Gönderen Konu: Retrospektif: Speedlock  (Okunma sayısı 23381 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı matahari

  • RAAT
  • Retro Meraklısı
  • *
  • İleti: 209
    • The Blog of Mert Börü
Ynt: Retrospektif: Speedlock
« Yanıtla #30 : 03 Mayıs 2022, 22:00:28 »
Günlerdir sekmemde açık bekletiyorum bir yanıt yazmak istiyorum ama kelimelerle anlatılmaz yaşanır tadında bir yazı okudum harikaydı.

Sevgili @ilkergorkem, bu samimi yorumunuz beni çok mutlu etti. Bayram şekeri yiyen çocuklar kadar sevindim. 8) Teşekkür ederim. Hepimize iyi bayramlar!

Çevrimdışı Najaz

  • Retromanik
  • *****
  • İleti: 24
Ynt: Retrospektif: Speedlock
« Yanıtla #31 : 05 Mayıs 2022, 01:06:59 »
Sevgili matahari,

Yazınızı bir geceyarısı, büyük bir keyifle okudum. Okurken de sanki Malcolm Gladwell'in Outliers kitabından bir bölüm okuyormuşum gibi hissettim. İnsanı başarıya götüren yolun çalışkanlık ve azimle birlikte, çevresinde doğru insanların bulunmasından geçtiğini, sizin yaşam yolculuğunuz özelinde bir kez daha anlamış oldum. O güzel insanları sevgi ve saygıyla yadetmemize vesile olduğunuz için de ayrıca teşekkürler.

Kaleminize sağlık :)

Çevrimdışı matahari

  • RAAT
  • Retro Meraklısı
  • *
  • İleti: 209
    • The Blog of Mert Börü
Ynt: Retrospektif: Speedlock
« Yanıtla #32 : 05 Mayıs 2022, 10:25:38 »
... sanki Malcolm Gladwell'in Outliers kitabından bir bölüm okuyormuşum gibi hissettim. İnsanı başarıya götüren yolun çalışkanlık ve azimle birlikte, çevresinde doğru insanların bulunmasından geçtiğini, sizin yaşam yolculuğunuz özelinde bir kez daha anlamış oldum.

Sevgili @Najaz,

Harika bir seçim yapmışsınız; geribildiriminizi ufuk açıcı bir kitap olan Outliers üzerinden yönlendirmenize bayıldım. Çok teşekkür ederim! 8)

İzninizle konuyu biraz açacağım...

Günümüzde "networking" kavramıyla özdeşleştirilmeye çalışılan başarı tetikleyici çevresel faktörler, aslında "doğru zamanda, doğru yerde, doğru insanlarla buluşmak" anlamına geliyor. Habitat bağlamında değerlendirirsek; edebî açıdan 1870’lerde Montparnasse (Paris), felsefî açıdan 1920’lerde Ringstraße (Viyana) ya da müzikal açıdan 1960’ların sonunda Laurel Canyon (Los Angeles) ne ise, günümüzde de bu tür "bilgi ve kültür odaklı" oluşumlar -sürekli yer değiştirerek- hâlâ devam ediyor. Yeni fikir ve teknoloji akımlarına erişebilmek için bu oluşumları takip etmek ve hatta o oluşumların bizzat içinde yer almak gerekiyor. Bu da, konfor alanınızın dışına çıkmak ve risk almak demek.

80’lerin Kadıköy’ünde yaşamam ve doğru zamanda doğru insanlar tarafından yetiştirilip yönlendirilmem, sağlam bir altyapı edinebilmem adına elbette çok önemliydi, ancak uluslararası başarı için yeterli değildi. Dönemin video oyun geliştirme kültürü, başta Manchester, Liverpool, Derby ve Sheffield olmak üzere, İngiltere’nin birden fazla şehrinde aynı anda yaşanıyor ve şekilleniyordu. O bilgiye erişmek, ancak o sosyal ortamların içerisine girmekle mümkündü. Öyle de yaptım.

Olanaklar elverdiği ölçüde, sürekli yer değiştiren bu kültür odaklarını 1985’den beri takip etmeyi sürdürüyorum. Hatta, yeri geldiğinde ortamın oluşmasına vesile olabilmek için emek ve bilgimi paylaşmaktan da sakınmıyorum. Zira, azim ve çalışkanlık, ancak ve ancak bu tür ortamlarda şekillenip hak ettiği değeri buluyor.

Özetle; çevrenizde doğru insanlar varsa, ne mutlu size. Eğer yoksa, gidip onları bulmanız gerekiyor!

"Nokta atış" yaptığınız bu geribildiriminiz vesilesiyle, çevresel faktörlerin başarıya ne ölçekte katkı sağlayabildiğini bir nebze olsun örnekleyebildiğimi umuyorum. O dönemin kısıtlı şartları altında Kadıköy'den yüzü sivilceli bir ergen bu işi kotarabiliyorsa, ellerinin altında sınırsız fırsatlar bulunan günümüz gençlerinin milyar dolarlık AAA oyun firmalarına pabucunu ters giydirebileceğini düşünüyorum. Nazik mesajınızla bu pencereyi araladığınız için size tekrar teşekkür ederim. Başarının maddiyat ile değil, hayata ne kadar anlam ve değer katabildiğimiz ölçüsünde değerlendirilmesi dileğimle…

Çevrimdışı nightlord

  • RAAT
  • Tedavideki Retromanik
  • *
  • İleti: 389
    • Night Network
Ynt: Retrospektif: Speedlock
« Yanıtla #33 : 09 Mayıs 2022, 08:54:59 »
Sevgili @matahari

Bir şey söylemeden önce, yazını birkaç defa, hem de aralarına birkaç gün sokarak okumak istedim. Her okumada da katman katman yeni değerler ve detaylar farkettim.

Adeta 80’lerde BBC, 4 bölümlük bir mini dizi çekmiş. TRT yayın hakkını alıp, dönemin usta dublaj sanatçılarına seslendirtip yayınlamış ve ben o diziyi seyrediyorum. (Senaryoya ufak bir müdahale yapmak istiyor beynim, engel olamıyorum: Uncle Ted’le tanışan genç Matahari 14 değil 11-12 yaşında ve Oya Küçümen tarafından seslendiriliyor. Mahir Bey ile Match Day üzerine diyaloglar yapan Matahari ise 14-15 yaşlarında ve Sungun Babacan tarafından seslendiriliyor benim kafamda. Matahari’nin babasını, Haluk Kurdoglu, annesini Tulay Bursa, Mahir Bey’i ise Nur Subaşı seslendiriyor)

İşte bu duygularla okuduğum yazıda, yalnızca olayları değil, onların anlamlanmalarını sağlayan o bağlamlarını da bulmaktan çok keyif aldım. O Spectrum+’ın neden önemli olduğu, o microdrive’in neyin önünü açtığı benim için resmi tamamlayan, olguları yerli yerine yerleştiren unsurlardı. Sonrasında teknik ‘plot’ adeta bir dedektiflik hikayesindeki gizemin yavaş yavaş çözülüşü gibi önümüze serildi.

Ama benim için bunlardan bile daha kıymetli bir yönü var bu yazının. Biliyorsunuz, ben bir ülkedeki mühendislik folklörünün, olaylarıyla, karakterleriyle kayıt altına alınmasına kutsal bir hizmet gözüyle bakıyorum. Bu yazı sayesinde, ülkemizde yetişen ve dünya çapında işlere imza atabilen, ‘öncü’ nitelikli bir mühendisin gelişiminden küçük de olsa bir kesit kayıt altına geçmiş oluyor. Üstelik onun bu yolculuğunda ‘formatif’ rol oynamış bir mentorunu biraz olsun tanıma şansı buluyoruz. Bu ikilinin diyalogları sayesinde, adeta Plato’dan Sokrates’i öğrenir gibi, Matahari’den, Mahir Çelikkanat Bey’i öğreniyoruz. İşte içi hazinelerle dolu bu yazıda beni yalnızca rasyonel yönden değil duygusal yönden de en çok vuran, bana göre hazine odasının baş hazinesi, bu ikilinin arasındaki diyaloglardı.

Hem mühendislik adına, hem de mühendislik ekosistemini güçlendiren paylaşımlar yapmak adına, çok ilham veren bir ‘eser’ ortaya çıkardığın için sana kendi adıma çok teşekkür ederim, sevgili Matahari. Umarım, böyle paylaşımları bloğundaki zaten hali hazırda değerli, İngilizce paylaşımların yanında Türkçe olarak da fırsat buldukça yapmaya devam edersin. Çünkü seni Türkçe okumak da ayrı bir zevk :)

Çevrimdışı matahari

  • RAAT
  • Retro Meraklısı
  • *
  • İleti: 209
    • The Blog of Mert Börü
Ynt: Retrospektif: Speedlock
« Yanıtla #34 : 09 Mayıs 2022, 14:57:00 »
… yazını birkaç defa, hem de aralarına birkaç gün sokarak okumak istedim. Her okumada da katman katman yeni değerler ve detaylar farkettim.

İletimin birden fazla kez okunmasının ve içerdiği çoklu katmanların sizler tarafından irdelenerek geribildirimler halinde bana geri dönmesinin, alabileceğim en güzel tepki olduğunu samimiyetle ifade etmek isterim. Satır aralarında saklı alegorilerin farkedilmiş olması üzerimdeki yükü hafifletiyor, geleceğe umutla bakmamı sağlıyor. Bu bağlamda, vakit ayırarak çalışmalarımı okuyan herkese, sevgili @nightlord'un nazik mesajı vesilesiyle tekrar teşekkür ederim.

İşte bu duygularla okuduğum yazıda, yalnızca olayları değil, onların anlamlanmalarını sağlayan o bağlamlarını da bulmaktan çok keyif aldım. O Spectrum+’ın neden önemli olduğu, o microdrive’in neyin önünü açtığı benim için resmi tamamlayan, olguları yerli yerine yerleştiren unsurlardı. Sonrasında teknik ‘plot’ adeta bir dedektiflik hikayesindeki gizemin yavaş yavaş çözülüşü gibi önümüze serildi.

Harika bir analiz yapmışsın, nightlord. Sıradan gibi görünen bir dizi detayın ileride "kelebek etkisi" yaratacağını kim bilebilirdi?

İşte içi hazinelerle dolu bu yazıda beni yalnızca rasyonel yönden değil duygusal yönden de en çok vuran, bana göre hazine odasının baş hazinesi, bu ikilinin arasındaki diyaloglardı.

İnsanlık tarihi boyunca varolan usta-çırak ilişkisini bir ucundan yakalayabildiğim için gerçekten çok mutluyum. Darısı herkesin başına…

Hem mühendislik adına, hem de mühendislik ekosistemini güçlendiren paylaşımlar yapmak adına, çok ilham veren bir ‘eser’ ortaya çıkardığın için sana kendi adıma çok teşekkür ederim, sevgili Matahari. Umarım, böyle paylaşımları bloğundaki zaten hali hazırda değerli, İngilizce paylaşımların yanında Türkçe olarak da fırsat buldukça yapmaya devam edersin. Çünkü seni Türkçe okumak da ayrı bir zevk :)

Kıymetli olduğu kadar, aynı zamanda çok da samimi bulduğum bu güzel yorumların için teşekkür ederim, nightlord. Senin gibi çok başarılı bir meslektaşımdan bunları duymak beni gerçekten motive etti; üretmekten fırsat buldukça dileğini yerine getirecek, yazmayı sürdüreceğim. :)