Şu
konuda bahsettiğim üzere ablamla bir röportaj yaptım. Önceden dediğim gibi, kendisi ilginç bir şekilde pek bir şey hatırlamıyor. Amstrad bir iz bırakmamış. Time code'ları ayıklayamadım, affola:
Koray: Evet abla, merhaba.
Mehtap :Merhaba.
K: Şimdi bu Amstrad konusunda Amstrad almaya nasıl karar vermiştik biz? Olaylar nasıl gelişmişti? (0:13) Senin niye böyle bir bilgisayara ihtiyacın oldu? (0:16) Onu anlatır mısın? (0:18)
M:Okulda o zaman Fortran öğreniyorduk.(0:22) Ve sadece bilgisayar mühendisi bölümünde randevuyla gittiğimiz, ödevlerimizi yapacağımız bir bilgisayarlar vardı. (0:28) Ancak gece 12'de, 1'de, geç saatlerde randevu bulabiliyorduk. (0:35) Başka da yapacağımız bir yer yoktu.(0:38) O yüzden sınıftan bir arkadaşımız Oktay Şükür almıştı Amstrad'ı. (0:44) Ben de çok bilmeden açıkçası araştırıp gidip onun aldığı yerden aldık. (0:51) Ama sonra tabii onda Fortran yapamadık galiba.(0:54) Yani o kısmını çok hatırlamıyorum ne kadar ne yapabildik. (0:57) Sonra Tübitak, Tunus Caddesi'nde bir binası vardı. (1:02) Gidip biraz orada çalıştık.(1:04) Akşamları, geceleri. (1:06)
K: Sen matematik bölümündeyken de Fortran dersi alıyordun doğru değil mi?
M: Evet. O matematikte birinci sınıftaydık herhalde. (1:14) Bir miydi acaba? Herhalde. (1:17) Üniversitede herkesin zorunluydu. (1:19) İlk Fortran bütün bölümler alıyordu aslında.
K: (1:23) Sizin bölümünüzde bilgisayar laboratuvarı yok muydu?
M: (1:25) Yoktu. (1:27) Yani yıl 1985 falan mı? (1:32) Yani okulda bölümde bir tane bilgisayar odası vardı. (1:37) O da hocaların ve asistanların kullandığı bir tane bilgisayar vardı sanırım IBM'e bağlı.(1:45) Öğrenciler, Fortran dersi alanlar bilgisayar bölümündeki bir tane laboratuvar vardı. (1:51) Koca okulda.
K: (1:53) Bilgisayar bölümünde de bir tane mi laboratuvar vardı.?
M: (1:55) Tabi tabi bir tane laboratuvar vardı. (1:58) Oradan da işte bütün okulun Fortran alan öğrencileri ödevi orada yapacak. (2:06) Sonuçta gece, gündüz, sabaha karşı kaçta randevun olursak orası herhalde 24 saatlikten açıktı.
K: (2:14) Anladım. Peki bu Amstrad almaya gittiğiniz zamanı hatırlıyor musun?
M: (2:19) Valla Kızılay'da arka sokakta bir yerdi. (2:23) Sağ taraf ne oluyor? (2:25) Kocatepe Pasajı'nın arka sırasında Kızılırmak sineması vardı orada.(2:29) O sırada bir yerde bir pasajın üst katında. (2:32) Yani çok hayal mayal onu hatırlıyorum. (2:35) Bir akşam babamla gitmiştik.
K: (2:37) Başka kim vardı yanında?
M(2:39) Onu hatırlamıyorum. Sen mi vardın? (2:41) Hiç hatırlamıyorum. (2:42)
K:Ben vardım. Abim vardı. (2:44) Peki orada şeyi hatırlıyor musun? (2:47) İlk girdik adam bilgisayarı açtı. (2:50) Orada bir şeyler gösterdi bize. Ne göstermişti falan. (2:53)
M: Hiç hatırlamıyorum. Sen hatırlıyor musun?
K: (2:55) Hatırlıyorum. Amstrad demosunu açmıştı. Daha sonra oyun açmıştı. Ben tabii oyunu hatırlıyorum orada.(2:59) Killer Kong diye bir oyun vardı, sonradan Donkey Kong çakması olduğunu öğrenecektim. (3:03) Ben orada zaten böyle kalmıştım böyle. (3:06) Ondan sonra peki bu Fortran işi olmadı mı?
M: (3:09) Olmadı galiba.Yani Amstrad'da ben çok bir şey yapamadım aslında.
K:(3:13) Neden yapamadın o zaman? Hatırlıyor musun? (3:15)
M: Hiç hatırlamıyorum. Benim için çok yeni bir şeydi bir de bilgisayar.(3:18) Yani bazı arkadaşlarımın komodoru falan vardı okuldayken. (3:23) Onlar daha bilgililerdi bu konuda. Hani basic şeyler yazmaya falan.(3:29) Benim için o kadar uzaydan inmiş bir şeydi ki o anda. (3:32) Ne yapıp ne yapamayacağım. (3:35) Sanki ben çok bir şey yapamadım orada.
K: (3:38) Ben şeyi de hatırlıyorum. Fortran çalışmıyormuş bu bilgisayarda, öyle denmişti (3:42) Yani öyle bir şeyler hatırlıyorum sadece. (3:45) Ama esasında çalışıyormuş biliyor musun? Programları varmış. (3:48) Normalde çalışıyormuş.
M: (3:50) Yani ben becerememiş olabilirim. Yani onu tam hatırlamıyorum.
K:(3:54) Anladım. Bilgisayarı aldık gittik eve. Evde ne olduğunu hatırlıyor musun?
M: (3:58) Evde salonda masaya koyduğumuzu hatırlıyorum. (4:02) Misafir odasında yemek masasına koyduk değil mi?
K: (4:05) Evet evet doğru. Peki gidince ne yaptık? İlk hatırlıyor musun? Ne yapmaya çalıştık? (4:10) Saatlerce bir şey yapmaya çalışmıştık orada.
M: (4:12) Hiç hatırlamıyorum gene. Ne yaptık? (4:14)
K: Oyun yüklemeye çalışmıştık saatlerce.(4:16) Run, tırnak aç vs İşte orada tırnak açılacak açılmayacak, oyunun ismi nereye yazılacak için bilmiyoruz tabii o sırada. (4:22) Kullanma kılavuzunu da kullanmamıştık. (4:25) Tabii o zaman en sonunda abim şey yapmıştı. (4:27) Rastgele artık böyle kombinasyonlar deneyerek açabilmiştik.
M:(4:37) Kullanma kılavuzu vardı herhalde.
K: (4:39) Vardı canım. Hem Türkçe vardı hem de İngilizcesi vardı. (4:41) Ama onunla bakmayı da akıl edememişiz o zaman.
M: (4:43) Evet işte. Biz biraz heyecanlıydık herhalde.
K: Ohoo .ok


(4:48) Peki ondan sonra herhalde sen Amstrad'la pek o şey yapmadın.
M: (4:51) Yok zaten babam da hep bana dedi yani bunu ne için aldık biz diye sordu. (4:57) Bizim için. (4:58) Kardeşlerime bir şey yaptım.
(5:00) Kıyak yapmışsın.


(5:04)
M: O zamanlar bilgisayara ulaşım çok kısıtlıydı. (5:08)
K: Ben şeyi hatırlıyorum. Bir keresinde TÜBİTAK'a götürmüştün beni.
M: (5:14) Seni de götürmüş müydüm? (5:15) Evet hatırlıyorum. Geç saatlerdeydi hatta.
K: (5:18) Herkes bir haldır huldur programlama yapıyordu. Bir şeyler yapmaya çalışıyordu. (5:21) Onu hatırlıyorum ben de. Tamamdır o zaman, çok teşekkür ederim.
M: (5:43) Ben teşekkür ederim.