Gönderen Konu: Favorim Amstrad Oyunu: Mission Genocide (matahari)  (Okunma sayısı 24220 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı matahari

  • RAAT
  • Retro Meraklısı
  • *
  • İleti: 209
    • The Blog of Mert Börü
Retrospektif: Mission Genocide

Oldum olası pek severim Aralık ayını. Yılbaşı hazırlıklarına çok önceden başlar, o sene satın aldığım tüm oyunları Aralık ayı içerisinde tekrar gözden geçiririm. Bir bakıma o yılın retrospektifini yaparım. Tıpkı 1987 Aralık ayında olduğu üzere…

Ancak, o sene bir istisna oldu! 1987’nin bitişine günler kala yeni yıl hediyem geldi: Mission Genocide. Karaköy İskelesi’ndeki gazeteciden satın aldığım Amstrad Computer User dergisi Temmuz sayısının kapağındaki "the smoothest shoot-em-up ever" ibaresini okuduğum günden beri, "Spindizzy’nin programcısı Paul Shirley’nin elinden çıktığına göre, elbet vardır bir hikmeti!" diyerek heyecanla bekliyordum bu oyunu. Firebird tarafından 1.99 GBP fiyatla satışa sunulan, "budget price" kategorisine giren, cep yakmayan bir oyundu bu. Genelde bu tür oyunlar, 7-10 GBP fiyata satılan "full price" oyunların yanında ikinci sınıf olarak nitelenir, biraz küçümsenerek bakılırdı. Acaba bu da o vasat oyunlardan biri miydi? Amstrad Computer User dergisi, her zaman olduğu üzere biraz abartmış olabilir miydi?

"Denemeye değer!" diyerek, oyunu kasetten yüklemeye başladım. "Loading Screen" olarak bilinen yükleme ekranlarına karşı takıntı derecesinde özel ilgi ve bilgim olması sebebiyle, büyük bir heyecanla nefesimi tuttum… Birkaç dakika sonra karşıma çıkan mezar taşı kadar soğuk, estetikten yoksun, adeta 1984 yılından kalma naftalin kokulu bir Amsoft oyunu kalitesizliğindeki yükleme ekranını görünce, tam anlamıyla hayal kırıklığına uğradım. İçimden, "Zaten 2 poundluk oyun bu kadar olur!" dedim.

 


Sabırla oyunun yüklenmesini bekledim. "Keşke daha hızlı yüklese de, kurtulsam şu berbat çizimden!" diye düşünürken, nihayet çilem doldu. Adeta görme engelliler için hazırlanmış olan ana menü karşıma çıktı! Font ve renk seçimi yarama tuz döktü. Artık hiç şüphem yoktu; bu oyun, tıpkı fiyatı gibi "ucuz" bir oyundu.

 


İçimden lanet okuyarak, oyuna başlamak için ateş tuşuna bastım… O anda elektrik çarpmışa döndüm; 50Hz ekran tazeleme hızında adeta arcade edası ile yağ gibi akan bir shoot’em-up karşıma çıktı. Ağzım açık kaldı!

 
 


Bir an için, "Acaba Atari’de River Raid mi oynuyorum?" diye şüpheye düştüm, bocaladım. Kafamda dönüp duran "Z80’de bunu yapmak mümkün mü?", "Acaba CRTC’yi nasıl programladı?", "Her 20ms’de bir ekran kaydırırken, sprite basmak için gereken zamanı nereden buldu?" benzeri sorular sebebiyle oyunu oynamayı bıraktım. Yerimden kalkıp pencereye gittim, derin derin düşünmeye başladım. Tam anlamıyla teknik bir aydınlanmaydı bu… Sağolsun annem, tatlı bir tonla imdadıma yetişti; "Çok daldın evladım, şunu kırtla da zihnin açılsın" diyerek, her akşamüzeri olduğu üzere kakaolu bisküvi eşliğinde çayımı getirdi. Bir yandan mutlu-mesut bisküvimi çaya batırırken, öte yanda da kafamın içinde kuyruğunu kovalayan tilkileri dizginlemeye çalışıyordum. Artık elimde kadim dostum Alcofribas’ın başının etini yiyebileceğim yeni bir gündem maddesi vardı!

Hemen kolları sıvadım. Sanyo M7700K model teybime, dönemin nadide stereo kanallarından olan Polis Radyosu’ndan özenle kaydettiğim Jean-Michel Jarre’ın 1981 yılı konser albümü Les Concerts en Chine (The Concerts in China) kasedini koydum. Amstrad Computer User’daki makaleyi tekrar tekrar okudum… Metinde ilgimi çeken tek cümle şu oldu; "The graphics within Mission Genocide are stored compressed in four colors, and to generate them Paul uses his own sprite designer".

Bu cümlede iki sıradışılık vardı:

1.) Oyun Mode 0’da çalışıyor. Bu modda toplam 16 renk var. Acaba Paul Shirley neden sadece 4 renk kullanmış olabilir?

2.) Sözü edilen 4 rengin compress edilmesiyle kastedilen nedir?

Oyunu tekrar açtım. Bir yandan oyunu oynarken, bir yandan da ekrandaki renkleri saymaya başladım. Birkaç dakikalık gözlemin ardından, tüm sprite’ların toplam 4 renk, arka planın da "sprite’lardan farklı" toplam 4 renkten oluştuğunu idrak ettim. "Sanırım işin sırrı burada! Sprite ve background asla aynı rengi paylaşmıyor. Ayrıca, her iki taraf da 4 renkten fazlasını kullanmıyor" diyerek Amstrad’ımın arkasında takılı olan Romantic Robot Multiface 2’nin freeze tuşuna bastım. CRTC’nin aktif renk register’larına gidip tüm paleti önümdeki kağıda not ettim. Sonra oyunu kaldığı yerden devam ettirip, not ettiğim renkleri Amstrad User Manual’daki renk paleti ile karşılaştırdım. Mode 0’da aynı anda kullanılabilen 16 renkten sadece 8’i kullanılmıştı. Hangi renklerin kullanılmadığını da ayrıca not ettim. Artık elimde kullanılan ve kullanılmayan tüm renkler yazılı olarak mevcuttu.

Amstrad’a reset atıp, BASIC ile Mode 0’da çalışan minik bir routine yazdım. Önce kullanılan renkleri ekrana bastırmak için pixel encoder yazdım, ardından da kullanılmayan renkler için. Elbette basit bir iş değildi bu. Ne de olsa Amstrad’ın abuk mimarisi sebebiyle, Mode 0’da her 2 pixel 1 byte içine paketlenerek ekran hafızasına yazılıyordu. Maalesef bu pixellerin dizilişi de ardışık değildi.

bit 7: pixel 0 bit 0
bit 6: pixel 1 bit 0
bit 5: pixel 0 bit 2
bit 4: pixel 1 bit 2
bit 3: pixel 0 bit 1
bit 2: pixel 1 bit 1
bit 1: pixel 0 bit 3
bit 0: pixel 1 bit 3

Açıkcası, daha pixel encoder’ı yazarken ne olup bittiği kafamda oturmaya başlamıştı.

İlk renk (00) daima şeffaf olacak şekilde;

2 bit = tüm sprite’ların ortak kullandığı 4 renk
2 bit = background’ın kullandığı 4 renk

benzeri bir gruplama yapılmış olmalıydı.

Her pixel için 4 bit (16 renk) yerine sadece 2 bit (4 renk) kullanılıyordu. Demek ki diğer iki bit, sprite’ın arkaplandan temizlenmesi sırasında kullanılmak üzere saklanıyordu. Ekranda aynı anda toplam 8’den fazla renk olmaması, problemi çözmemi hızlandırmıştı. Artık emindim; bu oyun benim kodlamaya alışık olduğum

(sprite AND mask) OR background

yöntemini kullanmıyordu. Sadece bitleri açıp kapatarak sprite yazma/silme işlemlerini gerçekleştiriyordu. Örneğin, arkaplanın üzerine sprite yazabilmek için sprite’a ait bitleri açmak, sprite’ı silmek için de aynı bitleri kapatmak yetiyordu.

Yukarıdaki tabloya göre, t anındaki pixel 0 (byte içine encode edilen ilk pixel)

bit 7: pixel 0 bit 0
bit 5: pixel 0 bit 2
bit 3: pixel 0 bit 1
bit 1: pixel 0 bit 3

olduğuna göre, bu 4 bit aslında 2 + 2 şeklinde paketleniyordu.

bit 7: background bit 0
bit 5: sprite bit 0
bit 3: background bit 1
bit 1: sprite bit 1

Bu durumda,

HL’nin t anındaki sprite pixeli
DE’nin t anındaki background pixeli

temsil ettiğini varsayarsak, sprite basmak için

LD A, (DE)
OR (HL)
LD (DE),A

yeterli oluyordu. Aynı mantıkla,

HL’nin t anındaki orijinal background pixeli
DE’nin t anındaki sprite’lı background pixeli

temsil ettiğini varsayarsak, sprite silmek için

LD A, (DE)
AND (HL)
LD (DE),A

yapmamız yeterliydi. Böylece, arkaplanı sakla/tazele işlemine hiç gerek kalmıyordu. Evet, bu iş için toplam 8 renkten vazgeçmek gerekiyordu, ama elde edilen 50Hz performans için değerdi doğrusu.

Bu olaydan tam 5 sene sonra, Amiga için yazılmış 3 oyunu STe öncesi blittersız Atari ST modellerine port etmem gerekmişti. Zor bir projeydi bu, çünkü Amiga’nın blitter ile yapabildiklerini Atari ST üzerinde sadece M68000 kullanarak yapmak gerekiyordu. İşte tam bu noktada, yukarıda anlattığım teknikten ilham alarak Assembly ile blitter gibi çalışan bir modül yazmış, 3 oyunun port işlemlerinde Mission Genocide’dan öğrendiğim bit-switch tekniklerine benzer yöntemlerle projeleri tam zamanında teslim edebilmiştim. Sanırım oyun geliştirmenin en keyifli yanı, reverse engineering yaparak kırdığınız her oyundan yeni bir şey öğreniyor olmanız. Bu bağlamda, Mission Genocide’a ve programcısı Paul Shirley’e teşekkür borçlu olduğumu açıkça ifade edebilirim.

Teşekkür borçlu olan tek kişi ben değilim elbet. Mission Genocide’ın Z80 ve CRTC uyumu adına sergilediği müthiş performans, Amstrad için yeni bi dönemin habercisi olmuştu. 1987’den sonra piyasaya çıkan native (ZX Spectrum'dan port edilmemiş) Amstrad oyunları, CRTC’nin esnek kullanımı konusunda Paul Shirley’nin açtığı yoldan ilerledi. 2016 yılında preview’ı yayınlandığında çok ses getiren Batman Group oyunu Pinball Dreams bile, ekranı yukarı/aşağı kaydırmak için Mission Genocide’ın "rupture" tekniğini birebir kullanmıştı!

Tüm bunları neden mi anlattım? 8)

Eğer Amstrad üzerinde güzel oyunlar oynamak istiyorsanız, ZX Spectrum’dan port edilenleri değil, Amstrad’a özel kodlanan oyunları oynamanızı tavsiye ederim. Her birinin ilginç hikayesi var. Mission Genocide gibi içinde birden fazla "trick" içeren oyunlar ise en keyifli olanları. Umarım bir gün onları da kaleme alacak vaktim olur. O güne dek, ilk göz ağrım ZX Spectrum, emektar dostum Amiga, zeropage canavarı C64, vb. platformlar için Retrojen Forum üyelerinin kaleme alacağı oyun/demo tecrübelerini okuyacağımı umuyorum. Bu postun, o heyecanın kıvılcımı olmasını içtenlikle diliyorum.

Çevrimdışı Ref

  • Yönetici
  • Özgür Retrocu
  • *
  • İleti: 2881
  • Advanced User Simulator
    • ae unutmadan
Ynt: Favorim Amstrad Oyunu: Mission Genocide (matahari)
« Yanıtla #1 : 14 Mart 2022, 14:38:14 »
Bu oyunu daha önce konuştuğumuzu hatırlıyorum. CPC'deki hardware registerlerini abuse ettiğini sanıyordum, şimdi sen diyorsun ki sevgili matahari, eğer doğru anladıysam, bu sadece akıllıca tasarlanmış bir software looptan ibaret.

Doğrusu 4 renk ile çok güzel grafikler çizilebilirmiş, orda biraz yardım alsa bu oyun daha şahane görünürmüş. Üçgen bir gemi ile heba edilmiş bir teknik.

Paul Shirley bu oyundan sonra CPC dünyasını terk etmiş. "Tamam bunda yapılabilecek herşey bu kadar" gibi birşey mi bilemiyorum :D Aslında senin de yaptığın gibi AtariST ve ordan da mega drive'da işler yapmış.

Çevrimdışı matahari

  • RAAT
  • Retro Meraklısı
  • *
  • İleti: 209
    • The Blog of Mert Börü
Ynt: Favorim Amstrad Oyunu: Mission Genocide (matahari)
« Yanıtla #2 : 14 Mart 2022, 15:07:58 »
Bu oyunu daha önce konuştuğumuzu hatırlıyorum. CPC'deki hardware registerlerini abuse ettiğini sanıyordum, şimdi sen diyorsun ki sevgili matahari, eğer doğru anladıysam, bu sadece akıllıca tasarlanmış bir software looptan ibaret.

Her ikisi de, sevgili Ref. Yapılacak işleri farklı yerlere dağıtmış. "Rupture" yöntemiyle ekranı aşağı/yukarı kaydırmak için CRTC hardware registerları, hızlı soft-sprite basımı için (senin de belirttiğin üzere) akılcı Z80 teknikleri kullanmış. Tam arcade/console programming mantığı; toplam iş yükünü işlemci ve coprocessorlar (Z80 ve CRTC 6845) arasında paylaştırmış.

Üstteki anı/inceleme metninde olayın sadece Z80 kısmını anlattım, kullanılan CRTC tekniklerine değinmedim.

Doğrusu 4 renk ile çok güzel grafikler çizilebilirmiş, orda biraz yardım alsa bu oyun daha şahane görünürmüş. Üçgen bir gemi ile heba edilmiş bir teknik.

Kesinlikle çok haklısın! Sözünü ettiğim ACU makalesinde açıkça "He may write the best code possible but will not go over the top on a budget game", "... as it is, I think it's quite enough for 1.99 GBP" cümleleri kullanılmış. Asıl sorunun düşük kâr marjı sebebiyle sınırlı bütçe/zaman ayrılması olduğu çok belli.

Çevrimdışı doMiNO

  • RAAT
  • Retro Meraklısı
  • *
  • İleti: 206
Ynt: Favorim Amstrad Oyunu: Mission Genocide (matahari)
« Yanıtla #3 : 16 Mart 2022, 22:40:03 »
Retrospektif: Mission Genocide

Büyük bir zevkle okuduğumu ve dahaları olsa ne de güzel olur diye aklımdan geçtiğini belirtmeden edemeyeceğim. ;)

Çevrimdışı matahari

  • RAAT
  • Retro Meraklısı
  • *
  • İleti: 209
    • The Blog of Mert Börü
Ynt: Favorim Amstrad Oyunu: Mission Genocide (matahari)
« Yanıtla #4 : 18 Mart 2022, 12:59:47 »
Büyük bir zevkle okuduğumu ve dahaları olsa ne de güzel olur diye aklımdan geçtiğini belirtmeden edemeyeceğim. ;)

Sevgili @doMiNO,

Hem vakit ayırıp okumuşsun, hem de geribildirimde bulunma nezaketini göstermişsin. Çok teşekkür ederim.

Kuru kuruya oyun linki vermek istemedim. Kaynak kitap ve Internet erişiminin olmadığı 80'lerde bilgi edinmek için kıvrandığımız, binbir güçlükle ulaşabildiğimiz ithal dergilerin satır aralarında arkeolojik kazı yaptığımız günlerin hatırına, geçmişimde iz bırakan ve bana katkıda bulunan Mission Genocide için saygı duruşu niteliğinde bir anı kaleme almak istedim. Beğendiğine sevindim.

Sana katılıyorum, keşke dahaları olsa. Eminim buna benzer şeyleri sizler de yaşamışsınızdır. Heyecanla bekliyorum kaleme alacaklarınızı... ;)

Çevrimdışı hydrogen

  • RAAT
  • Retromanik
  • *
  • İleti: 19
Ynt: Favorim Amstrad Oyunu: Mission Genocide (matahari)
« Yanıtla #5 : 19 Mart 2022, 12:48:38 »
Başlık altındaki içerikler o kadar kaliteli ki, Amstrad emulatörü kurasım geldi.

Alco zaten açılışı önerilerle yapmış. Matahari de sadece bi oyun için, öyle keyifli içerik üretmiş ki, kakaolu bisküvi ve çay eşliğinde emulatöre şu oyunu ve Alço’nun listesindeki diğer ürünleri yükleyip inceleyesim geldi.

Sonrasında da Alco ve Matahari’yle buluşup, uzaktan çok az da olsa tanık olduğum 80’ler Amstrad camiasına dair hikayeler dinlemek :)

Planlarıma yazdım :)

Çevrimdışı matahari

  • RAAT
  • Retro Meraklısı
  • *
  • İleti: 209
    • The Blog of Mert Börü
Ynt: Favorim Amstrad Oyunu: Mission Genocide (matahari)
« Yanıtla #6 : 19 Mart 2022, 15:33:02 »
... Amstrad emulatörü kurasım geldi.

Zaten amaç bu! ::)

Sonrasında da Alco ve Matahari’yle buluşup, uzaktan çok az da olsa tanık olduğum 80’ler Amstrad camiasına dair hikayeler dinlemek :)

Kendi adıma konuşursam; bu kadar içten bir dileği geri çevirmem mümkün değil... Kucağımda 1982-88 arası satın alabildiğim ithal Sinclair/Amstrad dergileri ve kitapları, lise klasörümde "henüz günışığı görmemiş" o döneme ait sürpriz dokümanlar, aklımda camiaya ait binbir çeşit 8-bit anı, ve elbette araya serpiştirilmiş Z80 kodlama + pixel art teknikleriyle bezeli retrospektif bir sohbet. Kakaolu bisküviler benden, çaylar şirketten! 8)

Siz ne dersiniz, Monsieur Alcofribas? ;)

Çevrimdışı Skate

  • RAAT
  • Retro Meraklısı
  • *
  • İleti: 172
Ynt: Favorim Amstrad Oyunu: Mission Genocide (matahari)
« Yanıtla #7 : 19 Mart 2022, 20:02:08 »
Öncelikle @matahari'nin paylaştığı içerik mükemmel. Ne yazık ki custom palette olmayan platformlarda bu optimizasyondan faydalanamıyoruz ancak Commodore 64'de olmasa bile Commander X16'de bir benzerini kullanabilmiştim.

Alco açık hava buluşmalarını tercih ettiği için havalar biraz daha düzeldikten sonra yapılacak bir buluşmaya ben de katılmak isterim. Amstrad odaklı bir buluşma fazlasıyla ilgimi çeker. Başlayıp, yarıda bıraktığım bir yolculuğum var bu konuda. Buluşma ile ilgili takipte olacağım.

Çevrimdışı Ref

  • Yönetici
  • Özgür Retrocu
  • *
  • İleti: 2881
  • Advanced User Simulator
    • ae unutmadan
Ynt: Favorim Amstrad Oyunu: Mission Genocide (matahari)
« Yanıtla #8 : 20 Mart 2022, 01:38:41 »
... Amstrad emulatörü kurasım geldi.

Zaten amaç bu! ::)

Sonrasında da Alco ve Matahari’yle buluşup, uzaktan çok az da olsa tanık olduğum 80’ler Amstrad camiasına dair hikayeler dinlemek :)

Kendi adıma konuşursam; bu kadar içten bir dileği geri çevirmem mümkün değil... Kucağımda 1982-88 arası satın alabildiğim ithal Sinclair/Amstrad dergileri ve kitapları, lise klasörümde "henüz günışığı görmemiş" o döneme ait sürpriz dokümanlar, aklımda camiaya ait binbir çeşit 8-bit anı, ve elbette araya serpiştirilmiş Z80 kodlama + pixel art teknikleriyle bezeli retrospektif bir sohbet. Kakaolu bisküviler benden, çaylar şirketten! 8)

Siz ne dersiniz, Monsieur Alcofribas? ;)

Toplantıya ben varım ama pandemi gölgesinde riskli hep.
Aslında sanki bizler, modern dünyayı en önden takip eden özünde vintage insanlar,  bir video meeting yapabiliriz gibi geliyor bana. RAAT kapsamında kısa sohbetler şeklinde.

Çevrimdışı matahari

  • RAAT
  • Retro Meraklısı
  • *
  • İleti: 209
    • The Blog of Mert Börü
Ynt: Favorim Amstrad Oyunu: Mission Genocide (matahari)
« Yanıtla #9 : 20 Mart 2022, 10:06:36 »
Öncelikle @matahari'nin paylaştığı içerik mükemmel.

Çok naziksin @Skate, teşekkür ederim.

Aslında sanki bizler, modern dünyayı en önden takip eden özünde vintage insanlar,  bir video meeting yapabiliriz gibi geliyor bana.

Video meeting?! :o Sevgili @hydrogen'in buluşma dileğini içeren samimi mesajını okuduğumda, daha ziyade şöyle bir manzara oluşmuştu kafamda... ;)

 

Çevrimdışı Attilan

  • RAAT
  • Retro Meraklısı
  • *
  • İleti: 132
Ynt: Favorim Amstrad Oyunu: Mission Genocide (matahari)
« Yanıtla #10 : 20 Mart 2022, 17:00:53 »
İlk birkaç satırı okuduğum anda kendi kendime "bir saniye ne oluyor burada!?" deyip tarayıcının okuma modu ikonuna tıkladım, teknik konulardan fazla anlamasamda merakla ve zevkle okudum.
Adeta buz dansı gibi bir yazı olmuş (öyle ya Jean-Michel Jarre’dan fon müziği seçimi dahi var) teknik ve artistik açıdan ayrı ayrı 6.0'ı hak ediyor. Eline ve anılarına sağlık @matahari

Çevrimdışı matahari

  • RAAT
  • Retro Meraklısı
  • *
  • İleti: 209
    • The Blog of Mert Börü
Ynt: Favorim Amstrad Oyunu: Mission Genocide (matahari)
« Yanıtla #11 : 21 Mart 2022, 10:31:32 »
Sevgili @Attilan, geribildirim için öyle yaratıcı bir benzetme kullanmışsın ki, mest oldum. Vakit ayırıp okuduğun için asıl ben teşekkür ederim.

Sizlerden de bekliyoruz efendim, bu tür anı/inceleme yazılarını... ;)

Çevrimdışı hydrogen

  • RAAT
  • Retromanik
  • *
  • İleti: 19
Ynt: Favorim Amstrad Oyunu: Mission Genocide (matahari)
« Yanıtla #12 : 21 Mart 2022, 15:14:21 »

Video meeting?! :o Sevgili @hydrogen'in buluşma dileğini içeren samimi mesajını okuduğumda, daha ziyade şöyle bir manzara oluşmuştu kafamda... ;)


Kesinlikle :)


Siz ne dersiniz, Monsieur Alcofribas? ;)

Monsieur yazılınca hep ünvanları genelde olduğu gibi bırakan eski basım Fransız kahramanlık maceraları gelir aklıma. Özellikle de Zevaco'nun tefrikalarından onyıllar sonra romanlaştırılan, şövalyeliğin el kitabı olarak gördüğüm  Pardayanlar'ı.

Neyse bu buluşmaları Catherine de' Medici'den gizlediğimiz sürece Alco'da katılır bence :)

Çevrimdışı Alco

  • Yönetici
  • Özgür Retrocu
  • *
  • İleti: 2130
  • "Kahraman olmak, dürüst olmaktan kolaydır" Luigi P
    • Sizin Amstrad
Ynt: Favorim Amstrad Oyunu: Mission Genocide (matahari)
« Yanıtla #13 : 22 Nisan 2022, 01:48:20 »
@matahari 'nin kalemine sağlık! Yaklaşık 35 yıldır, her yazısını keyifle okuyorum, her sohbetini pür dikkat dinliyorum. Gerçi bu yazısında gözlerim, aynı döneme denk gelen Def Leppard/Hysteria'yı ucundan da olsa aramadı değil :)

Bu güzel başlığa özellikle geç yanıt yazıyorum zira okunup iyi anlaşıldığını görmek istedim. Lakin pek de beklediğimi bulamadım. matahari'nin kalemi kuvvetlidir. Derdini çok net ve açık bir şekilde anlatır gibi gözükür ama altta da bir sürü mesaj barındırır. Satır aralarına onlarca detay saklar. Hani derler ya detaya takılan özü kaçırır diye. İşte matahari mesajlarını okurken bilakis detaya takılmayan özü kaçırır  :)

Velhasıl burada da alt mesajlardan birisi şu satırlarda:

Alıntı
O güne dek, ilk göz ağrım ZX Spectrum, emektar dostum Amiga, zeropage canavarı C64, vb. platformlar için Retrojen Forum üyelerinin kaleme alacağı oyun/demo tecrübelerini okuyacağımı umuyorum. Bu postun, o heyecanın kıvılcımı olmasını içtenlikle diliyorum.


Yani diyor ki; siz de bize, beğendiğiniz bir demoyu/oyunu sebepleri ve teknik detayları ile anlatın da biraz hasbihal edelim. Ama baktım kimse topa girmedi. Bu noktada @Skate , @eins , @hydrogen , @nightlord , @Ref gibi sağlam kalemlere iş düşüyor diye düşünüyorum.


Başlık altındaki içerikler o kadar kaliteli ki, Amstrad emulatörü kurasım geldi.

Alco zaten açılışı önerilerle yapmış. Matahari de sadece bi oyun için, öyle keyifli içerik üretmiş ki, kakaolu bisküvi ve çay eşliğinde emulatöre şu oyunu ve Alço’nun listesindeki diğer ürünleri yükleyip inceleyesim geldi.

Sonrasında da Alco ve Matahari’yle buluşup, uzaktan çok az da olsa tanık olduğum 80’ler Amstrad camiasına dair hikayeler dinlemek :)
Biliyorsun Amstrad dedin mi akan sular durur benim için. Velhasıl; siz istediniz biz yaptık! Oldu bil! Hazırlanın!


Çevrimdışı nightlord

  • RAAT
  • Tedavideki Retromanik
  • *
  • İleti: 389
    • Night Network
Ynt: Favorim Amstrad Oyunu: Mission Genocide (matahari)
« Yanıtla #14 : 22 Nisan 2022, 02:59:02 »
Selamlar sevgili arkadaşlar,

Ben uzun bir aradan beridir ilk defa retrojen foruma giriyorum. Bunu tetikleyen de Alcofribas'tan gelen son mesajdaki etiketten ötürü email ile uyarı almam oldu. O ana kadar bu başlıktan ve Matahari'nin anısından haberim olmamıştı.

Hiçbirimizi şaşırtmayan bir şekilde, yine o klasikleşmiş Matahari kalitesinde bir hikayelendirme ve anlatı ile şu yoğun günlerde bu yazı sayesinde bir anda kendimi başka bir dünyada buldum.

Bu dünyada zaman birden yavaşladı. Babamın ben doğmadan önce aldığı (ve sonunda 80'lerin ortalarında ablamın lise çağlarında gri bir Pioneer stereo kasetçalar ile yenilenecek olan), siyah, mono ve sadece AM radyo kanallarını çeken Sanyo radyo-teybimizden, Polis radyosunu dinliyoruz bu dünyada. Trt2 yeni açılmış, Çarşamba akşamları Perihan abla var. Bir yılbaşında o Sanyo teybi SABA televizyonumuzun önüne koyduk. Yılın en iyi 5 'yabancı hafif müzik' parçasını tv hoparlöründen teybin mikrofonuna kaydettik ablamla, kayıt bozulmasın diye çıt çıkarmadık. Parçalar arasında Laura Brannigan'dan Self Control, Duran Duran'dan Reflex, Sandra'dan Maria Magdalena var.

Öte yandan daha geçen gün Hydrogen'le, her zaman geleceğe bakmanın, güncel olanı anlamanın öneminden konuştuk. 'Amaaan bu Z kuşağı da ...' dememenin varoluşsal önemini. Hele de işi teknoloji olan bizler için dünyanın hiç durmadığını ve insanın nefes alırcasına kendini yenilemesi gerektiğini konuştuk.

İşte bu sektörde var olmanın, kalıcı birşeyleri yoktan var edip inşa etmenin belki tek yolu, bu iki dünyanın ikisinin de yerlisi olmak. Evet bizler 80'lerin çocuklarıyız. İlk bit operasyon triklerimizi 8 bit makinelerde öğrendik. Bize ilham olan ilk sanatçıların kayıtlarına polis radyosundan ulaştık, notalarını Karanfil sokakta fotokopinin fotokopisinden fotokopi çektirdik. Bütün bunların bize kazandırdığı bir birikim ve tecrübe var.

Ama hiçbir zaman da orada duramıyoruz ya. Teknolojiler nesil nesil üst üste biniyor. 8bitlerden sonra 16 bitler, 32 bitler, FPUlar geliyor ıskalama lüksümüz yok. GPUlar 64 bitler geliyor (Itanium beni andı). Mobil devrimi oluyor, cloud devrimi oluyor, container devrimi oluyor... Hiçbirine de 'ulan yeter bunu da ben bilmeyeyim idare edeyim' diyemiyoruz. Nefes almak gibi dedim ya. Öğrenmeyi bıraktığımız anda ölüm çok çok hızlı.

İşte Matahari bu ikili varoluşun çok önemli bir modeli benim için. Kökleri derinde bir ağaç. Dalları da hem genişe hem yükseğe uzanıyor. Çünkü bunun böyle olması gerektiğini çok erken farketmiş ve hayatını buna optimize etmiş.

O yüzden bu yazı bana göre bir anı yazısı değil. Alcofribas'ın da dediği gibi satır aralarında ve daha da meta perspektifte başka zenginlikleri olan bir yazı. Bu yazıda zaman zaman durup hayata ve yapılanlara analiz var. Gözünü kulağını haberlere açık tutup, gelecekte olanları hazır olarak beklemek var. O olaylar olduğunda disiplinle masanın üstüne koyup parçalarına ayırma var. Öğrenilenleri deneme ve içselleştirme var. Ve en son bu öğrenilerin sonra büyük resimde oynadığı rolü analiz var.

Kısaca bir profesyönel nasıl olunur var.

Yo dostum yo... Bu bir anı yazısı değil ;)