkçe'de ise durum malum.
Neyse; size şimdi de arşiv çalışmaları ile ilgili bir anımı anlatayım. Sene 99 veya o civalarda birşey. Çok sevdiğim ama çok erken yaşta kaybettiğimiz Yücel hocamın evindeyiz. Hatta witchdoktor da cismen değilse bile ismen tanır bu hocamızı. Tam kalkmak üzereyim. Hoca bana "yaw otur yaw, bak birazdan bay Packard arayacak, hani HP var ya onun sahibi, yeni bir çalışmaya başlayacağız da onu konuşacağız" dedi. Önce latife yapıyor, takılıyor zannettim. Sonra baktım ciddi. Ben de içimden "hadi leyn, her gördüğün Packard HP mi olur yaw, adamın ne işi var sizin uzmanlık alanınızdaki işlerle" dedim.
Oturmaya devam ettim. Hatta yanlış hatırlamıyorsam ortamda
Mustafa Kaçalin,
Filiz Çağman,
Nurhan Atasoy,
Cemal Kafadar gibi isimler de vardı. Çok sene geçtiği için tam emin değilim. Ama bu isimler hocanın evine giden gelen insanlardı.
Neyse; bir süre sonra telefon çaldı. Sesi hoparlöre verdiler. Başladılar muhabbete. Elbette ingilizce olarak. Sonuç olarak olay gerçekten bildiğimiz bilgisayar firması HP bağlamında dönüyormuş. Mr. Packard'ın başında olduğu vakıf "
Osmanlı Mahkeme kayıtlarının yani şeriyye sicilleri'nin ortaya çıkarılıp kitaplaştırılması" için bir çalışmaya sponsor olmuş. Adamın özel ilgi alanıymış bu. Nereden nereye işte.
Hatta bir dip not daha geçeyim. Evliya Çelebi alanında dünyanın sayılı uzmanlarından biri
Robert Dankoff'dur.
Dur yahu, madem konuyu saptırdık, çok alakalı değil ama bu ecnebilerle alakalı olarak düştüğüm komik bir durumu yine de anlatayım. Sene 97-98 falandı sanırım. Tünel'de Ottomania kitapevindeyim. Sahibi Muhittin Bey'in MAC ve PC lerden oluşan bir sistemi vardı. Ben de sıkıntı olunca bilgisayar ve yazılım konusunda yardımcı oluyordum. Birgün bir makinanın başında çalışıyorum ve bir yandan Muhittin Bey ile muhabbet ediyoruz. O sırada birisi girdi içeri. Başladılar Muhittin Bey ile sohbete. Ordan giriyorlar buradan çıkıyorlar, konuk kişi; yok en iyi kuzu eti nerede yenirden tut da Anadolu'da halk üşümemek için ayağına ne giyer gibi oldukça yöresel ve derin bilgilere dalıyor, arada da argonun dibine vuruyor. Neyse; sonra adam tuttu bahsettikleri konuyla ilgili olarak bir kitap aldı ve okumaya başladı. Kitap ingilizce ve adam baya baya native bir tonda bahsettiği yeri okudu. Dedim yuh, hemen sordum:"İngilizceyi nerede öğrendiniz, aksanınız mükemmel". Adamın yanıtı şöyle oldu:
- Ben Amerikalıyım!
Meğer bu adam da senelerdir adını duyduğum ama o güne dek tanışmak fırsatı bulamadığım
Heath Lowry imiş.
http://www.youtube.com/watch?v=JcrzX613egI&feature=youtu.behttp://www.youtube.com/watch?v=e6EKXXHx3tg&list=PL97D428BFE2E3E18D