Fanzini tam olarak henüz okuyabildim. Ve 2000 sonrasında çıkmış en güzel fanzin [üçleme olarak] olduğunu söylemek yanlış olmaz sanırım.
Fanzin, tasarım olarak Deniz’in belirttiği gibi tam manasıyla sayı 0 ve 1’in karışımı olmuş. Özellikle sayı 1’in tasarımı harikaydı [Ref, 2 sayı arasında tasarımı çok geliştirmiş cidden, ben dergi hazırlasam hayalimdeki tasarım bunun gibi bir şey olurdu]. Bu sayıda da Deniz aynı şekilde devam ettirmiş [hatta sayı 1’de biraz okuma zorluğu oluşturan çift renkli metinlerin olmaması daha iyi olmuş]. Çok temiz ve hoş bir tasarım var. Ayrıca vinyet ve illüstrasyon gibi el çizimi işler de bir dergiye kendine özgü bir kişilik katıyor. Bu arada Retrojen'in 600 dpi baskı aldığını öğrendiğimde ne kadar şaşırdığımı da hatırlıyorum [bildiğim kadarıyla dergiler genelde 300 dpi oluyor], o da Retrojen farkı.
İçerik ise yine tasarım gibi harika, her yazı defalarca okunabilecek kalitede. Yazılara kısaca bakarsak:
Bunları Biliyor muydunuz? > Alcofribas, yine bilindik görünen ama kimsenin bilmediği bilgileri bulmuş. Worms ile ilgili birçok makale okumuşumdur, ancak yarışma konusunu hiç duymamıştım. Altmışdört dergisini de ilk kez gördüm.
Yaşamın Özü > Yorum Yok!
Kan mı Kablo mu? > Yazının başlangıcı nedense bana, Star Trek TNG 2. sezon bölümü 'The Measure of a Man’i anımsattı; Data’nın, hakları olan bir varlık mı yoksa makine mi olduğunun tartışıldığı bölüm. Amiga sevgimi depreştiren güzel bir yazı bu. Custom Çipler turneye çıksa da izlesek
Retroportaj: doMİNO > 7DX’ten 7. Underworld’e kadar her yerde röportaj yapabilme yeteneğine sahip Deniz’den, tadı damağımızda kalan kısa bir söyleşi olmuş. Artık daha uzunlarını
sadecebirmuze.com’da görürüz. Bu arada şu ss’ı hep kullanmak istemişimdir
Bitlerin Muhasebesi > Nightlord, her zaman çok önem verdiği kod optimizasyonu ile ilgili bir hikaye ve tespitlerle yazıya başlamış. Ben coder değilim ama Nightlord’un bu konudaki inanılmaz tecrübesi yazdığı her cümleden belli oluyor. Bu sektörde olan insanların bu yazıyı ve Nightlord’un youtube kanalı başta olmak üzere diğer paylaşımlarını çok sıkı takip etmesi gerek. Yazının grafik ile ilgili kısımlarını ise büyük zevkle okudum.
MSX Yaşamayı Hak Etmedi mi? > Retrojen 2018 Bakımı Oyunu’nun, arkadan saldıran gıcık düşmanlarından MSX’ler hakkında istemediğimiz kadar bilgiye sahip güzel yazı! Kısa ömürlü olmasının nedeni; farklı üreticilerin birbirinden tamamen farklı tasarımda ürünler çıkarması bence. 8 bit’e belli bir standart getirmek isterken kendisinin bir standardı olamamış. Bu arada MSX’in açılımı ‘Machine Source X’tir [Gerçeği kimse bilmediğine göre, kimse bunun yanlış olduğunu iddia edemez!
].
SAM Coupé > Öncelikle, hayatımda bu kadar uzun olup da bu kadar rahat okunabilen dergi yazısı nadir görmüşümdür. Büyük zevkle okudum ve Memrah’ın yaşadıklarını bire bir yaşamış kadar oldum. Yazı boyunca, aileme sırasıyla C64, A500 ve A1200 aldırma serüvenlerim güzümün önünden geçti [film şeridi falan değil, gayet 50 fps geçti, o kadar güzel yazı =)].
Sinclair Araştırma Ülkesi > Ref’dan elbette klasik bir ZX Spectrum odaklı yazı [bayrağı da göndere çekmiş zaten
]. Bu yazıdaki vatandaşlığı paylaşmak isterdim, ancak belirttiğim gibi yalnızca C64 ve Amiga kullanmış biriyim, ve ilginç şekilde arkadaşlarımda ve hatta gittiğim bilgisayarcılarda bile hiç ZX Spectrum görmedim, o kauçuk tuşlara hiç dokun(a)madım. 38 yaşından sonra ne kadar başlanabilir bilemeyeceğim ama evde ZX Spectrum yapabilmek garipmiş, bir araştıralım bakalım…
Retro Cyberpunk Oyunları > Keşke Retrojen’in her sayısında bunun gibi bir seri olsaymış. Listedekilerden yalnızca Neuromancer’ı Amiga’da oynamıştım, diğerlerinin ismini bile hatırlamıyorum, inceleyecek yeni oyunlarım oldu [Interphase’i özellikle merak ettim]. Yazının girişi çok iyi bu arada.
Wooow! What a Fantastic Shave!.. > Çok ilginç bir yazı; tam konuya ısınmaya başlamışken, Alco’nun bir anda 1983 yılında gerçekleşen olaylardan kesitler vermeye başlaması ile kendimize geliyor ve sonra yine geri dönüyoruz, ve böyle devam ediyor… Sonra da her zamanki gibi belgeler ortaya çıkıyor… Merakla okunan yazılardan.
Türk Bilgisayar Fanzinleri > Fanzinde büyük zevkle [hatta birden fazla kez] okuduğum yazılardan biri de bu oldu. Deniz, yine ismini bile duymadığım fanzinleri ortaya çıkarmış, beni de merakta bırakmış. Umarım bir gün o dergilere kavuşabilirim ve ileride bu listeye eklenebilecek kalitede yeni fanzinler de ortaya çıkar [özellikle Amiga Dünyası yada MegAmiga tarzında, yarısı oyun, diğer yarısı da teknik ağırlıklı ama PC’ler için bir dergi neden çıkmıyor anlamıyorum, çok güzel bir format o]. Bu arada, MegAmiga konusu enteresan cidden, en çok merak ettiğim; MAC ve Zebani arasında ne olmuş ki MAC, birden bire ayrılmış ve de sonra GameShow’da, Macbeth’te MegAmiga için “herkes hata yapar” gibi olumsuz yazmış? Bu giz ancak, Deniz’in eninde sonunda yapacağı MAC röportajında açıklığa kavuşacak sanırım.
Benim 7DX’im > Bu fanzinde yine en başından beri olması gereken, en güzel bölümlerden biri. Yorumlarını yazan her yazar kendi tarafından ve farklı bir pencereden anlatmış, her biri ayrı güzel. Kendi adıma, dünyada en uzun süre düzenlenmiş demo partilerden biri olan bu partiden, ilk olarak 2005 yada 2006 yıllarında haberim olmuştu. Ama o yıl ve sonraki yıllarda, ‘coder yada üretken bir scener değilim, yarışmalara katılmayacağım, e kimseyi de tanımıyorum, oraya gidip ne yapacağım?’ şeklinde düşünerek gitmemiştim. Taa ki son parti 7DX 2015’e katılıp, daha önce gitmemekle ne kadar büyük bir hata yaptığımı anlayana kadar. Bu arada zor ama, ileride yeni bir parti düzenlenme ihtimali olursa, mekan olarak ne yapılıp edilip yine Boğaziçi Üni. kuzey kampüs seçilmeli. Böyle bir organizasyon için bu kadar uygun başka bir mekan olamaz sanırım, İ.Ü. Avcılar kampüsünde öğrenciyken bile oradaki kadar rahat olduğumu hatırlamıyorum.
Nikola Tesla, Sen Ergen misin? > Muder’den bu yazının başlığını, fanzin çıkmadan 2 yıl kadar önce öğrenmiştim. Ve yazının içeriği hakkında tahmin yürütmeye başlamıştım; Muder de bir mucit olduğundan, Nikola Tesla’nın sadece patentli icatlarının sayısı 700’ün üzerinde olduğu için kendisine icat bırakmamış olmasıyla ilgili bir yazı olabileceği, yada Nikola Tesla’nın kendisini destekleyen şirket kalmayınca, araştırmalarına devam edebilmek için dark side’a geçmesiyle ilgilidir herhalde gibi… Ama elbette bir Muder klasiği olarak tahmin etmek imkansızdı. Muder’in yazım tarzı o kadar ilginç ki; yazı boyunca birbiri ile ilgisiz [gibi görünen] sayısız konuya değiniyor, ama bütün bunlar neye bağlanacak derken yazının sonunda, okuyanın kafasında anlatmak istediği duygu oluşmuş oluyor. Bu ülkeden çıkmış en kendine özgü yazarlardan biri kesinlikle, aklıma gelmişken Hancı'yı tekrar bir okuyayım...
An English Snap > Heh heh, hoş bir sayfa. Şu yazar, şu başlıklı yazısında şundan bahsetti diye ağza bir parmak bal çalıyor, ama ilgili yazıyı okuyayım derse aboow. Bu sayıda promosyon olarak universal translator verilse iyi olurmuş
Sayı 2 ve genel Retrojen üçlemesi için Ref ve Deniz başta olmak üzere herkese teşekkürler. Umarım ileride yeni bir fanzin fikri olur. O yüzden ‘şimdilik’ her şeyin bir sonu vardır diyelim: